13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1460
Okunma

Çok saygın bir edebiyat sitesinin üyeleriyiz bizler. Kimsenin bundan bir kuşkusu olmasın. Üstelik amacı daha çok - hatta tamamen - aşk şiirleri, aşk yazıları üzerine kurulmuş olan bir site.
Çok güzel aşk şiirleri, aşk öyküleri, denemeler yazan arkadaşlarımız var. Kimisi ustaca yazıyor aşk kokan şiir ve yazılarını ; kimisi de gencecik, masumane duygularını, az biraz acemice dile getiriyor. Hepsinin verdiği tad ayrı oluyor.
Bu dünya ,aşk üzerine kurulmuş. Aşkın, sevdanın olmadığı yerde, hayatın tadı olmuyor gerçekten. Öyleyse , aşk şiirleri, öyküler, romanlar ve hatta şarkı - türküler, olmazsa olmazlarıdır hayatımızın.
..............
Ben dahil, bazılarımız aşktan başka konularda yazıyoruz daha çok. Eleştiriliyoruz da bu yüzden. Özellikle siyaset ile ilgili yazılar pek de yakışmıyor aslında siteye. Kendi adıma söyleyeyim ; yazdığımda moralim de bozuluyor benim. Yani ,zevk almıyorum aşk harici yazılarımdan.
........
Bir ev düşünelim : Oldukça kalabalık bir aile olsun içinde yaşayanlar. Dede, nine, anne, baba ve çocuklar... Dede oturduğu köşesinden dışarısını seyrederken, geçmişi anlatır genellikle torunlarına. Savaş zamanlarını, yoklukları, sıkıntıları, kaybedilenleri. Bu günün nesline, sahip olduklarının nelerin bedeli olduğunu anlatmaya çalışır. Anlamasalar bile, bunu kendine görev bilir dedeler.
Nineler belki de kızar dedelere anlattıkları için. Çocukların morallerinin bozulmasını istemezler. Namaz kılmaktır çokça yaptıkları. Kışlık bir şeyler örerken, ağızlarında dualar vardır. Tesbih çekmektir bir diğer işleri. Bunlar da onların kendilerine biçtiği görevdir.
Anne yemek yapar, temizlik yapar, çocuklarına bakar. Dışarıda bir işe gitmiyorsa eğer, bütün gün evde ve ayakta olurlar. Akşam işten dönen erine huzur vermek için çalışır çabalar.
Baba çalışmak zorundadır. Evin geçimi ondan sorulur.
Hangisinin aşktan söz edecek hali vardır sizce ?
Bence hepsinin ! Tüm yaşlılıklarına ve sorumluluklarına rağmen, ortamına göre, onlar da mutlaka aşktan, sevgiden ve bununla ilgili anlarından söz edeceklerdir. Bütün hayatları aşk değildir artık belki ama yine de aşkı, sevgiyi tamamen unutamazlar.
En çok çocukların ve gençlerin hakkıdır aşkı yaşamak, anlatmak. Oyun oynamak, eğlenmek en çok onların hakkı. Ebeveynler de en çok bunu ister ve bunun için mücadele ederler zaten.
...................
Biz yaştakiler, ister istemez daha çok etkilenir toplumsal olaylardan, siyasetten ve günlük hayattan. Bizim de aşklarımız, sevdalarımız olmuştur. Biz de aşk şiirleri, aşk yazıları yazmak isteriz. Bazen de yazarız üstelik. Aşkın gerçekten de yaşı yoktur.
Fakat, ülke ile ilgili olumsuzlukları, tehlikeleri nasıl da görmezden gelebiliriz ? Sosyal olaylardan etkilenmekten nasıl kurtulabiliriz ?
..........
Aşk şiirleri yazılmalı. Hem de en coşkulusundan. Öyküler, romanlar, aşk ve sevda kokmalı. Şarkılar, türküler, çoğunlukla aşk üzerine söylenmeli. Gençler sevdiklerine kavuşma umudu yaşamalı, karamsarlığa düşmemeli.
Fakat bunun için birileri de gerekiyorsa siyaset yapmalı, sosyal konulara eğilmeli, varsa olumsuzlukları, tehlikeleri haber vermeli, uyarmalı insanları.
Hatta gerekiyorsa, edebiyat sitelerinde siyaset yaparak bile bu görevi yerine getirmeli birileri...
Fikret TEZAL