Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL

İSLÂMÎ FIRSAT VE SORUMLULUK !

Yorum

İSLÂMÎ FIRSAT VE SORUMLULUK !

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1233

Okunma

İSLÂMÎ FIRSAT VE SORUMLULUK !

İSLÂMÎ FIRSAT VE SORUMLULUK !


İnsanlık tarihi süresince dinler,her aşamada, çok büyük etken olmuşlardır. Gelişmede, kalkınmada, savaşta, barışta, edebiyat, müzik ve diğer sanatlarda da öyle.

Bir müslüman olarak ben, dinimin yüceliğine, saygınlığına, yararına, kutsallığına, hiç şüpheye yer olmaksızın inanıyorum. Bu ülkenin büyük çoğunluğu da müslüman. En azından, sorulduğunda öyle söyleniyor. Ne kadarımız islâmı yaşıyor ; o ayrı bir konu.

Yarım asırı aşkın yaşımdan bildiğim kadarıyla, bu ülkede, müslüman olduğunu söyleyen, iddia edenlere bu halk inanıyor, itimat ediyor ve peşinden gidiyor. Ticarette olduğu gibi, siyasette de kullanılıyor islâm maalesef !

Kim ne derse desin, dilediği tepkiyi göstersin , gerçek asla değişmeyecektir : Günümüz
iktidarı dinî söylemler sayesinde seçim kazanıp, iş başına gelmiştir ! Anayasa mahkemesince de bu durum, oy birliği ile tescillenmiştir. Gören göz, duyan kulak her durumda bunu görebilir, anlayabilir.

Yani bu insanlar ; ’ Bizler müslümanız. Müslümansanız bize oy verin !’ diyerek yola çıkmışlar ve bizim halkımız da en çok bu yüzden onlara oy verip, iş başına getirmiştir.. Bunun aksini iddia etmenin kimseye bir yararı olmaz.

Şimdi çok kişinin ; ’ Fena mı ? Müslümandan zarar gelir mi ? Ne kötülüklerini gördün ? Hani sen de müslümandın ?’ dediğini duyar gibiyim.

Müslüman olduğunu iddia eden birinin, müslümanlığa kötü demesi, elbette mümkün değil. Fakat, müslümanlığın siyasete alet edilmesinin kötü olduğunu iddia ve ıspat da edebilirim !

Müslümanlık, siyasete alet edilemeyecek kadar güzeldir, saygındır, yücedir ! Siz müslümanlık adına siyaset yaptığınızı iddia ederseniz ; yanlışlarınız ve hatalarınız da islâma mal edilir. Malûm Hoca ; kayıp trilyon davasından yargılanıp, kesin hüküm yemedi mi ? Üstelik öğrenci ve arkadaşları olan, bu günkü başımızdakiler de aynı davanın sanıkları olduğu halde, dokunulmazlık sayesinde yargılanmaktan kurtulmadılar mı ? Bu yüz kızartıcı bir suçtur. Hırsızlık, dolandırıcılık ! Kimin parası çalındı ? Devletin, milletin ! Bu, müslümanlığa yakışır mı ? Bu adamlar, müslümanlığa zarar vermiş olmuyorlar mı ?

Çok önemli, uluslararası bir yardım kuruluşunun, topladığı yardımları, malûm partinin ve onu destekleyen televizyon kanalının kuruluş ve finansmanında kullandığı kesinleşti ve örtbas edildi. Bu yardımlar da islâm söylemleri ile müslümanlardan toplandı ve dinî parti ile yine dinî diyebileceğimiz televizyon kanalına aktarıldı.

Müslümanlığı temsilen iş başına gelmek, hem şans hem de sorumluluktur. Uygulama ve icraatlar ile örnek olmak da mümkündür. Önce kendiniz ve yandaşlarınız dahil, tüm yolsuzlukların üzerine gidersiniz, aklanırsınız ; sonra da güzel ve ülkeye yararlı işler yaparsınız, barış, refah, adalet getirirsiniz, güzel örnek olursunuz. Bu da hem sizin, hem de islâmın şansı olur.

Ülkede yoksulluk artıyor, gerilim artıyor, gelir adaleti azınlık bir kesimin lehine bozuluyor. Barış masalları altında çatışmalar, adalet-özgürlük masalları altında diktalar oluşturuluyor.

İslâm, adeta tekel altına alınmış, müslümanım diyen herkesin kendilerinden olması bekleniyor, muhalif olan, onları eleştiren herkes , din düşmanlığıyla suçlanıyor. Ben bu sayfalarda, hem müslüman, hem muhalif olduğumu söylediğim için ’ kaypaklıkla’ suçlanıyorum !

Kafalarına bazı şeyleri yerleştirmiş olanlara, ne söylesem boş ! Fakat beyinlerini birilerine kiraya vermemiş olanlar, gerçekleri, benden çok daha iyi görebiliyorlar.

