10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1583
Okunma

Karşıtımız olmadan yaşayamayacağımızı, hayattan tad alamayacağımızı bildiğimiz halde, yine de tahammül edemeyiz çoğumuz, karşıtımızın varlığına.
Erkeksiz kadın, kadınsız erkek ; mümkün mü ? Herkesin doğrularının aynı olması mümkün mü ? Mümkün olsa bile tatsız, renksiz bir durum ortaya çıkmaz mı ?
Herkes Fenerbahçeli olsa, oynayacak rakip nereden bulunacak ? Kimleri kızdıracaksınız ?
Herkes aynı partiden olsa, seçimlerde kazanabilmek için kiminle yarışacaksınız ?
Örnekler çoğaltılabilir elbet. İnsanların fikirlerinin,düşüncelerinin, söylediklerinin farklı olması ; toplumun zenginliğidir. Akıllı insanlar, başkalarının fikirlerine de saygı gösterip kendi yanlışlarını ve noksanlarını tamamlamaya çalışan insanlardır.
Geçenlerde bu sayfalarda bun konuyla ilgili çok güzel iki yazı vardı. Bunlardan birinde ’’Siyah, herkese göre siyah değildir. Beyaz da herkese göre beyaz değildir !’’ deniyordu. Açıklamasında ise ’’ beyaz, bütün ışıkları, renkleri yansıttığı için renksizdir, siyahtır ; siyah ta bütün ışıkları, renkleri yuttuğu için beyazdır!’’ deniyordu.
Kimine göre beyaz, kimine göre siyah olabiliyorsa nesne ; kiminin doğrusu, başkasının yanlışı olabilir demek ki ! Birinin güzel dediğine başkasının çirkin demesine de değer vermek gerekiyor. Benim doğrum, başkalarının yanlışı olabilir pekalâ.
Önemli olan, tahammül ve saygı.
Günümüzden canlı bir örnek verelim isterseniz.Bir de taş atmış olalım ortaya ki ;eleştiriler alalım, işin tadı çıksın..
Bazı insanlar bir araya gelip bir yardım derneği kurmuşlar. İnsanlardan yardım adı altında paralar toplayıp, ihtiyaç sahiplerine, yoksullara yardım etmişler. Kısa zamanda duyulmuş derneğin adı. Üstelik yurt dışında bile. Yardım sever insanlarımız sıraya girmişler, onlara para vermek için. Kısa sürede zengin olmuş dernek. Hem yurt içinde hem de yurt dışında birer televizyon kanalı kurmuşlar. Yaptıkları yardımları halka göstermişler. Daha çok yardım etmeye başlamış halk.
Bu arada bir de parti kurmuşlar bu paralarla. Hatta bir de gemi bile almışlar. Televizyonda hem derneğin hem de partinin reklâmını yapmaya başlamışlar. Kurban kesmek için bile para toplamışlar halktan. Avrupa uyanmış. Mahkemeler kurup yurt dışındaki yöneticileri hapse atmış. Bizimkileri de uyarıp iş birliği istemiş.
Bizimkiler ört bas edivermişler hemen. ’’Bizimki başka dernek, sizinkiyle ilgisi yok !’’ demişler. Bu arada kurban paralarının hiç edildiği de ortaya çıkmış.
Bu hikâye böyle uzayıp gidiyor. Son günlerde yeniden gündemde olduğundan artık siz basından yayından izlersiniz devamını.
Şimdi bu insanlara ben ve benim gibi düşünen bazıları ’’Hırsızlar, sahtekârlar !’’ diyoruz.
Fakat herkes bizim gibi düşünmek zorunda değil. Kimileri de çıkıp ’’ Ne olursa olsun, kutsal bir davaya hizmet ediyorlar. Kurdukları televizyon da, parti de bu halka iyi hizmetler veriyor. Onlar bizim kahramalarımızdır !’’ diyebilirler.
Ne yapmamız gerekiyor ? Karşıt görüşlere saygı !
Yani, bizim hırsız, sahtekâr dediklerimize, birilerinin ’’ Kahraman’’ demelerine bile saygı göstereceğiz.
Bir arada yaşamanın kuralları bunu gerektiriyor....
Fikret TEZAL