Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
uhderva
uhderva

Süleyman'ın Kuşu

Yorum

Süleyman'ın Kuşu

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

921

Okunma

Süleyman'ın Kuşu

Süleyman'ın Kuşu



Koza Han Şadırvanı’nın kaç asırlık sürgününden kaçıp da şu benzersiz ordu evleri hizasında nöbetleşe bekleyen gücüklerin, heyecan yüklü yolculuklarında, ayağı yere basan tek bir kahramanı vardı. Hem uçuyor, hem tırmanıyor hem de yürüyebiliyordu. Konuşabilmesi de cabası lâkin belirli makam sahibi gönüllerin kulağına değerdi, sesi. Bu, Süleyman’ın kuşu. Nuh’un yelkenlerinde, yaklaşan tufanın şiddetini izlerken, defalarca tövbe etmiş ve evlatlarına da nasihatlerle karışık hikâyelerini ninni gibi, ilk uyanışlarından itibaren aktarmayı, borç edinmiştir.


Kuşların da atası durumunda olan bu yaşlı, büyük ve kalın kanatlı, uzun bir geçmişe sahip olan, ayaklarında; zaman zaman aldığı yaralardan dolayı, incinmiş, yarık tırnakları bir dağın heyelanındaki çatlaklığı andırıyor. Ne de pörsümüş vücuduyla, usanmadan, gevşeyen hırtlığının sarkıklığında bile, ilâhilerini dinlemeye gelen misafirlerini kıramayıp, çok uzun yolculukların derinliğine inerek, tekrar tekrar aynı ve soluksuz maceralarına dönüveriyor.


Yine bir kasırga içinde çırpınırken, uçamayan kanatları, ona, düşerken tırmanabilmeyi öğretiyor. Dalgaların içinde çırpınırken, o zamanlar körpecik olan bedeni,”mağlup oldum” endişesiyle bırakıp da kendini, suyun üzerinde durabilmeyi, şahinlerin vahşi bir saldırısı sonunda, ağır yaralar içinde kaybettiği kanatlarına rağmen, yitirmediği umutları, duaları, ona, zamanla yeni kanatlar hediye ediyor. Uzun süreli topallayışlardan sonra, tavuk gibi yürümekten bile gücenmiyor. Nuh’un asasının sadece Nuh’un elinde asa, başkalarının elindeyse bir daldan farkı olmadığını kavramak uzun yıllar alsa da, bunu anlamakta çektiği güçlüğü anlatırken, nasıl da tükürüklerini yutkunamıyor. Kabilin soyu tükenmemiş miydi bu tufanda? İblisin sidisinde bir kopya ki günümüzde her besmelesiz mekânda izinsiz otururken, bunu da yüklüyor hafızalara. Hem de daha gelişmiş şekliyle.

Dili yetmiyor ki konuşsun, uyarsın...


Onun dilinden bir tek Süleyman anlardı ve o bir tek Süleyman’a konuşurdu.


Bir gün bir insanoğlunun yanı başına geldi, konuşmaya başladı. Anlattı, anlattı… Onu dinliyor gibiydi bu fani beden, kanlı, canlı... Ne de çok Süleyman’a benziyordu; kaşı, gözü, rengi. Biraz koyu kısaydı tabi.


Bir soru soracak oldu; uzun yılların hasret birikintisini de içine alan… Yanıt alamadı. Susuyordu Nuh’un oğlu. Tüylerini çekerek semâ, Süleyman’ın kuşu, ürpererek üşüdü, titredi, silkindi ve:


“Benimle konuşan, Süleyman’dı!”




Tayr! dan bir haber var mı?



Halime Erva Kılıç

"

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Süleyman'ın kuşu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Süleyman'ın kuşu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Süleyman'ın Kuşu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL