Kişi, kendi veya geçmişi ile çelişen bir eylem içine girdiği zaman üzerinde müthiş bir baskı hisseder. Dünyanın merkezinde ve bütün gözler üzerindedir. Etrafı kolaçan ederek, sokağı bir baştan bir başa süzerek, parmaklarının ucuna basa basa dışarı çıkar. Diken üstünde yürür. Uyuyan bir canavardır herkes uyandırmamaya gayret eder. Hırslı yapısı ve onu bu yönde destekleyen çevresinden aldığı güçle direnir. Kapıyı her açışında yüzlerce flaş yüzüne patlayacakmış gibi tedirginlik yaşasa da hayata açıklamasını yeni şekliyle yapmaya kararlıdır.
Aylar veya yıllar geçer aradan… Zaman, değişimini başlatan kişiyi yeni durumuna alıştırır. Sanılan baskı hafifler, azalır ve nihayetinde kaybolur. O artık sınıfsal değişimini başarıyla tamamlamıştır. Her gün aynanın karşısında defalarca ödül verir kendine. Alışmışlığın verdiği profesyonellik ve sınıfının da katkısıyla, hakkını arayan, konuşabilen geleceğe güvenle bakan uygar bir birey olmuştur. Ülkesini her şekilde temsil edebilecek donanıma sahip, alnı açık, başı diktir.
Olumsuz etkisi kaybolan değişiminin konusu, siyasi veya sosyolojik nedenlerle gündeme taşındığı gün, bir bilen olarak yılların verdiği tecrübe ve yaşamışlıkla sosyolojik değerlendirmelere sıra gelmiştir. O artık bir bilendir olayları en iyi o bilir, en doğru o okur.
Kendi hikâyesini anlatmadan önce birkaç dramatik paragraf hazırlar. Her tebliğin başında, kutsal bir metinmiş gibi ezberlediklerini tekrarlar ve sonra o dönem, ciddi ciddi baskı altında olduğunu, insanların gözlerini kendisinden ayırmadığını, nefretle baktıklarını, öldürülme korkusu yaşadığını, sürekli takip edildiğini ve bu günlere gelebilmek için çok mücadeleler verdiğini ama değdiğini kahraman güvercin edasıyla anlatır.
Etrafında ki kalabalık içini huzurla doldurur eski sıkıntılarından eser kalmamıştır. Değişime yönlendirilen yeni nesil için birikimlerini seve seve aktarır. Konjonktür ondan yana ise değmeyin keyfine gündemin konusuna onun adı bile verilebilir ve TV kovalamacısında yayına çıkma ücreti 5.000 dolardan başlar.
Ancak gerçek o ki, benim ondan haberim yoktur, kimsenin de yoktur. Ağzına kadar dolu Edirnekapı -500 Evler minibüsüne bindiğinde yaşanan itişmeleri kendine yapılmış hareket olarak değerlendirmelerine çoktan koymuştur.
Fark edilmemek kahreder insanı. Gerçekler değişimini yaşayan kişiye her zaman isteği desteği vermez. Değişen pek göremese de direniş maalesef rüzgâra karşı yapılmıştır. Ve maalesef savaştığını sandığı insanların savaşı geçim sıkıntısıyladır. Şoför minibüse kaç kişi bindi diye sayar, çok bilenden bihaber onu sayısal olarak “bir kişi” olarak hesaplar. Yolcu, akşama kadar çalışıp akşam yorgun argın ağzına kadar dolu minibüste sağa sola devrilmemek için didinir. Yoldan geçen ev kirasının zam ayındadır, ev sahibinin yapacağı zam oranını düşünüp ev sahibine söyleyecek bir çift laf arar. Ancak her şeye rağmen "Çok Bilen" dünyanın merkezinde ve bütün gözler üzerindedir.
rmzn1974@