Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Fuat Türker
Fuat Türker

İnsanı Aldatıp Yanıltan Nedir?

Yorum

İnsanı Aldatıp Yanıltan Nedir?

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1481

Okunma

İnsanı Aldatıp Yanıltan Nedir?

İnsanı Aldatıp Yanıltan Nedir?

Etrafınıza bir bakın…Görebildiğiniz yüzlerce canlı-cansız varlıktan başka göremediğiniz sayısız varlık vardır yeryüzünde..Gökyüzü, toprak, ağaçlar, çiçekler, insanlar ve diğer canlılar…Göremediğiniz diğer yerleri düşünürsek; dağlar, denizler, göller, milyarlarca insan ve hiç tanımadığınız milyonlarca çeşit canlı… Evrende ise; içinde yüz milyarlarca yıldız barındıran 300 milyar galaksi, her birinde yaklaşık 300 milyar yıldız, gezegenler, uydular, güneşler, kuyruklu yıldızlar ve diğer göremediğimiz sayısız gök cismini barındıran uçsuz bucaksız bir mekan…

Şimdi samimi olarak düşünürsek; tüm bu saydıklarımız neden ve nasıl var olmuştur? Mucizevi sistemlere sahip canlı ve cansız her şey, nasıl böyle kusursuz bir sistem içinde ve uyumla varlıklarını sürdürebilmektedir? Evrendeki bu muhteşem detaylara sahip olan canlılardaki -en başta da insandaki- üstün özelliklerin hikmeti nedir? Ve en önemlisi yeryüzündeki tek şuur sahibi varlık olan insanın yeryüzünde bulunuş amacı nedir?..

Son sorunun cevabı Rabbimiz’in tüm insanlığa kılavuz olarak indirdiği Kur’an’da haber verilir. İnsanın yeryüzünde bulunma amacı, kendisini yaratan ve nimetlerle rızıklandırarak yaşatan Allah’a kulluk ve ibadet etmesidir. Yüce Allah bunu, “…insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56) ayetiyle bildirir.

İşte dünya, yukarıda saydığımız tüm detaylarıyla denizleri, gölleri, okyanusları, çiçekleri, ağaçları, dağları, canlıları ile birlikte insanın bu kulluk görevini yerine getirip getirmediğinin denenmesi için Allah’ın özel olarak yarattığı bir mekandır. Evren, evrendeki tüm sistemler, yıldızlar, gezegenler, gök cisimleri de insanın Rabbimizin büyüklüğünü ve sonsuz kudretini görmesi ve O’nun gücünü takdir edebilmesi için yaratılmıştır. Bunların yanı sıra insanın dünya hayatı boyunca yaşadığı tüm olaylar, bulunduğu tüm mekanlar da kişinin dünyada yaşadığı imtihanın birer parçasıdır.

Bu imtihan ortamında insan, her an Allah’ın emir ve yasaklarını gözetmek ve Allah’ın rızasına uygun davranmakla yükümlüdür. Bu sorumluluğu yüklenmekten kaçınan, reddeden kişilerin ise, sonsuz azapla karşılık göreceklerine Kuran’da dikkat çekilir. Çünkü bu, Allah’ın bizlere verdiği nimetlere karşı nankörlük etmektir ve büyük bir hatadır.

Buna rağmen çoğu insan garip bir duyarsızlık ve umursamazlık içindedir. Yaşamlarının gerçek amacını unutarak, farklı konularla ilgilenir ve bambaşka amaçlar edinirler. Dünya hayatına yönelik önemsiz bir konu için yıllarca çalışır çabalar, ama Allah’a karşı olan sorumluluklarını akıllarına bile getirmezler. Bu sorumsuzluklarının karşılığını ahirette azapla alacakları olasılığını hiç düşünmezler. Yeryüzünde bu gerçeklerden habersiz olduğunu söyleyebilecek bir kişi bile yoktur. Allah, Hz. Adem’den bu yana her dönemde insanlara Kendisini tanıtan, nasıl kulluk edeceklerini ve güzel ahlakı anlatan kitaplar indirmiş, uyarıcı elçiler göndermiştir. Bu nedenle insanlar, "biz bunlardan habersizdik" gibi bahaneler öne süremeyeceklerdir.

Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir. (Nisa Suresi, 165)

Allah’ın gönderdiği elçilerin, katından indirdiği kitapların yanı sıra, tarih boyunca pek çok imanlı insan diğer insanları Allah’ın dinine davet etmiştir. Dini tebliğ etmiş, çevresindeki insanlara cennet ve cehennemin varlığını hatırlatarak onları sorgulanacakları konusunda uyarıp korkutmuştur.

Tüm bunların yanı sıra insan etrafındaki varlıkları, detaylarındaki incelikleri, kusursuz sistemleri düşünerek bunların, sonsuz güce sahip bir Yaratıcı tarafından, kesinlikle bir amaçla yaratıldığını anlayabilir. Ve ardından kendisinin de bir varoluş amacı olduğunu ve Yaratıcısına karşı sorumluluklarını hatırlayabilir. Çünkü insan, ona doğruyu ve gerçeği söyleyen vicdanı ile birlikte yaratılmıştır. Çevresindeki varlıkları ve olayları vicdanıyla değerlendiren insan bu gerçeklere ulaşabilir.

Allah sonsuz merhamet sahibidir ve insanlara yaratılış amaçlarını, Kendisi’ne nasıl kulluk etmeleri gerektiğini birçok yolla haber vermektedir. Kuşkusuz bu, Allah’ın insanları hidayete yönelten Hadi sıfatının da bir tecellisidir.

Ancak buna rağmen çok sayıda insan gördükleri delilleri samimi bir bakış açısıyla ve vicdanlarıyla değerlendirmezler. Sonsuz yaşamda zarara uğramak olasılığına rağmen duyarsız ve umursuz davranışlar sergilerler.

Çevremize baktığımızda her an yoğun bir koşuşturmaca görürüz. Genç- yaşlı, kadın- erkek çoğu insan sanki ölümle hiç karşılaşmayacakmış gibi günlük işleriyle uğraşır. Kimi yoğun trafikte işine yetişmeye çalışır, kimi akşam gideceği davette giymek için kıyafet satın alma telaşında, kimi markette alışveriş yapar…

Tüm bunlar her insanın günlük yaşamındaki detaylardır ve normal davranışlardır. Ancak yanlış olan şudur; insanlar genellikle bunları gaflet içinde yaparlar. Allah’ın varlığını unutmuş ve ölümün her an gelebileceğini düşünmeden…

Bu kadar açık olan gerçeklere, Allah’ın karşısındaki acizliklerine rağmen neden insanlar böylesine duyarsızdırlar?

Allah’ın sayısız bunca kanıtına rağmen, nasıl gerçeklere gözlerini kapatabilmektedirler?

O gün Rabb’leri huzurunda tek başlarına sorgulanacaklarını nasıl düşünmemektedirler?

Yine o gün, sonsuz azabın kendilerini beklediğini anladıkları an yaşayacakları geri dönüşü olmayan pişmanlıktan, nasıl bu denli gaflette olabilmektedirler?

Kuşkusuz bu, insanların gerçekleri anlayamamalarından değil, anlamazlıktan gelmelerinden doğmaktadır. Vicdanları doğruyu fısıldadığı halde, bu kişiler kendilerini kandırırlar; dünyaya olan bağlılıkları ve hırsları yüzünden görüşleri fludur. Birçoğu gizli ya da açık olarak ahireti inkar eder, gerçekleri net olarak göremezler.

Yüce Allah insanın yaratılış ve dünyada bulunuş amacının bir denenme olduğunu, “Şüphesiz Biz insanı karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.”(İnsan Suresi,2 ) ayetiyle insana bildirirken, birçok insanın gerçeklerden yüz çevirmesi kuşkusuz ki büyük yanılgıdır.

Ey insan, ’üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? (İnfitar Suresi, 6)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İnsanı aldatıp yanıltan nedir? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İnsanı aldatıp yanıltan nedir? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İnsanı Aldatıp Yanıltan Nedir? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
22.4.2010 18:32:48
eyvallah....

Rabbim razı olsun inş...saygımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL