8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
974
Okunma

Tarih: Eski çağlardan biri
Konu: Sarı top’un takibi.
Kişiler: İki arkadaş; A ve B
A ve B o sabah erken kalkmışlardı. Avlanmaları gerekiyordu. Mağarada yiyecek hiçbir şey kalmamıştı. Kalkar kalkmaz yola koyuldular. Sabahın erken saatinde, hava henüz aydınlanmamıştı ve oldukça da serindi. Sonra gitgide aydınlanmaya ve ısınmaya başladı. Tepelerinde sarı bir top hiç durmadan ısı yayıyordu. Terlediler. Top yavaş yavaş alçalırken, hava tekrar kararmaya ve soğumaya başladı. İşte tam bu sırada onlar da mağaralarına geri döndüler.
Yakaladıkları hayvanların derilerini yüzmeye, etlerini ayırmaya başladılar. Çok acıkmışlardı. Hemen ateşi yaktılar ve kestikleri, büyükçe bir parça eti pişirmeye başladılar.
Bir yandan yemeklerini yerken, bir yandan da sohbet ediyorlardı:
A-"Farkında mısın? Sabah kalktığımızda önümüzü görebiliyorduk. Ama şimdi ateş olmasa seni bile göremeyeceğim"
B-"Evet, haklısın. Üstelik hava sıcaktı şimdi soğuk."
A-"Hani o sarı top var ya? O ortaya çıktığında oluyor bütün bunlar."
B-"Hııı..Haklısın. Gidiyor, biz uyuyoruz. Uyanınca bir bakıyoruz tekrar gelmiş."
A-"Şunu bir takip edelim bakalım."
Yuvarlak bir tahtanın üstüne üçgen bir başka tahta dikerler. Sarı topun gelişini ve gidişini takip etmek için. Farkında mıdırlar? Bilinmez ama yaptıkları ilk saattir. Güneş saati.
…/…
İnsanlar, tarihler boyunca saati ölçmeye çalışmışlar.
İlk su saati, milattan önce1500’de gömülen firavun 1. Amenhotep’in mezarında bulunmuş.Antik Yunanistan’da da milattan önce 325’ten beri su saatleri yapılırmış.
1550’lerde piyasada Almanya ve Fransa üretimi saatler dolaşmaya başlamış. 1575’te İsveç ve İngiliz üreticiler ortaya çıkmış.
1656’da ilk sarkaçlı saat üretilmiş. Sarkaç mantığını Galileo’nun bulduğu düşünülür, hatta çizdiği ama yapamadığı bir tasarımı olduğu söylenir.
1800’de ilk kez bir cep kronometresi yapılmış. 1952’de ilk kez kurulmayan bir saat üretilmiş. Bu saat, “pil” denen mucize sayesinde çalışıyormuş ve hiçbir kurmalı saatin ulaşamadığı dakikliğe ulaşıyormuş. 1970’de elektronik saatler piyasada ilk kez görülmeye başlanmış.
…/…
Zaman; sözlük anlamı ile, iki hareket arasındaki süredir.
Ve biz insanlar modern hayat içinde, sürekli, zamanı suçlarız.
Zamanın akıp gitmesinden yakınırız. Koşsak da yetişememekten.
Onu en hassas ölçecek saati üretmeye çalışırız.
Zaman ilerliyor. Biz de birlikte, aynı yöne ilerliyoruz.
Gittiğimiz yön aynı ise; O zaman” gelecek “dediğimiz şey nedir?
Zamanla birlikte ilerlediğimize göre gelecek diye bir şey yok.
Tüm yaşam kurgularımızı planladığımız zaman dilimi; Gelecek yok.
Sürekli ertelediğimiz şeyleri, yapmayı düşündüğümüz; Gelecek yok.
Tek bir zaman dilimi var, yakalayabileceğimiz; Şimdi.
Zamanla yan yana durabildiğimiz tek yer; Şimdi.
"Cennetle cehennem -deniz gibi- asla bölemeyeceğimiz uyumlu bir çift’lik, bugünle yarın kadar iç içe. Unutmayın, yarın dediğimiz aslında geleceğin bugünü değil mi?" Mehmet Eroğlu.
Eser Akpınar
İzmir
01.03.2010