4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1171
Okunma
EĞER İSTERSEN YOLDAŞIM
Her sabah uzaklardan görmeye çalıştığım gün ışımalarıyla birlikte özlemlerimi, görünmeyen yaralarımı, yüreğimin içinde avaz avaz bağıran ve duvarlarda mahsur edemedikleri ’ÖZGÜRLÜĞÜMÜ’ paylaşmak istiyorum seninle...
Özlemlerimi anlatırken sana, orada içtiğin bir bardak çayı, burada senden gelen kelimelerinle kalkıp kendim demlemek istiyorum, bir bardak çayı seninle özlemlerim eşliğinde yudumlamak istiyorum..
Kelimelerinin yüreğinden koptuğu ve zamanın zalim aşımına uğratmadığın an bil ki ben en aydın rüyalarla yeni ve umut dolu bir güne gebe yatıyor olacağım. Senden-sizden gelen her satırda ’’erken inmeye utanacak gece mahpushaneye’’...
EĞER İSTERSEN YOLDAŞIM
Zarfını açtığımda mektuplarının, sayılı voltaların tonlarca ağırlaştırdığı bacaklarımı, sınırlı zamanlara inat tüm aydınlık yollarda koşturacağım durmadan dinlenmeden. Ve sen yüreğinden kopup gelen her kelimenden sonra bakışlarını sapladığında aydınlığa orada benim koştuğumu göreceksin. Gözlerimin üzerinde gezdirdiğimde mektuplarını, göremediklerimi senin gözlerinle gördüğümü hissedeceksin. Bir tek selamını bile bastığımda yaralarıma varlığından eser kalmadığını nasıl iyileştiğini anlatacağım sana.
Bir avuç toprağın dahi yasaklandığı hücremin nemli kokusuna inat, kır çiçeği tadında serin dağ rüzgârları misafirim olacak yüzüme, gözlerime ve soluğuma...
Biliyor musun nice yıllar var ki kardeşliğinin değmediği yerlerim sığınacak yer bulamıyor burada üşümekten. Darağacında büyütüyorum üzgün ve kardeş kokusuna hasret kalan karanfillerimi, sonra toplayıp koynumda saklıyorum.
Şimdi koynumdaki üzgün ve yalnız karanfillerimle kapını çalacağım senin, kendi yalnızlığımı da alıp yanıma. Yeryüzünün en müstesna kokularını hiçe sayacak, efsunkâr iklimine ve avuçlarına sunduğum karanfillerimin kardeş kokusu.