6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1437
Okunma
Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Gerçekten içten mi yazıyorum? Bilmiyorum… Var mı kadının değeri?
Yılda bir kez anılır kadın. Nutuklar, savunmalar, el üstünde tutulmalar. Sonra? Sonra unutulur gider.
Kadınlar… Düşük ücretli ve vasıfsız işlerde kayıt dışı çalıştırılanlar, aynı işi yapmalarına rağmen erkeklere göre daha düşük ücret alanlar, çoğu zaman yedek işgücü olarak bir köşede bekletilenler. Evde eş, çocuk bakımını üstlenen, ev işlerinin bunaltıcı yükünü taşıyan, harcadıkları emekleri görülmeyenler...
Kadınlar… Kadın olduğu için horlanan, aşağılanan, öldürülen, tecavüz edilen, şiddet görenler...
Savaşlarda bir kez ölünür; oysa kadın iki kez... Evde erkeğin, işyerinde patronun kölesi, insanlığın yarısı, işçi sınıfının yarısı, tüm ezilenlerinin yarısı kadın… Ama, aynı sınıftaki erkek kardeşlerinden iki kat fazla ezilenler yine kadın...
Kadın çalıştırılır en güç işlerde; ama az kazanır. Mal varlığı hiç yoktur. Kazandığını da eşi alır elinden zaten. Erkektir ya reis…
Çalışmasına göz yuman erkek harcamasına da karışır. Eşi tarafından dille dövülür, hakaretlere maruz kalır. Hakaretle yetinilmezse şiddet uygulanır.
Kadın erkek eşitliği üzerine kurulmuş olan Türkiye’de bile kadınlar genelde yalnız oy kullanır. Aktif siyaset erkeklere verilmiştir sanki. Kadının siyasetten uzak tutulduğu bir ülkede yaşıyor gibiyiz.
Bebeklikten başlar kadınlar için ezilmişlik. Hayata dair beklentiler ve umutlarla kendimize dair kararlar alma çabasındayken, aslında biz doğmadan belirlenmiştir bizim yaşayacağımız, ya da yaşamak zorunda bırakılacaklarımız. Pembelerle, mavilerle bölmeye başlarlar bizleri. Bizler “Hanım hanımcık” karşı cinslerimiz “Erkek evladı, aslan parçası”… Bizler evcilik oyunlarıyla saf dünyalar peşindeyken, “Erkek evcilik mi oynarmış?” naralarıyla oyuncak silahlar, oklar ve adı oyuncak diye anılan eşyalarla oynarlar.
Yuvayı kuran dişi kuş, çocuklarının anası, birilerinin namusu oluruz. Olmak isteyip istemediğimiz sorulmaz bize. Kadınız ya… Hepsi boynumuzun borcudur zaten. Kadın ezilir, kadın susar, kadın erkeğe karşı gelmez… Kadın insan değildir sanki.
Ama biz artık kimsenin namusu olmayacağız, susmayacağız. Evet, kadın olmak zor bu coğrafyada; ama biz bu zorluk yaratan sistemi almalıyız karşımıza…
Büyüdükçe bölünüyoruz; kız, hanım, bayan gibi yükümlülükler çöküyor boyunlarımıza. Bizler neyiz? Ya da bunu belirleyen ne?
3 çeşit cins yoktur. Kadın, kız ve erkek diye tanımlanmamalıdır cinsiyetler. Nasıl ki erkek - oğlan ikilemesi yapılmıyorsa, bölünmüşlük yaşanmıyorsa, kadın - kız ikilisi de olmamalıdır. Bizler sadece “KADINIZ”.
Cinsiyetimizi bekâretin belirlemesini, böyle bir namus anlayışını kabul etmiyoruz. Edenler yok mu? Tabi ki var. Töre yüzünden yanan yürekler, tecavüze uğradı diye tecavüzcüyle evlendirilmeye çalışılan kadınlarımız.
Kimsenin korunmaya ihtiyaç duymayacağı, kimsenin koruma görevini üstlenmek zorunda kalmayacağı günler için eşitlik...