24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2917
Okunma


Levlake Levlak Lema Halaktul Eflak; "Ey Habibim eğer sen olmasaydın ben bu kainatı halketmezdim" diye buyuruyor Yüce Yaratan...
Evet; onu bilmek,onu bulmak,onunla yaşamak ve onunla ölmek ne güzel ve latif bir lezzettir insan için. Alemlere Rahmet olarak gönderilen o gönüller sultanı sevgilimiz Ahmed-i Muhammed Mustafa (sav) efendimiz dünya alemine teşrif buyurdukları vakit,bir çok hadise cereyan etmiş ve alemler secdeye durmuştur.
o doğduğu gece; Şam’da bin seneden bu yana akmayan Save nehrinin kuru yatağı su ile dolup taşıyordu...İran hükümdarı Kisra’nın eşsiz güzellikteki sarayının ondört kulesi bir anda yıkılıyordu. Kisra’nın sarayının kuleleri Dicle kıyısındaki nefis sulara batıyor ve Kisra, canını zor kurtarıyordu.
Devrin en ileri gelenleri garip garip rüyalar görüyor ve bu rüyalara, Şam’ın Irak’ın, İran’ın, Dicle’nin ve Fırat’ın İslamın mülkü olacağını haber verdiğine dair en namlı kahinler tarafından yorumlar yapılıyordu.
Büyücüler gelecekten haber veremez oluyor ve insandan gayri bütün mahlukat O’nu emzirmek için yarışa giriyordu.
Her derde devâ sensin, her rûha şifâ sensin,
Göze sürme, başa tâç, kalblere cilâ sensin.
Habîbullahsın, fevk-i mele-i a’lâ sensin,
Başka kapı çalamaz, seni biraz tanıyan.
Peki tanıyalım mı Rasulümüzü az biraz?...
Evet,alemin Sultanı Hz Muhammed Mustafa (sav) in Şemail-i nasıldı?
Rasul-i Ekrem ne çok uzun,ne de çok kısa boylu idi. Yalnız olarak yürüdüğü zaman "orta boylu" denirdi.Bununla beraber halk arasında gezerken ondan da uzun denecek kimse yoktu. Rasul-i Ekrem hepsinden uzun gözükürdü. Hariçte uzun görünene iki kimse etrafına gelse,ancak omuzları hizasında görünürlerdi. Hz.Peygamber "iyiliğin hepsi ortada orta boyludadır" buyurmuştur.
Hz.Peygamberin şemaili...
Onun Aleyhisselam rengi parlaktı. Ne çok beyaz,nede çok koyu idi. Buğday rengi yani esmer idi. Amcası Ebu Talib onu şöyle tavsif eder.
"Öyle beyaz bir yüzki,o yüzün suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir. öyle bir kerem sahibi kşi,yetimler onun eline bakar,dullar ve yoksullar ona güvenir.
Bazıları,yüzünün kırmızı ile beyaz karışımı olduğunu söylediler. Terlediği zaman terleri yüzünden inci danesi gibi dökülür ve teri misk gibi kokardı. Saçı,erkek saçının en güzeli idi. Fazla kıvırcık olmadığı gibi çok fazla düzde değildi. Taradığı zaman adeta bükülmüş bir ip gibi tarak izleri saçında belli olurdu.
Bazıları saçlarının omuz başlarına kadar indiğini söylerse de,ekseriyet kulak yumuşaklarına indiğini de söylerler. Saçlarını dörde böldüğünüde söyleyenler vardır. Çok kere saçlarını iki yanlarına böler ve zülüfleri yanlardan parlardı. saç ve sakalında on yediyi geçmeyen beyaz tüy vardı.
Rasul-i Ekrem insanların en güzel,en çok yüzü nurlu olanlardan biri idi. Onu anlatanlar; ayın ondördü gibi güzel derlerdi. onun neşe ve üzüntüsü yüzünden belli olurdu. O,arkadaşı Ebu Bekir-in anlattığı gibidir,derlerdi. Ebubekir sıddık (ra) şöyle anlatırdı onu.
Mustafa,hayra davet eden bir emin idi,ayın ondördü gibi karanlığı aydınlatırdı. Hz.Muhammed Mustafa (sav) in alnı geniş,kaşları ince ve uzundu. İki kaşının arası açık ve gümüş gibi parlaktı.
Gözlerinin karası geniş idi. Biraz kızarıntı ile karışıktı. kirpikleri birbirine karışacak kadar sıkışıkdı,burnu düz dişleri seyrekti. Gülümsediği zaman dişleri inci gibi parlardı. En güzel dudaklara sahip olup ağzı açık kalmazdı. Yanakları yumuşaktı ve sarkık değildi. Yüzü uzun olmadığı gibi sakal devirisi gibi parlakda değildi. Sakalını azad eder bıyığının fazlasını keserdi.
Boğazı ve boynu kısa olmadığı gibi fazla uzunda değildi. Boynundan açık kalıp güneş ve rüzgarın dövdüğü kısmı altun savatlı gümüş bardak gibi parlardı. Gömlek altında kapalı kalan kısmı ise ay gibi parlaktı.
Rasul-i Ekremin göğsü geniş olup etleri sarkmış değildi. Ay gibi beyaz ve ayna gibi düz idi. Göğsü ile göbeği arası yukardan aşağı bir istikamette kıllı olup başka taraflarında tüy yoktu. Omuz kemikleri ve kemik başları büyüktü.
Sırtı geniş olup iki omuzu arasında Nübüvvet mührü vardı ve sağ omuzu tarafında idi. Ortasında sarıya meyyal siyah bir gül vardı. Et yelesine benzer şekilde etrafında bazı kıllar vardı. Kol ve bazıları irice idi. Bilekleri kalın ve elleri geniş idi. Parmakları uzunca ve parlaklıkta gümüş gibi idi. Avucu parmaktan yumuşak ve misk gibi kokulu idi.
Onunla musafaha eden kimse akşama kadar elinde güzel kokunun izlerini duyardı. Elini hangi çocuğun başına koyup da okşadıysa,akşama kadar o çocuğun başı güzel kokusu ile diğerlerinden ayrılırdı. Baldırları iri idi. Şişmanlığı orta dercede olup etleri sarkmamıştı.
Rasul-i Ekrem"in yürümesine gelince,sanki bir kayadan çıkar ve ya bir çukurdan iner gibi adımlarını ağır ve çekinerek atar,yürürken sallanmaz ve adımlarını fazla açmazdı. Rasul-i Ekrem İnsanlar içinde Adem Aleyhisselama en çok benzeyen benim. Gerek ahlak ve gerek yaratılış bakımından da bana en çok benzeyen İbrahim Aleyhisselam dır, diye buyurdu.
Kaynak...İmam suyuti. Camiu-ssagır Hadis Kitabı.
Herkim geldi cihâna ve herkim ki gelecektir,
Hepsinin üstünde Sen, serdârsın yâ Resûlallah!
Cihân bağında insan ağaçtır gayriler yaprak,
Nebîler meyvedir, özü Sen yâ Resûlallah!
Şefâ’atin olmasa, hâlimiz hârâb günahdan,
Herderdimize dermân, hep Sensin yâ Resûlallah
“Kim ki beni malından, evladından ve canından da daha fazla sevmezse o hakiki manada iman etmiş sayılmaz”...
Aşkın zekatı can vermekse eğer;tezelden al canım Rasüle kurban Ya Rab! Amin....