Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
şule yüksel
şule yüksel

AYAKKABICI

Yorum

AYAKKABICI

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

719

Okunma

                                 AYAKKABICI

AYAKKABICI

Soğuk kış gecesinde inceden yağan yağmurla ıslanmış sokak,küçük bi ırmak gibi kaldırım taşlarının kenarından sessiz sessiz akıp karışıyodu caddedeki büyük akara.Sokağın sonunda camları içerde yanan teneke soba yüzünden buğulanmıştı.Hiçbişey görünmüyor ama içerden şu ses sanki bi şarkının nakaratı gibi sadece tekrar tekrar geliyodu tak tak tak tuk.Saçlarında birkaç tel siyah kalmış onlarda ağzındaki sigara tüzünden keyifli diye bu renkte,bıyıklarıda yine aynı sigara yüzünden sararmış.Alnındaki ve ellerindeki çukurlar sanki bi dağa tırmanırken karşılaşılan engebeler gibi,buruş buruş,çizgi çizgi,satır satır...
Osman usta altmışbeş yaşında bir elli boylarında mazbut kendi halinde bi adamdı.Ayakkabı tamir ederdi.Sabah erken gelir akşamda geç saatlere kadar ayakkabılarıyla haşir neşir olurdu.Esnaf osman ustayı çok severdi.Mahallenin çocukları dükkanın önünden ayrılmaz,onun kedilere et vermeini kaçırmak istemezlerdi.Çünkü kedilere et vermek demek osman amcanın kedilerle konuşması demekti.Hepsinin ayrı adı vardı.Ahmet gri olandı çekik gözlü hırçın ve atılgan.Şirin sarı olanıydı sessiz ve narin.Melek beyaz olanıydı tıpkı adı gibi.Bembeyaz masum.Yeşil gözlü alımlı.Çok severdi küçük kedilerini...
Eşini kaybedeli iki buçuk yıl olmuştu.aslında herşeyini kaybedelide.Büyük kızını onaltı yaşında gelin etmişti.Biranönce evlenip yuvasına uçsun diye.Melek kocasını sevmeden evlenmişti.Hangi huyunu sevseydi ki?İçk ,kumar,kadın.Fazlasıyla sevilmeyecek kadar eziyet ediyordu Meleğe.Bigün Melek artık dayanamamış ve kendini evlerinin bahçesindeki ceviz ağacına sabah ezanında asmıştı.O zaman büyük oğlu Ahmet askerdeydi.Söylememişlerdi üzülmesin diye.Zaten bi sabah ezanında da askerler onun haberini getirmişti Osman ustaya.Kısacık bi cümle Er Osmanoğlu Ahmet Köseci şehit düşmüştür.Bi arabanın bagajına sığmıştı koca Ahmet.Burç gibi delikanlı.Evin babasının tek destekçisi.Bi şirin kalmıştı şimdi.KAlbide gönlüde güzel Şirin.Aylar çabuk geçmişti bu aileye ve anacağız daha dün gibi evlatlarının acısıyla tutuşuyodu.Çok geçmeden hastalanıp yatağa düştü.Şirinse anasını da ailesinin diğer fertleri gibi kaybedecek korkusunu hep yaşadı.Onunda hastalığı çok geçmeden nüksetti.
Osman amca varını yoğunu kızına ve karısına feda etti.Ama nafile hayat bikere onları almaya ant içmişti.Sözünüde tuttu.Bi sabah Şirin bidaha gözlerini açmadı.İki ay geçmeden de artık annecağız dayanamadı ve oda öldü.
Artık kimse kalmamıştı.Yanlız ve yıkılmıştı.Gidecek bi yeri kalmamış bekleyen insanları tükenmişti.Nedense o zamanlar su gibi geçen yıllar son iki yıldır geçmez olmuştu.Niyeki artık alacak bişey kalmamıştı diyemi acaba?
Yine bi sabah erkeknden açmıştı Osman usta dükkanını.Uzun boylu irice bi adam dizine kadar siyah bi pardüso giymişti.Elinde bi poşette bir çift ayakkabıyı uzatarak en geç bi saate hazır olsun demişti bu ayakkabılar.Sadece okadar konuşmuştu zaten kısa ve sinirli.Şimşek gibi gürlü.Arkasına bile bakmadan çıkıp gitmişti.Osman usta hemen elindeki işleri bırakıp alel acele aletlerini getirip yaptı ayakkabıyı.Birgüzel boyadı ayna gibi.Adamın dediği saatten önce hazırdı ayakkabıları.Beklemeye başladı adamı Osman usta.Pencereden bakarken adamın dükkanın önünden hızla geçip gittiğini gören Osman usta hemen yerinden fırlayıp poşeti aldı eline.Adam dükkanı bulamamış zannederek hızlıca sokağa fırladı.Caddenin başında ayakta duruyodu seçemedi ama yanındakiler.Onlarda kimdi?Yüzleri hiç yabancı değildi.Bi dakika bunlar evet evet gördü.Bunlar hanım,Ahmet,Şirin ve Melek.O adamın yanında ne işleri vardı kimdi bu adam.Bu sorular sadece üç saniyede geçmişti o beyaz saçlı kafadan.Sokağa hızla giren o otobil Osman amcaya çarpana kadar.Mahallenin hırsızlık yapan kapkaçcısı arabayla dalmıştı sokağa.Yavaşça sermişti Osman amcayı yere.
Sonunda kalmadı zaman ve oracıkta ruhunu teslim etmişti.Ne bir damla kan nede bir yara vardı.Hatırladığım bi gülümseme dudaklarında.Ve gözlüğü elinde seçemediği zaman insanları taktığı.Bide bidaha kimsenin gelip almadığı ayna gibi parlayan bir çift ayakkabı poşet içinde.Kimdi bu ayakkabıların sahibi?Osman amcanın ölümüne sebep olan ayakkabıların....

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ayakkabıcı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ayakkabıcı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AYAKKABICI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gezgin_Sair
Gezgin_Sair, @gezgin-sair
23.3.2010 15:09:11
10 puan verdi
tebrik etmemek eldemi diye sordum kendimce evet tebrik edememek mumkun degil
bilirmisiniz bazi icerik haric babamin yasamini cizmissiniz satirlarda
babacimi gordum onu bir baska andim yazinizi okurken oda ayakkabi tamircisiydi
gururduydugum babam demekden ovunc duydugum son nefesini verdiginde ellerinde boyadigi ayakkabilarin boyalarindan izler kalmisti
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
23.3.2010 13:02:50
hoşgeldiniz aramıza...

selam ve duamla....
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
23.3.2010 11:18:38
Hüzünlü bir yaşam öyküsüydü okuduğum,bir çoklarını gerçek hayatta gördüğümüz,ellerinize sağlık,saygılar.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
23.3.2010 11:01:08
Beğeni:
0
Okunma:
719
Yorum:
3
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL