Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
unutmayan52
unutmayan52

AŞK'LARIM NASILSINIZ...?

Yorum

AŞK'LARIM NASILSINIZ...?

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1385

Okunma

AŞK'LARIM NASILSINIZ...?

AŞK'LARIM NASILSINIZ...?

Aşk’larım Nasılsınız…
Bu basit ama manidar soru cümlesini akşam Show Tv yi izlerken reklam arasında programının tanıtımı yapılan Volkan Konak izleyicileri için kullandı. “Aşklarım Nasılsınız?” Aslında birkaç saniyelik bir görüntünün ardından kaybolan o ses bende 30 yıllık bir hayatı ve geride kalanları ve hala benimle olanları ile koskocaman bir bir ömrü hal hatır etmem gerektiği hissi uyandırdı.
Aşklarım Nasılsınız..? Öyle ya insan kısa bir yolculuk esnasında tanıştığı biri ile bile bir zaman sonra (örneğin Perşembe-Ordu dolmuşunda geçen 15 dk nın bile) hatırasını yadederek hal hatır edebiliyorsa (o 15 dk.lık arkadaşlığı) gönül dünyama renk katan, beni bu dünyadan alıpta sanki başka bir gezegenin atmosferinde ellerimden tutup gezdirdiğini düşündürtenlere neden sormayayım ki bu gün “nasılsınız” diye. Belki hoş cevaplar alamayacağım çoğundan ama “ahde vefasızlık” olmaz mı birazda sormamak halini hatrını. Bu gece saat 23:48 sularında başladığım bu satırlara gönül dünyamı şenlendirenlere hal hatır sorarak devam edeceğim.Biraz da Volkan Konak’ın o TV görüntüsündeki gibi çıktığım sahneden soruyorum önümde uzanan kalabalığa……….

“Aşklarım Nasılsınız?..”
İlk Gi’nin sesi geliyor uzaktan, biraz küfürle karışık cümlelerinden anlıyorum bana olan sitemini, sanki en “çok benim hakkım sana içimden geleni söylemek” dercesine bağırıyor uzaktan..

-Ne oldu haa, benimle duygularımla oynadın da nooldu, ne geçti eline, seni aşağılık piç kurusu, hayvansın oğlum sen, …………………………….
Başım önümde tabi verecek cevabım yok, söyleyecek sözüm.. Aslında öyle değildi, ben Seni asla incitmek istemedim desem de çaresiz biliyorum, yine anlamayacak beni, yine yanlış anlayacak yada, aradan geçen onca seneden sonra, susup dinliyorum sadece hakaretlerini..:(

Ben yine aynı aşkla soruyorum önümde duran kalabalığa; “Aşklarım Nasılsınız?”
Sonra M
t kalkıyor ayağa, elinde mikrofonu ve ikinci benim diyor konuşma hakkı olan..Biraz uğultu yükseliyor kalabalıktan bellikli söyleyecek sözü olan çok..:(

- “Sen” diyor aşağılık adam, sadece ekmek parası adına geldiğim memleketinde bana o sözleri söyleyip, o mektupları ve şiirleri yazdıktan sonra, ki ben ne kadar direnmiş olsam da en sonunda avuçlarının içine bırakmışken ürkek, masum ve yapayalnız kalbimi, nasıl kıyabildin ha bana, yaa nasıl unutursun beni, nasıl unutabilirsin, gözden ırak olmanın sadece gerçek aşklarda gönülden de ırak olamayacağını söyleyen sen değilmiydin, Hani yine yazacaktın, hani arayacaktın her gün, hani asla ve asla unutmayacağım demiştin, hani söz geleceğim senin yanına bir gün demiştin, kaç sene oldu sence görüşmeyeli, hani Seni isteyen olursa gelir mezbahaneye çeviririm o şehri diyodun ya, bak bu ikinci oğlum ve Sen hala yoksun………………….
Kalabalıktan yuhalama sesleri falan ben yine başım önde, yüzüm kıpkırmızı, diyemiyorum işte, zul geliyor söylemek, itirafı zor “ Ah be benim kara gözlü, kara saçlı Kürt Güzelim, o zamanlar çocuktum daha, tamam sevdim, çok sevdim hatta , hala içim burkulur Ayna’nın “Sende Unuttum Hayalleri” diye devam eden şarkısını duydukça, ama, ama, ama, ama……….

Sonra Üt, alıyor sazı eline,
- Ben biliyodum böyle biri olduğunu, onun için yüz vermedim kendisine, bana da yazdığı o kadar şiirler mektuplar varken.. Kandıramadı beni….

Sonra Gr
- Ben ortaokuldayken aşıkmış bana, beni görünce dili tutulması, aptal aptal kalakalması karşımda o yüzdenmiş meğerse, yeşili ve baharı benim gözlerimle özdeşleştirdiğinden çok severmiş, benle ilgiliymiş hayalleri hep, asker dönüşü evlenmek hayali bile kurmuş benim üzerime benden habersiz, benim yüzümden kavgalı olmuş bi arkadaşıyla, o da beni sevdiği için, okuldaki sıramın gözüne konulan güllerin müsebbibi de oymuş, yanında duran iki mısralık şiirlerin sahibi de. . Benim en yakın arkadaşıyla birlikte olduğumu öğrenince yıllar sonra, çook kızmış bana ve arkadaşına.. Hatta bende dahil herkese küfretmiş, ama herkese, ……………..

Ben tabi birazda halka açık bir mahkeme havasına giren sahnemden biraz mahçup, biraz öfkeli ve belki biraz da hala aşık olduğumu belli eder bir edayla sıradaki diyorum..



Yine arka saflardan Sa atlıyor bu sefer,

- Bu varya bu… Bakmayın öyle konuştuğuna falan, aslında bütün ilkleri bende öğrendi o, sevmeyi bilmez, taş kalplinin tekidir aslında, beni sadece öpüşmek için kullandı yıllarca ve bende asla hayır demedim ona, aslında benim onun içine fındık bahçeleri ve yeşil aşkını koyan, baharı benimle sevmiştir. Gözlerim ağlamaklı olunca yeşil ve buğulu oluyor diyedir sanırım hep ağlatmıştır beni, verdiği sözleri hatırlamaz şimdi eminim, oysa ben bana çok yakıştırdığı için hala kırmızı desenli yazma çekerim başıma, ve o Eylül öğleden sonrası o saçlarımdan usulca çektiği yazmayı astığı fındık filizi, şimdi kocaman ağaç oldu…..Aradan geçen onca seneden sonra görüştüğümüz Kurban Bayramı’ndan sonra ise hala aramadı sormadı beni…
Söyleyecek sözüm yok yine, sadece sıradaki diyorum korka korka……

G
y fırlıyor ordan,
- Biz, şey yani ikimiz, aslında hiçbir zaman, onunla buluşmaya gitmemeliydim oysa söylemiştim ağabeyimin buralarda olduğunu…………………..

Sonra Kr giriyor araya,
- Bu aptal yıllarca sadece baktı bana, her gün her akşam benimle bakışabilmek için tesadüfler yarattı, ben se inatla kaçırmadım gözlerimi, o baktıkça ben baktım, ben durdukça o baktı.. Ama sadece baktı, gidip ben diyecektim en sonunda “tamam kabul ediyorum” diye, ama onun söylemesi gerekmiyor muydu sizce de.

Sonra G
e
- Ben diyor iyiki terk etmişim Seni, bir 16 Şubat günü, Taşbaşı Parkında..

Cam güzelim Ar;
- Yaa aslında benimle de aylarca sadece bakışmakla yetindi, ama ortak arkadaşımız sayesinde kabul ettim bi kahve içebilme teklifini, elleri titriyordu nedense yudumlarken kahvesini, o zaman bile konuşmaya gerek yok “bak” sadece dedi, delimi ne, bakışarak sevişilir mi canım, aslında nişanlanmasaydı sonra ne bilim belki de………..

Sonra Ela Gözlerini gözlüklerinin ardından zor gösteren G
r
- Ben o zamanlar köye her yaz olduğu gibi fındık için gelmiştim, depremden sonra hep döndük ya neyse…Beni yolda yürürken görmüş bu, ve başıma bağladığım yazmanın ucunu aşağı sarkıtarak ve bir kuğu gibi süzüle süzüle yürüyüşüme hayran olmuş önce, sonra duruşumu sevmiş, sonra bakışımı sonra beni sevmiş işte nasıl olduysa.. Oysa ona demişler bak onu falanca da seviyor diye, deli işte “bana ne demiş, en çok ben seviyorum, ve sevmek için kimseden onay, izin, icazet istemem” demiş.”Benim bile iznime gerek olmadığını söylüyormuş beni severken” dedim ya deli işte… Neyse köyde küçük bir kız vardı, o bana onun mektuplarını getiriyordu, adam sanki işi gücü bırakıp ha bire yazıyordu bana, neler neler yazmıştı bir bilseniz. Ne bilim işte benim de gönlüm kaydı bi şekilde, ama o benden habersiz yine benim için kavgalara girmiş falancayla. Hatta ateş etmişler buna, zor kurtarmış kendini, ama asla ve asla vazgeçmemiş benden. Kaç kişiyi karşısına almış benim için, köy tutuşmuş meğerse, babam duymuş, annem, dayım, herkes.. “Ve ben iki eski dostu birbirinin boğazına sardıran kız” olarak çıktı adım. “Yapma” dedim, “dur” dedim, “olmaz” dedim, “bak yaparsan” dedim, dinletemedim, bildiğini okudu yine, ve beni anlamadı, anlayamadı bi türlü, o küçük kavgamızdan sonra aramadı sormadı bi daha da, gururumu çok incitmişti, ben de aramadım, sonra nişanlandığını duydum bi gün…Askerdeyken her gece koynunda benim resmim varmış, bana yazarmış hala şiirlerini, ben sanırmış bazen başörtülü ve gözlüklü bi kız görse yolda, ama benimde bi gururum var değil mi, ve bende ondan özür dileyecek değildim…Düğününe de gitmiştim ben, kalabalığın içinden doğru taaa gözlerimin içine bakışı var dı ki, en büyük bedduaları ediyordu sanki bana, “neden benim yanımda durmadın diyordu hala, neden beni yalnız bıraktın ben onca kişiyi karşıma alabilmişken” diyordu, “ben değimliyim gözümü kırpmadan senin için kendini kurşunların önüne atan, anasını babasını bile silen bir kalemde…

Kızgın kızgın, kırgın kırgın bakıyorum yüzüne, “olsun be güzelim” diyorum ona da….

Sonra Sm;
- Ben 18 yaşındaydım ona Onu Sevdiğimi söylediğimde, O ise beni hala sümüklü S...... olarak gördüğü için asla mümkün olmadığını söyledi karşılık vermesinin, oysa kızara kızara söylemiştim ona “ilk aşkım” olduğunu, hayallerimde bile hala sadece onunla öpüştüğümü, seviştiğimi… Neymiş efendim “ergen dönemlerim olduğu için böyle hissediyormuşum, bi kaç sene sonra ben bile kızacakmışım kendime Onu sevdiğim için”.. Bir vaaz, nasihat falan gerçi haklıymış galiba şimdi ben de nişanlıyım…

D
t
- Bizimki biraz farklı bir durum, aykırı biraz, yanlış biraz, aslında masum, mahçup, kırılgan, imkansız, zor, ama işte….
Ayşem, Mm
- Benim kırılganlıklarımın üzerine çıkageldi, sadece arkadaşız aslında o bazen farklı şeyler söylese de benim şahsımda biliyorum aslında benden ziyade “içinde yaşattığı, büyüttüğü kadına” seslendiğini, o anlatıyor ben dinliyorum, o yazıyor ben okuyorum, ben onu anlıyorum sadece…

.........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Cevaplar oldukça ağır, hangisine cevap vereyim ki, hangisi haklı yada, yada tüm suç bendemi şimdi, hayata yeniden başlamak diye bişey var mı sahi, unutup geçmişe dair ne varsa, ya da kabullenip her şeyi herkesi ölümümü beklemek lazım son deme kadar.
Elime mikrofonu ben kapıyorum bu sefer “benimde söyleyecek sözüm, sitemim, ahım var” diyenlerin arasından

- “Aşklarım, hepinizi de sevdim, seviyorum ve seveceğim yaşadıkça, iyi ki hepinizde var olmuşsunuz bir döneminde ömrümün, hiç biriniz için keşke demeyeceğim asla, “keşke” üzmeseydim kimseyi ama hesabını fazla fazla verdim emin olun sizin kırıklarınızın. Beni bu güne getirmek içindi tüm yaşadıklarımız, bu gün daha iyi anlıyorum.
Ama Sen yanmazsan Ben yanmazsam, kimsecikler yanmazsa Aşk ateşinde nasıl çıkar o gönül telimize dokunan şiirler, şarkılar, demek ki yanmalı bazen AŞK için, ayrılmalı, kırılmalı, kırmalı hatta.
AŞKLARIM EMEĞİNİZE SAĞLIK…..
18.03.2010 01:45

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Aşk'larım nasılsınız...? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Aşk'larım nasılsınız...? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AŞK'LARIM NASILSINIZ...? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ümid Harun
Ümid Harun , @umidharun
10.10.2010 12:28:48

...zevkle okudum
bu yazıyı ben yazmakisterdim.
ama sana nasip olmuş değerli dost.
kutlarım bu güzel yazından dolayı.
selamlar.
elisa
elisa, @elisa
24.3.2010 19:20:01
FİNAL ÇOK GÜZELDİ........BU ÖYKÜDEN ÇOK SENARYO ÇIKAR DİYİM SİZE:):):)HARİKA BİR USLUP TARZINIZ VAR,OKUDKÇA OKUYASIM GELİYORR..
gokaslan
gokaslan, @gokaslan
21.3.2010 16:46:05
insan sevmeye doymaz hele sevilmeye hiç
Çok hoş bir yazı sıcacık o günkü sevgiyle yazılmış
Gönül telimize bir dokunuştu hepimizin
selam ve tebriklerimle..
Ağyar
Ağyar, @agyar
21.3.2010 09:45:22
1-G*****i’, 2-M*****t, 3-Ü****t, 4- G****r, 5-S***a, 6-G***y, 7-K***r, 8-G***e, 9-A***r, 10-G***r, 11-S***m, 12-D***t, 13-Ayşem, 14-M****m

Yani ne diyeyim futbol takımını kurmuş ikide yedek çıkarmışsın ne olur, ne olmaz diye Yalnız bütün isimleri rumuzla ifade ederken “Ayşem” niye deşifre edilmiş acaba, özel bir gareziniz mi vardı acaba ona karşı.

Laf aramızda bir şey diyeyim mi kardeşim rumuz göstererek de olsa böyle hepsini bir arada yazmak hiç şık kaçmamış, biraz da delikanlılığın raconuna ters bana göre. Ne o öyle çerez tabağı gibi.


“Aşkım” kelimesi ne kadar samimi bir sesleniş ise “aşklarım” kelimesi de bir o kadar riya ve sahte kokuyor. Volkan Konak değil kim derse desin. Çünkü ikinci birine âşık olunmuşsa geride kalan artık “aşk” değil niyazidir. Aşk’ta gruba yer yoktur.

Bir de tersten düşünelim, mesela takımdaki ortanın solunda oynayan 5 numara “S***a”nın böyle bir liste yapıp Ali, Veli, Selami, Hasan, Hüseyin, Temel, İdris, Dursun, Ahmet, Mehmet’i alt alta yazıp sonrada “nasılsınız aşklarım” diye yazılar yazdığını farz edelim.

“Sen yanmazsam, ben yanmazsam”mış, yemezleerrrr

Selamlar
Sevay
Sevay, @sevay
21.3.2010 00:15:26
Duygu yüklü güzel bir yazı, geçmişe uzanan yolculuk , keşkilerin olmaması güzel, yaşanmışlığın her bir sayfası akıllarda hep olması ama işte iyiki vardınız, iyi yaşandınız denmesi güzel, duyguların satırlara yansıması güzel...

AŞK'LARIM NASILSINIZ? en güzelide bu cümle, benimde çok hoşuma gitmişti bu cümle...

tebrikler, hep sevgiyle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL