Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
mkuvanci
mkuvanci

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR

Yorum

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2020

Okunma

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR



Televizyonlarda, gazetelerde, internet sitelerinde gördük onları. Polise, askere taş atan çocuklar vardı sokaklarda. 13 – 17 yaşlarında çocuklar… Sonra gözaltına alındıklarını duyduk, gördük. Yargılanacaklardı. Terör suçuyla yargılanmaları gerekiyordu. Sonra birileri onların “çocuk” olduğunu söyledi, “masum”lukları gündeme getirildi, sanatçılar, sivil toplum örgütleri seferber oldu bu “masum çocuklar” için.

Yasa taslağı hazırlandı, meclisten geçti geçiyor derken durdurdular tasarıyı.

“İnsancıl”larımızın aksine, hiç sevmedim o taş atan çocukları. Hiç masum olmadılar benim gözümde. Evet, çocuktular, 13 – 15 yaşlarındaydılar ama suçluydular benim için. Çünkü taş attıkları kişiler askerdi, polisti. Daha doğrusu bu ülkenin bütünlüğünü temsil eden kurumlardı taşlanan, bu ülkenin bütünlüğüydü taşlanan.

Akılları ermiyordu dedi bazıları. Onları birileri yönlendiriyordu, dediler. Anneler babalar sahip çıkmadı dediler. Evet, hepsi doğruydu; ama bu neticeyi değiştirmiyor. Benim de on dört yaşında bir oğlum var ve şimdiye kadar hiçbir polise, askere taş atmadı. Atmaz da. Çünkü ben oğluma ülkemin bütünlüğünü korumakla görevli askere, polise düşman olanların karşısında olmayı öğrettim. “Askerin, polisin karşısında kim varsa sen onların karşısında olacaksın. Bayrağa, vatana, dinine, marşına karşı olanların karşısında olacaksın.” nasihatıyla yetiştirdim.

Sizin kaçınızın çocuğu polise, askere taş yağdırdı? Davul zurnayla askere uğurlanan fidanlar çocukluklarında askere, polise taş attı mı?

Taş atan çocuklar kadar onların anne-babası da suçludur benim nazarımda. “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” anlayışıyla çocukları sokaklara salan ebeveynler de masum değildir.

Televizyonlarda gördük, bir ramazan bayramı günü büyüklerden harçlık alan çocukların paralarını oyuncak tüfeklere verişini, sonra teröristçilik oynayışlarını. Spikerin sorduğu “Bu silahlarla ne yapacaksınız?” sorusuna verdikleri cevap hiç de masum değildi. “Askerleri vuracağız!” diyordu “taş atan çocuklar” tüm “masum”luklarıyla.

Yedi sekiz yıl kadar önceydi. Balıkesir çarşı merkezinde 14 yaşında bir çocuk kapkaç yaparken halk tarafından yakalanmış, polise haber verilmiş, polis de çocuğa kelepçe takarak araca bindirmiş ve merkeze götürmüştü. O akşam Kanal 7 televizyonu on beş dakika bu haberi vermişti. Efendim, o daha çocukmuş, nasıl kelepçe takılırmış? Polis nasıl böyle bir şeyi yaparmış? Hemen adı geçen tv yönetimini aramış, haber müdürüyle görüşerek ona şu soruyu sormuştum: “Sen hırsızdan yana mısın, hırsızla aynı safta mısın? Onun mağdur ettiği insanların hakkını göz ardı ediyorsun da neden hırsıza kelepçe takılmasını sindiremiyorsun? Üstelik daha önemli onca haber varken böyle basit bir haber için neden kafamızı şişiriyorsun?” Tahmin edeceğiniz gibi telefonu suratıma kapatmıştı hazret.

Balıkesir Ayakkabıcılar Çarşısı’nda esnaflık yapan bir Yücel amca vardı. Yaşlandım artık, deyip kapattı dükkanını. Zaman zaman onun yanına gider sohbet ederdim. Eskileri dinlemek, geçmiş zamanı, tarihi öğrenmek hoşuma giderdi ondan. Yücel amca sohbetlerimizin birinde şöyle demişti: “Eskiden bir suç işlendi mi onun cezası vardı. Paşa Cami avlusunda darağacı kurulurdu idamlıklar için. Sabah namazından önce idamlıklar getirilir, idam edilir, namazdan sonra da cesetler kaldırılırdı. Sonraki yıllarda saat dokuza kadar bekletilmeye başlandı cesetler. Bir sabah arkadaşımla korka korka gittik darağaçlarının olduğu meydana. Üç kişi idam edilmişti. Beyaz kıyafetleri vardı üzerlerinde ve şişmişti cesetler. Birine yaklaştım, boynundaki yaftayı okudum. Falanca oğlu, falancadan doğma falanca… Evin bacasından içeri girip yaşlı kadını öldürüp altınlarını çaldığı için idamına karar verildi, yazıyordu. O idamlar, ibret oluyordu hırsızlık yapmak, adam öldürmek niyetinde olanlara ve suçlar artmıyordu.”

Bir sabah polis telsizleriyle uyandım. Ne var, ne oluyor derken kapım çalındı, açtım. Bir memur: “Karşı apartmana hırsız girmiş ve bir daireyi soymuş. Sizin balkonda da ayak izleri var, sizde bir şey var mı?” dedi. Şaşırmıştım, hemen içeri koştum, balkon kapısı kapalıydı, zorlanmamıştı; ama balkonumda ayak izleri vardı. Bir de tiner poşetleri.

O gece kardeşim Ragıp’la sabaha kadar Hulki Cevizoğlu’nun programını izlemiştik, ben saat dörde doğru uykuya yenik düşmüş ve yatmıştım, Ragıp altıya kadar oturmuş. Işık kapalı, tv açık olunca hırsızlar balkon kapısına kadar gelmiş, içeride birileri olduğunu fark edince bizim balkondan inip karşı daireyi soymuşlar.

Büyük tedirginlik yaşadım. Oğlum o zaman dört yaşlarındaydı. Bali, tiner çeken hırsızların eve girdiklerinde ona zarar verebilecekleri ihtimali beynimi alt üst etmişti. Böyle bir olaya karşı tedbir olması için evin değişik yerlerine kesici, delici aletler monte ettim, kolay ulaşılabilecek, hırsızla burun buruna geldiğimde kullanabileceğim silahlardı benim için.

Bir akşam bir avukat arkadaşım oturmaya gelmişti evime. Duvardaki tedbirlerimi görünce sordu hocam, hayırdır, bunlar ne diye. Olayı anlatınca söyledikleri beni şok etmişti: “Aman hocam, sen ne yapıyorsun, demişti. Sakın ha, evine hırsız girdiğinde ona hiçbir şey yapma. Verebileceğin ne varsa ver gitsin. Hırsızı bırak öldürmeyi, yaralasan kendini kurtaramazsın, hapislerde çürürsün.”

Yahu olur mu öyle şey, dedim. Adam evime girecek, benim hayatımı, canımı, malımı tehlikeye sokacak ama ben ona müdahale edemeyeceğim öyle mi? “Evet, edemeyeceksin, etme de. Sadece bir şekilde müdahale hakkın var. O da eğer hırsız yatak odana girmiş, elinde silah var ve yüzü sana dönükse ona müdahale edebilirsin ve suçsuz olursun. Başka türlü müdahale edersen sen suçlusun.”

Peki, mümkün mü benim bu durumda ona müdahale etmem, adam yatak odama girmiş, elinde silah var ve yüzü bana dönük ve ben o sırada uykudan uyanmışım, bu adama silah çekip onu etkisiz hale getirme şansın binde kaç? Bu kanun beni değil, hırsızı koruyor, sözüme “Maalesef!” cevabını vermişti dostum.

Ben, hırsızı, eşkiyayı, teröristi koruyan kanunlar istemiyorum. Taş atan, dükkanların camlarını kıran, arabaları ateşe veren, ay yıldızlı al bayrağıma baş kaldıran, ülkemin bütünlüğünü korumakla görevli insanlara silah çeken, taşlar yağdıran kim olursa olsun cezasını çekmelidir. Üstelik bu ceza en ağır şekilde olmalıdır. Gerekirse darağaçları kurulmalıdır. “İnsan hakları, insan hakları…” diye teröristin, hırsızın hakkını savunanlar onlarla aynı safta yer alıyorlar. Ya hırsızın, teröristin mağdur ettiği, öldürdüğü, şehit ettiği insanın hakkı ne olacak? Onu kim savunacak?

İnsan olmayanlar, insan hakkından nasiplenmeye layık değildir.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Taş atan çocuklar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Taş atan çocuklar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TAŞ ATAN ÇOCUKLAR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
memosta_73
memosta_73, @memosta-73
9.3.2010 22:29:27
Televizyonlarda gördük, bir ramazan bayramı günü büyüklerden harçlık alan çocukların paralarını oyuncak tüfeklere verişini, sonra teröristçilik oynayışlarını. Spikerin sorduğu “Bu silahlarla ne yapacaksınız?” sorusuna verdikleri cevap hiç de masum değildi. “Askerleri vuracağız!” diyordu “taş atan çocuklar” tüm “masum”luklarıyla
Malesef işte bu sizin gibi düşünceler ve bu gibi olaylarda bu ülkenin gerçekleri siz hiç kendinize sordunuz mu bu olaylar neden acaba taş atmak neyin nesi dediniz mi hayır diyemezsinizde nedenine gelince siz sadece duyduklarınızla kıssasa kıssas diyerek acaba neden yaptı veya ne bunu bu duruma getirdi diyemesiniz çünkü hani bahsettiğin darağacı varya sana neşe veren belki de bulamadığın huzuru öyle yaşıyorsun
Bende diyorum bu çocukları taş atmaya dağa taşıran nedenlerde yok değildir evet sizinde bildiğiniz gibi yıllardır bu olaylar var ve bizler senin gibi düşünürsek daha da devam edecektir malesef çünkü sadece bağrı yanan anlar daha kaç gencimizi feda edeceğiz hani bizde bazen söylenir kurucnun biri denetimi altındaki bir subaya sorar benim anlamadığım asker polis ölünce siz ŞEHİT Diyorsunuz PKK gerillası da ölünce ŞEHİT Deniliyor buna ne diyorsunuz Subay anlatmaya başlamış evet haklılar nasıl demiş kurucu bak biz yıllardır bu topraklarda hüküm sürüyoruz bunu devam etmek içinde canımızı veriyoruz gerektiği zaman demiş kurucu Peki ya PKK Lisine ne diyon Subay onlarda kendi toprakları uğruna can veriyorlar doğru onlarda ŞEHİT Kurucu peki biz Subay devam etmiş siz sadece para uğruna savaşıyorsunuz siz para ŞEHİDİSİNİZ ve biz bunları bırakıp konumuza dönelim siz hiç birine kızdınız mı lakin elinizde yapılacak hiçbir imkanınız yok diye düşünün o gelip size herşeyi söylüyor ama siz birşey deme gibi bir durumunuz yok ne yaparsınız fırsat bulursanız
Bende diyorum ki önce onlarıda bir dinleyelim sonra çözüm yolunu bulmaya çalışalım çünkü hiçbir canlıya allahın izni dışında (yani ecel) ölüm mübah değildir kaldı ki insan olsun
sevgi ve saygılar
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
9.3.2010 20:31:26
10 puan verdi
Yahu devlet her lehçeye ya da dile okul açmak zorunda değildir. Halen dilimizle okul isteriz diyorlar. Lazca, çerlezce, arnavutça, rumca, ermenice, süryanice, arapça, gürcüce okullarda açalım mı?

Resmi dil diye bir şey vardır ve vatandaş isen o dili öğreneceksin. Kaldı ki anadilini de yasaklayan yok.

Buna parasalda teknik olarak da imkan yok. Bütün kamu kurumlarının dilimize göre olanı diye de tutturdular mı gör kargaşayı.

Bunların şark kurnazlığı olduğunu herkes biliyor. Yemiyoruz arkadaş.

Taşatan çocuklar masum da taşı yiyenler mi suçlu?
Ama öyle. ama böyle . Laf laf laf. Elbette bir sürü martaval okunacak.

Anaları çocuklarına devlet kadar dikkat etmiyor. Esirgemiyor. 10 Lira alacaklar diye göz yumuyor.

Tarafsızlık her zaman tarafsız olmak değildir.

Haksızlığa göz yummak adaletsizliğe taraf olmaktır.
Devletin onca çabasını görmezden gelip halen devlete savaş açanlara karşı elbette taraf olacağız.

Öldürülen Mehmetçiği anan yok. Asker olan Kürt kökenli kardeşime hayin diyen hayınların tuzaklarını elbette görecek ve deşifre edeceğiz.
Bunu yapmak vazifedir.

İlkdefa bir yazıyı okumadım. Sadece yorumları okuyarak bunları yazdım. Okumaya da gerek görmüyorum. Lafı ağzında döndürenler ve aynı temcit pilavını ısıtanlar sahneye yine çıkmış.

O zaman yukardaki yazı güzeldir.


10 NUMARA.

saygılar.

Engin Tatlıtürk tarafından 3/9/2010 8:36:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
el
elif35, @elif35
9.3.2010 18:25:50
10 puan verdi

Yazınız ve yorumlara verdiğiniz cevaplar çok yerinde .Askere polise taş atanları masum insanları diri diri yakanları savunananlara diyecek hiç bir şey yok .
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
9.3.2010 09:37:10
O bölgenin bir çocuğu olsaydım ; köyümde elektrik su, okul, öğretmen, sağlık hizmetleri olmasaydı, köylerimiz yakılmış, boşaltılmış olsaydı , birileri bana İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin imkânlarını ve oarada yaşayan çocukları anlatsaydı, bu ayrımcılığın sebebinin de devleti yönetenler ve onları koruyan asker- polis olduğunu anlatsaydı , ben de taş atardım askere- polise- bakana ve Başbakana bile !
hicbitmez
hicbitmez, @hicbitmez
9.3.2010 02:54:01
İnsan olmayanlar, insan hakkından nasiplenmeye layık değildir.

Tabiiki her insan insandir herseyden önce.
Ve dogarken biliyoruz ki her insan masum doguyor.
Cocuklar hangi ortamdaysa o sekil yetisiyor acikcasi.
O tinerci cocuklarada yazik,herkes düsmüs su dünyada bir cikmaza
cikmaz üstüne cikmaz.
Yeri gelince herkes baris diyor .
Sonra ordan cikiyor biri Sehitlerin kani neolacak kani yerde kalmayacak gibi sözler ediliyor.
Sonra bir diger gün vatana evladim canim feda olsun diyor.
Sonra yine biri cikiyor eziliyorum diyor horlaniyorum diyor.
O onu diyor bu bunu diyor o ordan ceker bu burdan ceker nasilsa bir gün kiyamet kopar.
Kopsada kurtulsak.
Cünkü kimsenin cözüm aradigi yok uzlasmaya niyeti yok geyesi yok.
Aydinlik diyenler baris diyenler bunu derken bile savas yanlisi gibi bir konusmaya geciyor.Her iki taraf.

Bir kürdistan kurulsada bitse su dünyayi insanligi tehdit eden bu olaylar.
Bu seferde bu vatanda bizimde kanimiz var derler.Gitmezler.
Ee ne ileri ne geri
Allah hayra cikarsin insanlik adina herseyi dilerim.
Yazik kin icinde yetisen cocuklara.


yüreginize saglik
saygilarimla



hicbitmez tarafından 3/9/2010 3:59:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
av
avsinli zeyno, @avsinlizeyno
9.3.2010 01:47:52
sayin yazar yazinizi okudum ve üzüldüm nedenmi tas atan cocuklari sevmedim diyorsun hic
belki kendi aynanizda haklisiniz fakat hic sordunuzmu neden tas atiklarini neden
hic bir insan nedensiz taslamaz kimseyi bende cocuk yasta evlendim hic birseyden
habersiz köyüne hergün asker baskini evler tek tek taranip araniyordu ne ariyordu bu asker
cünkü onlarida yönlendiren birileri vardi elbet benim ceyiz sandigima kadar devirip döktüler
özelime kadar korkmustum nedensiz hakaret ve küfürle karsi karsiyaydim nedenmi kürtüm
yiyecek erzaklarina kadar devirip döküldü 15 nufuslu ailenin erzahini acimadan benim esimde o zaman askerdi
ne armislardi acaba sadece kürt köymü diye baskin yapliyordu hangi ana isterki cocugu ölüme soyunsun
lütfen yazilanlari degil yasanan lari görün isterim cocuklarimizin biri dagda biri askerde hangisine yansin
ana baba uzakta gelen davulun sesi hos gelir insana degilmi sayin yazar ne ölmeye nede öldürmeye razyiz aslinda
sürgün edilen aileler senelerdir ne köyünü nede ailesini gören var hala bilmem biliyormusunuz
bunlardan biride benim ben annemi ölüm döseginde görebildim yillar sonra avrupada yasamin zorluklariyla yasmak zorunda kaldik nedensiz suslandik yargilandik tek sucumuz kürt olmakmi andilimiz kürtce konusmakmi susumuz söylermisiniz
ne yazik ben bilmiyorum ana dilimi türkce konusyorum ben sorguladimi neden türkce diye bin kez düsün bin kez yaz yazarim
benim 3 cocugum var simdi beni onlar yargiliyor neden ben kürt ce bilmiyorum ögrenmek istiyorum diyor her seye ragmen
yinede ben türkce dersine gönderiyorum zorla oda bizim dilimiz türkcede kürtcede ama kürtce dili okulumuz yok hala
isimlerimize kadar yasak konuldu ben kizima sadece devrim ismi vermek istedim kabul edilmedi ne yazik 12 eylül cocugu oldugu icinmi acaba oglum biri 9 yasinda ben türk degil kürdün türkceye gitmeyecegimdiye direniyor baski yapilan bir cocuk
karsilik verince terörismidir siizce soruyorum neden tas atiyor bu cocuklar avrupa gibi bir yerde 16 yasindaki oglum
dislanip itiliyor kalkiliyor sirf kürt oldugundan küfür ve hakaret ben kavgayi ögretmiyorum cocuguma oyuncak silah bile almadim almamda cocuguma kalem tutsun isterim savas degil baris kiraplari okusun kan degil bilgi kusun isterim bir insan gibi insanca yasasin isterim müsadenizle firsat verilirse bu durumlar cocugumu dersleri aksadi türk gencleri yüzünde
biri gelsin küfür esin dinine irkina kimligine arina namusuna bir dayanirsin iki dayanirsin ücüncüye sende taslarsin
sayin yazarim halki ve cocuklari bu duruma getiren demokras dedigin adalaletir ben duyduguma degil gördügüme vede yasadigima inanirim sagir olup uydurmam kör olup yakistirmam beb yasadigima inanirim.
saygilar sevgiler barisa davet savasa degil silaha degil kalem tutmaya alkislara kalksin eller diyorum
Timur KOHEN
Timur KOHEN, @timur-kohen
9.3.2010 01:16:35
Şimdi bütün bazı toplum kuruluşları, bazı medya kuruluşları sizi ahime şikayet ederler dikkat etmelisiniz.
Ve bence haksızlık ediyorsunuz. Ne yapsın çocuklar? Taştan başka oyuncak mı vermiş bu devlet onlaraki onlarda taş atmasınlar? Tamam karadeniz çocuklarıda bu manada oyuncaksız, en az onlar kadarda birçok şeyden yoksun ama karadenizde taş yok onlar oyüzden polisi, askeri taşlamıyorlar! Taş olsa atarlar onlarda! Çok taraflısınız!
Başbakanda kızar size söyliyim. Medya patronlarını nasıl fırçalıyorsa sizide fırçalar vallaha.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL