8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
985
Okunma

Çoğunuzun , ’ Dayak istiyorlar !’ dediğini duyuyor gibiyim.
Huzurumuzu kaçırmak istiyorlar aslında. Hem bizim ,hem de yıllardır birlikte yaşadığımız Ermeni asıllı vatandaşlarımızın huzurunu kaçırmak istiyorlar.
Ne olursa olsun, tarihte ihanetlerini görmüş olsak da, soydaşlarının bize yaptıkları, döktükleri kanlar, zulümler ve iftiralar her ne kadar yüreklerimizde yara da olsa, bu halk asla kurulan tuzaklara düşmeyecek, asla Ermeni asıllı vatandaşlarımıza karşı bir tavır almamız , onların huzurunu kaçırmamız söz konusu bile olmayacaktır,olmamalıdır da !
Fakat ne yazık ki, Ermenistan devleti ile düzeltilmeye çalışılan ikili ilişkilere sekte vurulacağı açıktır. Söz konusu Ermenistan bile olsa, komşularımızla iyi geçinmekten daima karşılıklı yarar söz konusudur. Bozulan ilişkilerin de her iki tarafın aleyhine sonuçlar yaratacağı kesindir.
Osmanlı’nın savaştığı tek ulus Ermeniler değildir. Ermenilerin de tek savaştığı Osmanlı değildir. Tarih boyunca birbirleriyle savaşmayan, karşılıklı kayıplar vermeyen hangi uluslar kalmıştır ki ?
Üstelik Ermenilerin bize yaptıkları zulümler, akıttıkları kanlar hiç de küçümsenemez. Onların da kayıpları olmuştur, onların da yürekleri yanmıştır mutlaka. Fakat bu gün o yaraları deşmenin, kin ve intikam duygularını körüklemenin kime ne faydası olabilir ?
Tarih, dedikodudan ibaret olmadığı kesinleşen, soykırım ve katliamlarla doludur. Üstelik bu çirkin olaylar günümüzde, gözlerimizin önünde, halâ devam etmektedir. Filistin’de, Irak’ta, daha dünyanın bir çok bölgesinde yapılan katliamların hesabını kim soracak ?
İsrail, tüm dünyanın gözlerine baka baka Filistin’de yıllardır katliam yapıyor ! Nerede Avrupa ? Nerede dünya ? Nerede insanlık ? Niçin göz yumuluyor, neden hesap sorulamıyor ?
ABD, Japonya’ya atom bombası atmıştır ! Bundan daha büyük soykırım, katliam olabilir mi ? Irak’ta, Filistin’de bebekler kurşunlanmıştır, halâ da kurşunlanmaktadır !
ABD’den, Fransa’dan, İngiltere’den, Kıbrıs’lı Rumlardan niçin hesap sorulamıyor acaba ?
İlk sebebi, onlarla uğraşmaya kimsenin gücünün ve cesaretinin yetmemesi elbet. Bir de bizim düşmanımızın dostumuzdan fazla olması !
Niçin düşmanımız dostumuzdan fazla ve niçin biz büyük ve güçlü bir devlet değiliz ?
Her ikisinin de gerçek sorumlusu , tarih boyunca iş başına gelip, bu ülkeyi yönetmiş olanlardır. Eğer iyi yöneticiler başımıza gelmiş olsalar, iyi iç ve dış politika uygulamış olsalardı, bu gün ülke çok daha iyi bir konumda olurdu. Gelmiş geçmiş tüm yöneticiler kötü demek haddimiz değil elbet. Fakat iyi olmayanlar çoğunluktu demek ki..
Bizden sonra savaştan çıkan Almanya’ya ; atom bombası yiyen Japonya’ya bakın! Dünyanın en kalabalık nüfüsuna sahip olan Çin’e bakın ! Niçin o kadar büyüyüp güçlenmişler sizce ? İyi yönetilmek ve çok çalışmak ; işte bizde olmayan unsurlar bunlar.
Güçsüz insanın olduğu gibi, güçsüz ülkelerin de düşmanı dostundan fazla olacaktır.
Son günlerde olanlar gözlerimizin önünde işte ; birbirimizi yiyoruz neredeyse ! Ne dış politika, ne de deprem felâketi ; hiç biri birbirimizi yememize engel değil !
Ne yazık ki ABD’den sonra , İsveç parlamentosu da sözde soykırım iddialarını onayladı. Şimdi sırada diğer Avrupa ülkeleri var. Yirmi dört Nisan’a kadar, bir kaçının daha bu kalleşliği onaylaması bekleniyor. Bunlar en azından o ülkelerle ve Ermenistan ile ilişkilerimizi bozacak. Devamında başka türlü belâların da tetikleyicisi olacak.
Lütfen uyanalım artık ! Bir yerlerden başlayalım. İlk önce kurumlar arasında, sonra da parlamento ve nihayetinde halk arasında birliği, uzlaşmayı sağlamanın adımlarını atmak için hepimiz elimizden geleni yapalım.
Lütfen birilerinin bizi bir yerlemizden dürtmesini, ya da suratlarımıza soğuk su dökmesini beklemeden uyanalım !
Fikret TEZAL