2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1402
Okunma
Savaşlar neden çıkar? Barış neden hep zordur? Neden iyilikler dururken kötülükler hep payidar kalır? Dünyamızı cennete çevirmek varken neden cehenneme çeviririz? Neden silaha onca paralar akarken, neden insanlar açlıktan ölür? Demokrasi havariliğini yapanlar, işler kendi aleyhine dönünce neden hak ve hukuk tanımazlar. Ve neden her gün insanlar ölmekteyken adına Birleşmiş Milletler gibi sayısız cemiyet ve paktlar çıkıp da bu kanları durdurmaz?
Nedenler bitmez ve devam eder. Çünkü insan kendi heva ve hevesinin, kin ve nefretinin ve menfaatinin kurbanıdır da ondan.
Nerde bir savaş varsa; orda o savaşta nemalan kesimler vardır. Kimsenin umurunda olmaz ölenler, çünkü silah tüccarları servet yapmakla uğraşırlar.
Nerede açlık ve yoksulluk varsa, bilelim ki açlık ve yoksulluktan menfaati olan sistemler vardır.
Nerede demokrasi adına davranmak isteyenler varsa; mutlaka orda işgal ve yağma vardır.
Nerde barış adı altında paktlar ve sistemler varsa, bilelim ki o sistem ve paktlar savaş çığırtkanlığı yaparlar.
Dünya aciz ve güçlü, fakir ve zengin üzerinde gidip gelir. Güçlü olan güçsüz olanı ezmek için yeraltı ve yerüstü ne kadar zenginliği varsa sömürür. Bir direniş ile karşılaşırsa da demokrasi ve özgürlük silahı devreye girer. Güçsüz ve fakir olan yerlere özgürlük ve demokrasi götüreceğim diye oraya “kan” götürür.
Şu an dünyanın neresi olursa olsun; oralarda savaş ve yoksulluk varsa ve huzur yoksa oralarda mutlaka ama mutlaka bir güç vardır.Ve o güç orda savaştan başka hiçbir şey barındırmaz.
Ne kadar güç varsa o kadar nimet vardır size. Güç yoksa sizin ürettiğiniz ve sizde mevcut olan nimetlerden yoksunsunuz. Çünkü bu çark böyle dönüyor, birileri ölürken birileri yaşıyor; birileri açlıktan kırılıyorsa, birileri açlık nedir bilmiyordur.
Ve bizler bunlara seyirci olanlar. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ve her koyun kendi bacağından asılır diyenler. Ve bilelim ki dünyanın bir yerinde ortaya çıkan kıvılcım eninde sonunda bizi de etkiliyecektir.