12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1939
Okunma

Bugün sana seslenmek, içimi döküp rahatlamak istiyorum; sen duymasan da… Çünkü, buna ihtiyacım var. Nasıl ki, toprağın suya, bebeğin anneye, canlıların havaya oldu gibi…Benim de sana ve seninle dertleşmeye ihtiyacım var sevgili.
Ben yıllarca dalgalı denizlerde kulaç attım durdum; kıyı görünmese bile…Hep tek başıma boğuştum azgın dalgalarla. Hiçbir limana sığınmadım. Kimse elimden tutmadı. Ben uzatmadım ki…Evet sevgili, ben yıllarca kimseye el uzatmadım ki.
Açık denizlerde olmama rağmen, hiçbir martıyı tutup okşamadım. Dalgalar ve ben…Hep böyleydi hayatım. Çalkantılı, fırtınalı, ve dalgalı…Durulmadı. Ne kadar uğraşıp çabalasam da, kıyıyı bulamadım.
Tam her şeyden ümidimi kesmiştim ki, sen çıktın karşıma. Nasıl olduğunu bilip anlamadım. Uzatıverdim elimi sana. Öyle bir tuttun ki, sıcacık ve sevgi doluydun. Sanki yıllardır bu eli bekliyormuşum gibi. Senmişsin beklediğim.
Fırtına dindi. Dalgalar duruldu. Artık sen varsın hayatımda. Peki, ne zamana kadar sevgili?
Bana diyorsun ki, ‘konuş benimle. Dök içini. Rahatla! Taş mısın sen?’
Evet sevgili; taş değilim ben! Benimde konuşmaya dertleşmeye ihtiyacım var. Hem de çokkk! Ama korkuyorum! Çok korkuyorum! Seni incitip kırmaktan, üzmekten korkuyorum. Geç de olsa bulduğum sevginin, uçmasından korkuyorum. Avuçlarımdan; bir martı gibi…
20/03/2010/ Emine/ Manisa