3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
715
Okunma
Lise birinci sınıf öğrencisiydim daha ama memur olmak için inanılmaz bir istek vardı içimde, o yılın yazında şimdi hayatta olmayan teyzemin yanına gittim. Bürokrat ve siyaseten çevresi epeyce geniş ve devrin iktidarıyla da fikirsel olarak bağdaşan enişteme rica ettik. İlkokul mezunu olup olmadığını bilmediğim eniştem oldukça birikimli bir insandı, ileriyi gören kıvrak bir zekâya sahipti. Mensubu bulunduğu partinin de verdiği aşırı güvenle tuttuğunu koparacak erke sahip bir insandı.
Ufacık bir kız çocuğuyum önce tepeden tırnağa bir baktı;
-Niye geldin gızımmm..!
-Diye sordu.
Lafı ağzımda eveleyip gevelemeye başlayınca teyzem dayanamayıp araya girdi.
-İş… dedi.. İşe girmek istiyor, memur olmak…
-Okulun yok mu gızımmm…?
-Lise birdeymiş, sordum çok da başarılı bir öğrenciymiş,
Dedi teyzem.
-Öyleyse okulunu bitir de gel gızımmm…?
Dedi eniştem…
Biraz kırılmıştım ama yine de ümit vardı, okulunu bitir de gel demişti, hem yaşım da küçükmüş memur olmak için.
Arkamda dağ gibi eniştem vardı nasıl olsa(Allah daha uzun ve sağlıklı ömürler versin.), okulumu bitireyim, o zamana kadar üç yaş daha büyüyeceğim (memurluğa alınma yaşı alt sınırı neydi bilmiyorum isteyen memur olur sanıyorum elbette.)
Her yaz karneyi alır almaz soluğu eniştemin yanında alıyorum, maksat unutmasına izin vermemek. 1978 yılında lise nihayet yaz döneminde bitti. Yani bütünlemesiz mezun oldum. ÖSS’ye girdim ancak, şimdiki gibi sınav sonucunun bize ulaşması onu her türlü öğrenmek mümkün değildi, kaç puan aldım, sonuç elime ulaştı mı? Ulaşmadı mı? Hiç bilmiyorum.
Çok dert de ettiğim yoktu zaten ben memur olacaktım.
Yine enişteme ziyaret farz oldu ve gittim, memuriyet için neler gerekli bir liste çıkartmış ve birlikte bir dosya hazırladık. Teyzem ben ve Eniştem ver elini Ankara. Akşam yola çıktık, sabah saat yedide Ankara’dayız. Genel Müdür (Allah Rahmet Eylesin Mekânı Cennet Olsun) Bey’le eniştem çok yakın akrabalar ve birbirlerine teklifsiz gidip geldiklerinden o an İkamet ettiği lojmana gittik. Genel Müdür Beyin Evinde biraz dinlendikten sonra Eniştem meramımızı eşine açtı. Sağolsun Hanımefendi bizim için randevu aldı ve Genel Müdür Bey’le görüşmemizi sağladı.
Rahmetlinin İlk sorusu,
-Liseyi bitirdi mi?
Olmuştu.
Demek ki daha önceden görüşmüşler.
-Sahi Genel Müdürler Hep böyle Zeki ve hafızası güçlü mü olur?
-Dosyasını sekretere bırakın,
Dedi…
Bu bekleyecek demekmiş…
Bekledik de 1980 Yılı Mart Ayının 12’sine kadar.
O gün çalışmaya başlamıştım, mahcup, meraklı, istekli ve hep öyle devam etti.
Referansım olan Teyzemi ve Eniştemi utandırmayacaktım,
Öyle de yaptım. Eniştem hep gurur duydu benimle. Kendi kendime söz vermiştim işimi hep seveceğime, hep sevdim, hırs yapmadım ama çok çalıştım. İşimle ilgili hiç şikâyetim olmadı, memuriyetimle mutluydum hala da öyle.
.......Yoksa 30 yıl kolay geçer miydi...