3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2829
Okunma

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri, günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları, yıllar asırları, asırlar milenyumları kovalar durur zaman adına. Ezel ile ebediyet denilen muhteşem ikilinin sırrını bilen yok. Tüm ve kesin bilgilere hiçbir canlı vakıf olmamış ve olamayacaktır. Uzay denilen uçsuz bucaksız boşlukta tam anlamıyla nelerin var olduğu veya nelerin yaşadığını bilmek mümkün değildir. Deneme yanılma yoluyla bazılarına tesadüfen tanık olabilmekteyiz. Milyar yıllarca ve hatta trilyonlarca yıl geriye veya ileriye gidildiğinde, bizleri karşılayacak çok değişken mutlak olaylar mutlaka olacaktır ve olmaya devam edecektir. Bu kara delik denilen sonsuz boşluk evren, tek hâkimi olan sonsuz ilim sahibinin emrinde şekil değiştirmekte ve sonsuz sayıda canlı barındırmaktadır. Aydınlık, yaşam, bilim, nur denilen Güneş, içindeki ve dışındaki sırlarıyla ulaşılması imkânsız gibi durmaktadır. Her şeyi eriten sonsuz bir ısı gücüne sahip Güneş, mutlak tanrının mekânıdır, dersem bunu çürütecek tek bilimsel düşünce yoktur sanırım. Çünkü yaklaşmak dahi imkânsız iken; Güneşin kalbine girmek dahi düşünülemez. “Güneşin Kalbi” budur; aydın, bilim adamı, dindar, ulema, kaşif, filozof vb. inanmayan kim, ne varsa merak eden herkes gidip baksın!.. Tabii iki gidemezler, giderlerse de dönemezler; hiç olmazsa mevcut uzaklıktan ilimsel bir şakilde içtenlikle el sallasınlar bari kadere saygı duyarak. Bu nedenle; hiçbirşey nedensiz değildir, olan biten herşeyin de mutlak karşılığı vardır. "BİZLERİ YARATAN YÜCE ALLAH, O KADAR ÇOK BÜYÜK Kİ; YARATTIĞI BİR GÜNEŞE DAHİ ULAŞILAMIYOR!.. BUNDAN ÖTESİ YORUM SİZİN!.. Bu da benim “Fantastik Düşüncem”. Sevgi ve Saygılarımla…