Dinî söylemlerle seçim kazanıp iş başına gelenler ; dine ve inananlara en büyük zararı verip, insanlığa ve ülkeye büyük kötülük ediyorlar. Yolsuzluklarını, haksızlıklarını gören muhalif halkın, dinden soğumasına, uzaklaşmasına sebep oluyorlar.

Günahın daha büyüğü varsa, siz söyleyin !

Fikret TEZAL

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İslâmî fırsat ve sorumluluk ! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İslâmî fırsat ve sorumluluk ! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İSLÂMÎ FIRSAT VE SORUMLULUK ! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
7.3.2010 08:03:52
Hiç bir kişiyi, şahısı ya da sağcılık, solculuk gibi ideolojileri suistimal etmek, islâmı suistimal etmek kadar incitmemeli insanları. Onlar şahısdır, kişidir şudur -budur. Fakat İslâm, tabii inananlar için, en son, en yüce ve tüm insanlığın refah ve mutluluğu için gönderilmiş, en mükemmel dindir.

Ne inananların, ne de dinin suçudur olanlar. Sadece cehalettir, kolay kanmak ve kandırılmaktır olup bitenler.

Fikret TEZAL tarafından 3/7/2010 3:08:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
karacan
karacan, @karacan
6.3.2010 21:05:09
9 puan verdi

.......Ben hiçbir yönetimin bu şartlarda adil bir yönetim yapabileceğini düşünmüyoru.Herkes kendi tarafına yontup duracak.
Yönetimde inanmak ve inanmamak dengede gibi.Şartlara uyduğunuz zaman ideallerinizi kaybediyorsunuz.Yazar yada yorumcular yönetmeye başlasalar eminim ellerine yüzlerine bulaştırırlar.Suçlamalar ve bayağılaşmalar çok olduğu gibi duyarsızlıkta çok.
.......Ben önce seçmen tarafını değerlendirmek istiyorum.Babamın partisinden çıkmam zihnieyti sürüp gidiyor.Çok partili döneme geçildikten sonra partiler yıldız gibi parlıyor ve sönüyor.Sol kesim muhalefet uykusuna alıştı.Cumhuriyetçiler,Halkçılar,Atatürkçüler,devrimciler,Layıkler ama bu vasıflarını ortaya koyamıyorlar.Statik bir şemsiyeleri var onun altından ayrılmaktan korkuyorlar.Eşarpla çarşafla günü kurtarıyorlar.Halka açılıp tabanlarına değer veremiyorlar.Sağda fırsatçılar hep iş başında Partilerin adı değişiyor.60 yıldır bazı isimler değişmiyor.Uzun zamanda değişselerde yerine talebeleri geliyor.Bunlar statik değiller.Çok akıllı liderler iş başında ama dış odaklara kanıyorlar.
........Bunlar eğitilememiş seçmenlerin tercihleri.Seçenlerde bir lokma memfaat elde edebilmek için seçiyor.Bireysel amaçlar
toplum çıkarlarını sürekli perdeliyor.Eğitim,Tarım,Sağlık,İş ve çalışma hayatı,Sosyal güvenlik,Ülkenin birlik ve bütünlüğü,
gibi konular sürekli alabora.Dört yanımız düşman,yeraltı kaynaklarımız kapışılmak isteniyor.Yabancı sermaye bizi içten teslimalma çabasında.Yabancıların mülkiyetimize rabeti çok fazla.Bizim seçmenimiz sağı solu ezberlemiş ezberlediğinden kurtulamıyor.
........Yönetimler nelerimizi kullanmıyorki.Gelişme vadediliyorsa çevresinde talan var.Bir yatırım varsa süpekülasyoncular orada mantar gibi bitiyor.Bir alt yapı yapılacaksa paravan şirketler ballı lokmaya üşüşüyorlar.Özelleştirme kampanyaları
atağa kalkıyor devlet bütçesinden geliştirilip hovardaca harcanıyor.Bu seçmen bunları nasıl bilsin.Onlara okuma yazma öğrettik.Oy sandığının başına getirdik.Zaten adamlar geçim derdinde.Hastası var çaresiz,Çocuğu var okutamıyor,Evlat destekleri 15 ay asker.7-8 nüfus bir memur yada emekli maaşının başında..İşsizliğe çare yok.Ev gerek,düğün dernek gerek.
Kısacası seçmen kişisel çıkarından ileriye bakamaz olmuş.
..........Nasıl sağlıklı düşünebilen bir seçmenler bulacağız ? Partilerin isimlerinin değiştiğini ama içeriğinin ayni olduğunu nasıl öğreteceğiz.
..........Atatürkçü isek Atatürk gibi olacağız.O nun gibi herşeyimizi Yüce Türk Milletine verebiliyorsak Atatürkçüyüz.Dindar isek başta yalan söylemiyeceğiz.Yalan girdiğinde imanın çıkıp gittiğini bileceğiz.Oğlumuzu şehit verebildiğimiz gibi Kolumuzdaki,boynumuzdaki,Yestıkaltındaki,Altımızdaki 4 tekerlekli lükslerimizi vatan için feda olsun diyerek verdiğimiz gün.
Verimliliği artırdığımız,Üretimlerimizi değerlendirdiğimiz gün.İşsizliği yendiğimiz gün,Yer altı kaynaklarımızı çalışan milli kaynaklarımız olduğu gün toplum düşüncemizi geliştireceğiz.
Çok uzun oldu özür dileyerek bırada kesiyorum.
Yazı ve yorumların beğendiğim ve faydalandığım bölümlari çok.Hepinize teşekkür ediyorum.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
6.3.2010 12:20:39
8 puan verdi
Güzel yazı ama ama her zamanki gibi sola italik.
Edebi açıdan fikir kuvvetli savunulmuş ve edbe dikkat edilmiş. Bir edip ağzından kaleme alındığı ortada. Kutlarım.

