Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL

ÖĞRETMENE DERS !

Yorum

ÖĞRETMENE DERS !

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

938

Okunma

ÖĞRETMENE DERS !


( Müebbetlik Hayatım’dan )

Nihayet heyecanla beklediğim okulların açılma günü geldi çattı. Tek tip kıyafet zorunluluğu yok muydu, yoksa var da ben mi bilmiyordum bilmem ama ben ısmarlama yaptırdığım normal renkte bir takım elbise ile gittim ilk gün. Aslında Orta okul ve Lise kıyafetlerinin lâcivert ceket ve gri renk pantolon, beyaz gömlek ve gravat olması gerekiyordu. Sanırım o yıllarda biraz tolerans gösteriliyordu. Çünkü okulun önünde toplanıldığında başkalarının da değişik renkte elbiseler giydiklerini gördüm.

Tüm lise birinci sınıflar arka bahçede, yeni yapılan ek binanın önünde toplandık. Müdür yardımcımız İbrahim Bey elindeki listeleri okuyarak herkese sınıflarını söyledi. Benim adım ve sınıfım okunmadı.

- Adını ve sınıfını okumadığım kaldı mı ? diye sorduğunda çekinerek yanına gittim.
- Benim adım okunmadı Hoca’m, dedim. Beni tanımıştı. Konuyu da biliyordu. Belki de beni okula almamakta ısrar etmişti. Biraz düşündükten sonra ;
- 4/İ’ ye git sen de, dedi. Çok sevindim. Koşarak gidip buldum sınıfımı. Ek binanın giriş katındaydı. Sonraki günlerde öğrendiğime göre, okulun adeta sürgün sınıfıydı burası. Baş aktörlerinin Çarli ve İsa Hocaoğlu’nun olduğu sürgün sınıfı ! Olsun, buna da şükür !

Elbet te çok iyi çocuklar da vardı. Özellikle Atillâ Yazıcı ve başkaları. Fakat baş aktörler sınıfa ve hocalara rahat vermeye pek niyetli değillerdi.

Matematik dersine İTÜ’de Makina Mühendisliği okumakta olan bir bayan öğretmen geliyordu : Saime Zeybek. Kadıncağız, maalesef sınıfta uyuyordu. Kolay değil, hem İTÜ’de mühendislik okuyup hem de burada ders vermek. Fizik dersine, dışarıdan, sözleşmeli, mesleği öğretmenlik olmayan, adını dahi hatırlayamadığım bir bey geliyordu. Ve maalesef öğretemiyordu.

Bana bir ödül daha hayattan ; Bioloji dersine, yaklaşık dokuz sene önce orta okula başladığımda tanıdığım, bana ’ Bundan sonra kimseye annem yok demiyeceksin, ben Behice Hanım’ın oğluyum diyeceksin ’ diyen ve bana sahip çıkan, annelik yapan, okumayı sevdiren, üzerimde çok hakkı olan Behice Yalkın Hoca’m geldi. Beni tanıdı, sevindi .

- Bu yaştan sonra okuyabilecek misin oğlum ? diye sormadan da edemedi.
- Okuyacağım Hoca’m, okumak zorundayım ! dediğimde, bana inandığını belirten gözleriyle gülümsedi.
- İnşallah oğlum !

Bir de Remziye Salmangil hoca vardı. Orta sonda iken Coğrafya dersimize geliyordu. Anılarımın başında anlatmıştım. Çok çalıştığım bir gün tahtaya ders anlatmaya kalktığımda, üzerimdeki lekelerle ve cebimdeki şişlikle - takke vardı ama o yiyecek sanmıştı- ilgilenip, beni aşağılamış ve dersimi anlatmama izin vermeden yerime oturtmuştu. Bu hareketiyle okuldan soğutmuş, belki de bırakmamda pay sahibi olmuştu.

Evet , Coğrafya dersimize de o geldi : Remziye Salmangil. Tabii o tanımadı beni. Ya da tanımak istemedi.

Babam da , bu kadar geç okula başlamamı pek onaylamamıştı doğrusu.
- Madem okuyacaktın, bu güne kadar aklın neredeydi ? demişti.

Bir insanın beş yıl aradan sonra, yirmi yaşında, askere gitmek üzereyken liseye başlaması ve okuması kolay değildi elbet. Üstelik benim çalışmam da gerekiyordu. Haftada en az iki gün İstanbul’a film almaya gidiyordum. Okul Allah’tan öğleye kadardı. Akşamları da kahvemizde sinema oynatıyordum yine. Sinemanın bitip kahveyi toparlayıp temizlemem saat , gecenin on birini geçiyordu. Ben o saatten sonra ders çalışmaya başlayabiliyordum.
Söz vermiştim ; okuyacaktım ! Öyleyse ders çalışmadan okula gidemezdim.

Çoğu gün sabahlara kadar ders çalışıp, hiç uyumadan, bir duş alıp traş olup okula gittim. Matematik ve Fizik’te zorlanmaya başladım. Sınıfta bu derslerden geçer not alabilen kimse olmuyordu zaten. On üzerinden dört - beş alabilmek başarı sayılıyordu. Ben de o kadarını ancak alabiliyordum.

