1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
969
Okunma
Bu manzarayı daha öncede görmüştü. Stephan King’in Cristine romanından hatırlıyordu bu görüntüyü. Ay ışığının yerine gece lambasının aydınlattığı sokakta duran bir araba. Bu cümlede kendisine ait değildi aslında. Tanıdığı bir kızdan duymuştu bunu. Böylesi güzel bir cümlenin onun gibi bir kızdan çıkmasını beklemiyordu. Ona göre kız, kendimi dine mi versem yoksa orospunun teki olup tadını mı çıkarsam ikilemindeyken, dindar bir orospu olmuş biçimsiz bir varlıktı. Suyun donarken aldığı halemi yoksa buzun erimeye başladığındaki şekline mi benziyordu karar verememişti. Daha sonraları üzerine fazla da düşünmedi zaten.