7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
818
Okunma

Dünkü yazımda ; Türkiye’de ABD’ nin desteği olmadan seçim kazanmak ya da iktidarda kalmanın mümkün olmadığını iddia etmiştim. Doğal olarak hak verenler kadar, itiraz eden dostlarım da oldu.
İtirazı olanlara, ’’ Sandığın başında ABD’ mi vardı, biz özgürce kullandık oyumuzu !’’ diyen dostlara, bin dokuz yüz seksen iki Anayasası’nın nasıl kabul edildiğini hatırlatmak isterim.
On iki Eylül darbecilerinin, bizzat kendi seçtikleri kurula hazırlatıp, kendilerinin yargılanmasını imkânsızlaştıran bir de geçici madde koydurdukları ve halkın onayına sundukları o Darbe Anayasası, yüzde doksanın üzerinde bir oyla kabul edildi !
Ben de evet oyu kullananlardan biri olduğumu burada itiraf etmek zorundayım. Özgür irademizle mi kabul ettik bizler? Sanırım beni okuyanların bir çoğu o günleri hatırlayacaktır. Şimdi hangimiz memnun bu Anayasa’dan ? Hangimiz değişmesini istemiyoruz ? Öyleyse neden kabul ettik ?
Arkadaşlar ; itiraf edelim ki, bizler özgür irademizle kimseyi seçmiyoruz bu ülkede. Seçmeye kalkarsak ve birileri bundan memnun olmazsa, dünyayı başımıza yıkıyor. Pişirip, şişirip önümüze koyuyorlar. Biz de birini seçip kendimiz avutuyoruz.
Bu ülkede gerçek anlamda ABD’ ye kafa tutabilen ilk Başbakan ; rahmetli Bülent Ecevit’tir. Özellikle Kıbrıs harekâtı sonrası halkın gözüne girip, partisini tek parti döneminden sonraki en yüksek oy oranına ulaştıran Ecevit , haşhaş ekimi yüzünden ABD’ye rest çekme cesaretini göstermiştir.
Sonra ne mi oldu ? O günleri yaşayanlar çok iyi bilir. Ülkede greve gitmeyen iş yeri, kapanmayan okul kalmadı. Halk sana yağı, küp şeker, sıvı yağ, tüp kuyruklarında ömür geçirirken bizim mallarımız başka ülkelerin raflarını süsledi.
Muhalefetin ağzındaki sakız ’’ Sol devri, yokluk devri !’’ oldu. Gençler, polisler, eğitimciler, hatta askerler bile sağcı-solcu diye bölündü. Ülkede can güvenliği kalmadı. Profesörler, sendikacılar, gazeteciler, bilim insanları katledildi.
Sonunda da bu gün hepimizin ABD’ nin marifeti olduğunu bildiğimiz darbe yapıldı !
İşte tüm bunları düşündüğümüzde, bu günkü iktidarın ABD ile iyi geçiniyor olmasına şükretmemiz gerektiği aklıma geldi. Yani bu durumda darbe ihtimali diye bir şey söz konusu değil ! Bazı soruşturmalar da bize ordumuzda bazı kıpırdanmalar , rahatsızlıklar olduğu halde, ABD izin vermediği için muhtemel bir darbenin gerçekleşmediğini kanıtlıyor.
İşsizliğin, iflâsların, yoksulluğun , gelir adaletsizliğinin, kurumlar arası gerginliklerin had safhaya çıktığı günümüzde, halâ uluslar arası kredi notumuzun fena olmadığı, borsamızın oldukça yüksek olduğu, ülkemizde gelecekte de kaosların, darbelerin olma ihtimalinin çok zayıf olduğunu gösteriyor bize. Bu yüzden zenginler için, yatırım yapılabilecek bir ülkeyiz.
ABD iktidarı neden destekliyor acaba ?
Müslüman ülkelerle Avrupa arasında en iyi köprü olmaya uygun ülke biziz. İslâmî rejimin olduğu ülkelere kaymayıp-özenmeyip, demokrasimizi geliştirebilirsek eğer, o ülkelere örnek olabiliriz. İsrail de müttefikimiz olduğuna göre, onlarla arasını düzeltebiliriz. Bu durumda İslâm dünyası, ABD, İsrail ve Batı için tehlike olmaktan çıkmış olur.
Yani kısacası ; bizim iktidarımızın müslüman ülkeler üzerinde etkili olması, onlarla iyi ilişkiler içine girmesi, ABD ve AB’ den kopmamamız şartıyla, herkesin işine geliyor.
Efendim ; bu durum bize iyilik ve huzur getirebilir. Fakat, bizim demokrasiyi geliştirmekte ve AB ’ ne girmekte samimî olmamız gerekiyor. Yoksa şeriat rejimine ısınmaya ve AB ve demokrasiye sırt çevirmeye başlarsak , işte o zaman dönülmesi çok güç bir yola girmiş oluruz.
İktidarın söylemleri bu yönde. Yani ; AB ’ne girmek için demokrasi standardımızı yükseltmek ve diğer Müslüman ülkelere örnek olup, onlara da demokrasi götürmek hedefimiz. Bu arada tüm komşularla da iyi ilişkiler kumamız.
Ülkemize huzur vaat eden bu söylemlerin samimiyetine kuşku uyandıran bir de durum var : İktidar tabanının çoğunluğu AB ’ni aslında istemiyor. Diğer müslüman ülkelerle kurulması gereken bir İslâm Birliği dile getiriliyor. AB’ nin bir Hristiyan kulübü olduğunu ve bizi dinimizden etmeyi plânladığını iddia edenler var.
Şimdi burada bile iktidar destekçisi olup da,’’ AB bize yaramaz. Biz islâm Birliği kurmalıyız!’’ diyenler çoğunlukta olacaktır. Nasıl oluyor da iktidar partisinin söylemi ile tabanının gönlünde yatanlar arasında bu kadar fark olabiliyor ?
Sonuçta yine de biz ABD’ye şükranlarımızı iletelim. En azından ülkemizde muhtemel bir darbeyi desteklemediği için, iktidarı destekleyip istikrarımıza katkıda bulunduğu için !
Fikret TEZAL