Diğer derslerde kendimi göstermeye başlamıştım bile. Behice annemin dersinde fırtına gibiydim. Çok seviniyordu benim adıma. Başarabileceğime çoktan inanmıştı bile. Edebiyat öğretmenimiz Olcay Köprücü, İstiklâl Marşımızın tamamını ezberleme görevi verdi . Onu ezberlemeden sınıfı geçemeyeceğimiz söyledi. Hevesle, çok severek ve kısa zamanda ezberledim. Halâ da unutmadım ve hevesle, hem de çok güzel okurum.

Coğrafya hocamız, okulda ün salmıştı. Yazılıları okumadan, maç anlatılmış bile olsa, çok yazana çok not verdiği konuşuluyordu. ( Vebali söyleyenlerin boynuna ) .Ben o derse de sabahlara kadar çalışıp öyle geliyordum. Pek yüksek not alamadım yazılılardan. Bazı sürpriz isimlerin yüksek not alması şaibeyi artırıyordu.

Bir gün Coğrafya dersinden sözlü oluyorduk. Konu, mevsimlerin oluşmasıydı. Gönüllü olarak kalkmak için, ısrarla parmak kaldırdım. Çok çalışmış ve konuyu çok iyi anlamıştım. Hoca inadına başkalarını kaldırıp, sıfırları tesbih yapmaya devam ediyordu. Herkes sıranın kendisine gelmesinden korkuyor, hocanın beni kaldırması için dua ediyordu. Sonunda inadından vaz geçip kaldırdı beni.

Hayatımın en güzel ders anlatışlarımdan biri olduğuna eminim. Daha önce hocalarımın bile yapmadığını yapıp, mevsimlerin oluşumunu tahtaya şekiller çizerek anlattım. Hoca şaşırıp kaldı. Sınıftaki çocuklar da çok şaşırdılar. Bir sürü övgüden sonra, on verip gönderdi sırama.

- Gördünüz mü arkadaşınızı ? İşte, ders böyle anlatılır ! dediğinde yıllar öncesi geldi gözlerimin önüne. Belki o zaman da fırsat verseydi, ben yine dersimi böyle anlatıp on alacaktım. O da, o zaman da belki övmek zorunda kalacaktı beni. O anda, o günü hatırlatmak aklıma gelmedi değil. Fakat, zorla da olsa tuttum kendimi ve içime attım duygularımı. Ona en iyi dersi verdiğime, yıllar öncesinin intikamını en iyi şekilde aldığıma inanmıştım.

Girdiği diğer sınıflarda hocanın benden ve anlattığım dersten söz etmesi kadar arkadaşların sözleri de gurur vermişti bana.

- Keşke bütün öğretmenler senin gibi ders anlatsa. En iyi anlayabildiğimiz ders oldu seninki ! Fikret ; sen mutlaka öğretmen olmalısın !

( Devamı ; Sınıfa Bahar Geldi )

Fikret TEZAL

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Öğretmene ders ! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Öğretmene ders ! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖĞRETMENE DERS ! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
4.5.2010 02:48:07
Fikret kardeşim. Daldımmm gittim. Hey gidi günlerr heyyy. Devam kardeşim, devam siz yazıyorsunuz ben yaşıyorumm.
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
2.5.2010 00:00:26
YİNE GÜZEL YAZI DİZİSİNİ OKUDUM DİZİ DİYORUM CÜNKÜ HERGÜN OKUYORUM VE MERAKLA...SEVGİLER...
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
1.5.2010 23:49:04
cok güzeldi.
evet belki de ozaman da öyle yapmamis olsaydi belki yine de 10 alicaktiniz.
okuldan da sogmayacaktiniz.basari basariyi cekmistir diye düsünüyorum devaminda.


yüreginize emeginize saglik
sonsuz saygimla
N. B. Ç.
N. B. Ç., @n-b-c-
1.5.2010 20:03:37
10 puan verdi
Öğretmeninize verebileceğiniz en güzel dersi vermişsiniz.
GÜzeldi....
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
1.5.2010 12:30:36
Güzel bir yazı. Tebrikler.

Muhterem kardeşim; keşke bu gün, güçlü kaleminizi emekçilerin bayramı için kullansaydınız. Sizden bunu bekledim doğrusu.

Bir anneler bir sevgililer gününden daha önemlidir bu gün.

Bir tenkit değil bir arzuydu benimkisi.

Yoksa işçinin her zaman yanında olduğunuzu biliyorum. Bu yönde yazılarınızı da okudum.
Sevgi ve selamlar.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
1.5.2010 08:25:09
güzel anlatımdı
kutlarım saygılarımla
Fazıl Kul
Fazıl Kul, @fazilkul
1.5.2010 08:18:05
HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ YİNE GÜZEL BİR YAZIYDI.
SONRASINI DA OKUYACAĞIZ NASİP OLURSA.
TEBRİKLER.
TEŞEKKÜRLER.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL