21
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2362
Okunma


Tren son bir kez çaldı acı acı düdüğünü. Ve son bir kez baktı camdan dışarıya.Herkes sevdiklerini uğurluyordu,kimisi sevgi ile kucaklaşıyor,kimisi de içerideki sevdiklerine el sallıyordu.Sanki,şu koca dünyada bir tek kendisi yapayalnızdı.Bir başına…Tren hareket etmişti işte.
Çantasını açtı,çıkardığı mendil ile gözünden sicim gibi akan yaşları sildi.İsyan ediyordu gözyaşları,söz geçiremiyordu artık.Kimseye aldırmadan ağladı,ağladı…Bütün geçmişini yavaş yavaş ardında bırakıyordu.Oysa ne hayaller kurmuştu bu şehir ve yaşamı hakkında.Trenin gürültülü sesi tüm vagonu kaplarken,yıllar öncesine döndü.Onu gördüğü ilk güne.
Bir bankada çalışıyordu.Bir gün “O” girdi kapıdan,uzun boylu,kara gözlü,buğday tenli, kara yağız bir delikanlıydı.”Ne kadar yakışıklı” diye geçirdi içinden.Adam yanına, gişeye geldi.Havale yaptırıyordu,bir ara göz göze geldiler,adam gülümsedi.Gülünce de ne güzel oluyordu.İlk kez o gün tanışmışlardı.Sonra,adam daha sık gelmeye başlamıştı,belli ki o da hoşlanmıştı.Öğle arası bir yemek,akşamları parkta bir çay derken sevgili olmuşlardı bile.Çok seviyordu adamı,gözü ondan başkasını görmez olmuştu.5-6 ay süren arkadaşlıklarının sonunda evlenmeye karar verdiler.Artık anne ve babasına söylemenin vakti gelmişti.Bir gün ailesine açtı konuyu.Babası ;
--Kimmiş? Kimin nesi? Ne iş yapıyor?Bir araştıralım bakalım dedi.
--Bir firmanın muhasebecisi,birbirimizi seviyoruz baba.
Baba,adamı araştırmış,sormuş soruşturmuş,fakat hakkında pek iyi şeyler duymamıştı.
--Vermem dedi baba.Çok içiyormuş,hem de çok çapkınmış.
Kız inanmadı.Altı aydır tanıyordu,öyle birisi olamazdı.”İmkansız” dedi.Babasını ikna etmeye çalışsa da edemedi.Baba kararlıydı,vermeyecekti.
Ve kaçtı…Hemen nikah kıydılar,güçlerinin yettiğince ev döşediler.Babası ve annesi evlatlıktan ret etmişler,konuşmuyorlardı.Ama yine de mutluydu,sevdiği adam eşi olmuştu.Aradan bir yıl geçmişti,bir gece telefonda babasının ölüm haberini aldı.Adamcağız gururuna yedirememiş, kahrından ölmüştü.O gece annesiyle barışmasına vesile olmuştu babasının ölümü.
İkinci yılın sonlarına doğru kocası eve geç ve sarhoş gelmeye,olur olmaz konulardan kavga çıkarmaya başlamıştı.Evlerindeki mutluluk yavaş yavaş yok oluyordu.Kocasına yaklaşmaya çalıştıkça,kocası uzaklaşıyordu.Adeta, iki yabancı gibi olmaya başlamışlardı.
Babasının ölümünden 6 yıl sonra annesi de vefat etmişti.Sığınacak kimsesi de kalmamıştı artık.Yedi yıldır çocukları da olmamıştı.
Bir gece eşi uyuduktan sonra,eşinin telefonun bir mesaj gelmişti.Dayanamadı okudu.”Seni çok özledim bir tanem.” Dünya başına yıkılmıştı.İhaneti ilk böyle öğrenmişti.Daha önce kaç kere ihanete uğramıştı kim bilir?Yine de sineye çekti.Hem gidecek bir yeri yoktu,hem de hâlâ eşini çok seviyordu.
Bankanın semineri için bir hafta şehir dışına çıkması gerekti ve gitti.Cuma günü seminer bitecek,cumartesi günü dönülecekti.Cuma günü seminer bitti,içinde tarifsiz bir sıkıntı vardı.Bir gün daha duramayacaktı.Seminer çıkışı otobüse bindi ve döndü.Terminalden de taksi ile eve geldi.Kapıyı açtı ve o kötü manzarayla karşılaştı.Kendi yatağında bir başka kadın…Yıkılmıştı,artık eşini bir kez daha af edemezdi.O gece hemen bir arkadaşının evine gitti.Pazartesi günü,boşanmak için mahkemeye başvurdu ve bankaya da tayin dilekçesi verdi.Neresi olursa olsun gidecekti.Eşini görmek istemiyordu.Uzaklaşmalıydı buradan.Tayini çıkana kadar arkadaşında kalmıştı.
Ve,tayini çıkmış gidiyordu işte…Tüm geçmişini geride bırakarak.Bilinmez bir yere,bilinmez bir hayata.Ağzından bir cümle dökülüverdi.
--AH BABAM,SENİ DİNLEMEDİĞİM İÇİN AFFET BENİ BABAM…
Sözcükler, trenin acı düdüğü arasında kaybolup gitti…
Not:Yaşanmış bir hayat