Fikir olarak bir noktaya takı8lma var gibi. Sadece de kanaatler yerine örneklerle desteklense daha güçlü olurdu.
Yazının fikrine katılıyor muyum? kısman evet. Kısmen hayır.

Bu ülkede dinin siyasete alet edilmesi yeni değil. Bu açıdan katılırım.
Siyasete; laiklikten Atatürk'e kadar her mühim değerimiz alet edilmiş ve üzerinden nemalanılmıştır. Bu da siyasetimizdeki yozlaşmadandır. Bu nokta eksik kalmış bence.

Birileri ezanı yasaklamış ve Türkçeye çevirmiş, İnançlara tahribat kampanyaları başlatmış, Türbanı, çarşafı parçalamış ve Cumhuriyetçi, laik diye oy almış. Bu da dini sizyasete alet etmektir. Yani öne alarak değil geri iteleyerek siyasete alet etmiştir. Dinin ve inançlı insanların bunda kusuru yoktur.
Dini kullanıp istirmarcılık yapan siyasilerde olmuştur. Ama sonuçta onlarda yozlaşan siyasetin içinde olan siyasilerdir ve dinin bunda kusuru yoktur.
Laikliği ve Atatürkü kullananlar da aynen dinden nemalananlar gibi bu değerlere zarar vermektedir. Bu noktada son parağraf gayet doğrudur.

Ameller niyetlere göredir.
Yaptıklarınızla niyetleriniz uyuşmuyorsa bu en büyük günahtır. En doğruyu bilen her zaman Allah'tır.

Yazıda tek kusur zanların fazlaca olması ve çok kesin yargı gibi nakledilmesidir.
Hükümet hakkında muhalif fikirleriniz olması saygı duyulacak bir şeydir. Ancak çok iş olanyerde hata da çok olabilir. Mühim olan iyi niyetli olup olmadığıdır.
Altını sürtüp anladıkları gibi niyetleri de sürterek anlayabileceğimiz bir mihenk taşı yoktur. Kalbini mi okudun diye sorarlar?
O nedenle daha sabırlı ve kesinleştirici olmalıyız.
Düşmanımıza bile adil olmalıyız. Kaldıki hiç bir hükümet halkına düşman olamaz. Sadece hatalı yönetebilir.

Selamlar. 8 puan


Engin Tatlıtürk tarafından 3/6/2010 12:25:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
4Mevsim
4Mevsim, @4mevsim
6.3.2010 11:18:33
Geçen yıl değerli gazeteci Yılmaz Özdili'in* Ramazan vesilesi ile yazdığı bir makaleden mülhem şöyle bir yazı yazmıştım:


"Ey sevgili milletim;

İğne vurdursam orucum bozulur mu? Hapşırdım orucum bozulur mu? Şöyleyken oruç tutulur mu? Böyle olsa tutulmaz mı?

Her şeyi soruyorsun da, deniz feneri vb. gibi bunca soyguna uğradığın halde birini bile ne oldu diye merak edip sormuyorsun!" *

Son söz olarak, ben de sana şunları söylemeden geçemeyeceğim:

Sen kafanı kaldırmadan tıkınırken, konun komşun ne haldedir, merak dahi etmiyorsun!

Vatanın altından çekiliyor, kılını kıpırdatmıyorsun!

Orucunun bozulmasından korkuyorsun ama dirliğinin, biriğinin bozulmasından korkmuyorsun!

Oruca günah var ama lakaytlığın hesabı sorulmaz sanıyorsun!

Vatan gibi bir nimetin kıymetini bilmeyenlerin yakasına en evvel yapışılacak, bunu bilmiyor musun?

Hakkını aramayarak, hak sahibi olduğundan haberin dahi olmayarak,

Haklara riayet etmeyip, hakka değer vermeyerek,

"Alan el" olmaktan bir sıkıntı duymayarak,

Dini sade oruç, hac, namazdan ibaret sanarak,

Cenabı Hak indinde kıymettar olabileceğinden bu kadar emin olabiliyorsan..


Çook yanılıyorsun milletim, çok yanılıyorsun!


A. Hüsnü Sezgin
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL