16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1180
Okunma

24.04.2008 16:04:28. Bu tarih ve saatten bu yana Edebiyat Defteri’ne üyeyim. Sizlerle çok güzel paylaşımlar yaşadım.
Sizler, çok özel ve çok güzel insanlarsınız. Anlattığım, paylaştığım, acı ya da tatlı, her türlü olayda yanımda oldunuz. Destek verdiniz. Yüreklendirdiniz.
Ne yazık ki, her güzel şey gibi, bu paylaşımının da sonu geldi. Birkaç gün önce, Sayın Ansızın’a mesaj atıp üyeliğimi silmesini istemiştim. Eksik olmasın, bu dileğimi duymazdan gelip silmedi. Kendisini bu yönde bir kez daha rahatsız etmek istemedim. Bu yüzden de, bu kez, sizlerle özel olarak vedalaşma yolunu seçtim.
Her birinize, ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ve bu son yazımla, hepinize hoşça kalın diyorum.
Hoşça ve dostça kalın. Bir gün bir yerlerde karşılaşacağımızdan eminim.
Sevgiler, yüreklerinize….
Yazıma yorum yapan tüm dostlara teşekkürlerimi gönderiyorum...
Eser Akpınar. ( artık Aslanlı değilim )
İzmir
CİNSLER ARASI SİNYALLER...
“Karşı cinsten olan insanlar birbirlerini her zaman daha iyi anlarlar. “
“Kendi cinsinden on dostun olacağına, karşı cinsten bir dostun olsun.”
“ Karşı cins, seni yanıtlarken, tarafsızdır. Kendisi ile mukayese etmeden verir yanıtlarını. Eş cinsli olmanın doğuracağı kıskançlık yoktur, söylemlerinde.”
Bunlar, yetişirken ailem kadınlarının bana sıkça söylediği sözlerdi. Babamın tüm karşı çıkmalarına rağmen annem var gücü ile bizi destekler ve karşı cinsten insanlarla dostluklar, arkadaşlıklar oluşturmamız için çabalardı.
Babamla evlilikleri elli beş yıla dayandı. Elli beş yıl öncesinin Edremit’inde, annemin erkek arkadaşları varmış. Birçoğu ile – hayatta olanlarla – hala görüşür. Kardeş gibi sarılır, öpüşür. Hayatta tanıdığım en sosyal, en özgüvenli insandır. Bizim de öyle yetişmemiz için elinden geleni yapmıştır, her zaman.
Onun bu öğretileri sayesinde pek çok erkek arkadaşa sahip oldum. İçlerinde çok özel olan da oldu. Ama öyle güzeldi ki dostluğumuz, kardeşliğimiz, arkadaşlığımız asla kelimelere dökülmedi özelliğimiz.
İlk yürek titrememdi. Hatta o yaşlarımın ilk ve tekiydi.
Biz, ayrılmaz ikiliydik. İkimizden birini bulmak isteyen diğerimize sorar, öğrenirdi nerede olduğumuzu.
Bütün bu özelliğimize rağmen ne sorsam bana en doğru, en yalın, en olması gereken yanıtı verirdi. Birbirimizi uyarırdık. “ Bak şu kişi sana farklı yaklaşıyor “ ya da “ Sana şöyle dedi ya? Aslında onun açılımı böyle idi.”
Hiç unutmamam, bir cumartesi, her zaman buluştuğumuz pastanenin kapısından içeri girdiğimde donup kalmıştım. Benim de tanıdığım bir kızla yan yana oturuyorlardı. Üstelik kızın ona olan ilgisini fark etmiş ve kendisini uyarmıştım; “ Davranışlarına dikkat et. Seninle ilgili düşüncesi dostça değil. Ve sen farkında olmadan onu destekliyorsun, yüreklendiriyorsun bu konuda” demiştim. Hemen arkasından da gizli bir uyarı göndermiştim; “ Ama bu durumdan memnunsan… “
Bana inanmamıştı.” Yok canım yanılıyorsun. O benim arkadaşım “ demişti. Yan yanaydılar, hem de keyifli bir sohbete dalmışlardı. Benim geldiğimi hissetti – hep hissederdi – başını kaldırdı, gözlerimiz buluştu. O kısacık zaman süresince ben kendimi toparlamış ve gülerek onlara yaklaşıyordum. Bir saniye gözlerime baktı “ Selam “ dedi. Bir daha ne o kızı onun yanında, ne de onu o kızın yanında görmedim.
Çok sonra bana hissettiklerimde haklı olduğumu söyledi. Kız, ona o gün duygularından bahsetmiş ve “ Yanılmıyorsam duygularımız karşılıklı?” demiş. “ Sana inanmadığım için özür dilerim. Hemcinsinin duygularını benden daha iyi anlayacağını düşünemedim. “ dedi.
Biz kadınlar, daha doğrusu dişiler, birbirimizin beden dilinden çok iyi anlarız. Birbirimizin kokusunu çok iyi duyarız. Gözlerimizden, bedenlerimizden yayılan sinyalleri çok iyi algılarız. Bizim olana karşı gönderilen her türlü sinyali daha gönderildiği yere ulaşmadan yakalar ve şifresini çözüveririz. Önce bir karşı sinyal göndeririz “ Yaklaşma “ deriz. Bu ilk ve kibar olan uyarıdır. Sonrasında duruma göre ya sertleşilir ya da karşılıklı anlaşma sağlanır.
Nasıl ki, biz kadınlar erkek dünyasını anlayamıyorsak, erkekler de biz kadınların dünyasını anlayamazlar.
Bu çok ilginç bir olaydır aslında. Herkesin farklı bir naturası vardır. Farklı bir vücut kimyası. Ama cinslerin kendilerine özgü bazı temel özellikleri de vardır. Eş cins tarafından kolayca fark edilen, hissedilen, görülen benzerliklerdir bunlar. Karşı cinsin anlamasına imkân yoktur. Bu konuda ne kadar uzman, bilgili ve deneyimli olduğunu iddia etse de. Bir el hareketi, bir kelime ve hatta o kelime söylenirken ki ses tonu, vurgu. Hatta hatta o kelimenin kullanılmış olması. Hepsi birer işarettir.
Bu sebeptendir ki, çiftler arasında, tartışmalar çıkar. Bir taraf “ Farkında değil misin? Sana yazıyor “ derken diğer taraf “ Saçmalama, olur mu öyle şey? Senin fesatlığın “ diye red eder. Hatta masum bir insanı suçlamış olarak değerlendirilir ve haksız olan taraf oluverirsiniz. Üstelik fesat, kötü niyetli ilan edilirsiniz. Hiç yoktan…
Hangi cinsten olursanız olun içinde olduğunuz bu ve benzeri bir durumu çok net algılayamazsınız. Üçüncü göz, yani olayın dışında kalan kişi, çok daha net gözlemler. Hele taraflardan biri kendi cinsindense; uyarılarını dikkate almak gerekir. Hem cinsdaşlığının hem de dışarıdan bakışının analizi en doğru olandır.
Benim ki küçük bir gözlem ve paylaşım.
Deneyimler ve yaşananlar sonucu oluşmuş bir saptama.
Tabi ki karar, size ait…
Eser Aslanlı ( son kez )
izmir