15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1125
Okunma
İNSANDAN BAŞKA
Tek başına dünya turuna çıkan zengin bir Amerikalı ateist iş adamının teknesi Bermuda “ şeytan Üçgeni” diye bilinen mevkide kaybolmuş.
İş adamı bir plajda kendine gelmiş. Başında bekleyen orta yaşlı ama çirkin adama; “ ne oldu bana, neredeyim?” diye sormuş. Çirkin adam; “ teknen battı. Ömrün bitmediği için seni kurtardım. Burası cennettir. Ben de rabbinim. Hani o inkâr edip durduğun Rabbin.” Demiş. İnançsız Amerikalı;
- Sen de benim gibi mahsursun burada. Bu nasıl cennet? Hani huriler? Hani her çeşit meyveler? Hani eğlenceler? Hani senin Tanrısal kudretin?” Diye birazda alay ederek sormuş.
- Bütün bunlar olursa, beni Rabbin olarak kabul edecek misin? Sihirdir, büyüdür demeyecek misin?”
- Bunları ancak ilahi bir güç yapar. Elbette İlahlığına inanacağım.
Ellerinde yemekler ve meyvelerle huri kızları dizi dizi gelmeye başlamış. Ortalık gül bahçelerine dönmüş. Müzikler çalıyor, şarap içerken, huri kızları aynı sıcak havuzda çırıl çıplak yıkanıyormuş ateistle.
Amerikalı günlerce yalancı cennette sefa sürmüş. Üç gün sonra büyük bir törenle Rab’bine secde edecekmiş. Huzur içinde uyumuş o gece. Fakat sabaha yakın uyandırılmış. Odasında gayet yaşlı ve aksakallı bir adam görmüş. “ Sen de kimsin, ne istiyorsun?” diye sormuş. “ Kalk ve secde et” diye emretmiş yaşlı adam.
- Benim Rabbim beni kurtarıp, nice nimetler verdi. Sen ise sadece istiyorsun. Ne bileyim senin Rab olduğunu?
- O tek gözlü çirkin şeye Rabbim mi diyorsun? O en büyük sahtekâr olan Deccal’dır. Onun yetenekleri çok sınırlıdır. Rabbin benim.
Denendiğini düşünen ateist “ Rabbim de sana secde ederse inanırım” demiş.
Cümlesi bittiği anda çirkin adamın yeni Rabbin önünde secdede olduğunu görmüş.
“Süre ver ay yaşlı adam. Senin Rab olduğuna kendimi alıştırayım” demiş.
Yalancı cennette günlerini sefa içinde geçiren ateist, bir yandan da duruma kafa yoruyormuş. Yaşlı adamı Rab olarak kabule hazırlandığı bir sırada ormanda genç bir adamla karşılaşmış. Çok şaşırmış;
- “Sen de kimsin? Ben burada kendimi yalınız sanıyordum” demiş.
- “Ben senin rabbinim.” Demiş genç adam.
- Suyunu çakardınız bu işin.
- Deccal ve şeytan seni kandırmış. Ama artık biliyorsun ki Rabbin benim. Bana secde edeceksin.
- Beni onların zararından koruyabilir misin? Nimetleri elimden hiç almaz mısın? Beni daha fazla rahat ettirebilir misin?
- Ey kulum, onlar benim verdiğimin dışına çıkamazlar. Şu andan itibaren rahatın iki misli olacak. Seni ve elindeki nimetleri ebediyen koruyacağım. Onlar gerçek bir insan yaratamaz, benden çalmaya çalışırlar. Unutma onlar senden vaz geçmez. Seni kandırmaya çabalarlar. İstersen onlara secde eder, istersen aklınla onlara secde ettirirsin. Nefsinle değil aklınla düşün. Atan Âdem gibi hata yapıp nimetleri tepme.
- Seni Rab olarak kabul etmesem sen ne kaybedersin ki?
- Şeytan ve deccal gücümü sarsmış olur. Üzülürüm bir kulumu kaybetmekten. Zarar ederim senden gelecek inançlı nesilleri.
- Biraz düşüneyim.
Aradan yıllar yıllar geçmiş ateist yaşlanmıştı ve ölüm meleği Azrail ile karşılaşmıştı.
- Ey fani, bunca yaşadın. Şu an ölüyorsun, Rabbin kim? Tanıyabildin mi?
- Ben inanmazdım ama Onu tanıdım ve gizledim içimde.
- Genç adam mıydı rabbin?
- Rab, kardan kar zarardan zarar etmez ki. Yarattığına hiçbir suretle ihtiyaç duymaz ki. Genç adama hiç inanmadım. Rabbim Hz. Âdem’in rabbiydi.
- Pekiyi genç adam kimdi?
- Şeytan ve deccaldan de büyük olan Nefsim di.
- Gelmeye hazır mısın?
- Nereye?
- Kabir’e.
- Nefsim razı olur mu cennet gibi bir yerden kabir’e girmeye.
- Ey fani, hiçbir nefis kendisine ilah muamelesi yapılırken kabir’e girmeye razı gelmez. Fakat Allah’ın emri ile her nefis ölür ve kabir’e girer.
- Ruhumu alırken acı duyacak mıyım?
- “Nefsini şımartana kadar iradeni güçlendirseydin keşke. Baskın nefisler sancılı kabzolunur.” Dedi ve Ateistin ruhunu eziyet verici bir yolla aldı ölüm meleği.
Amerikalı milyonerin bulunan teknesinde cesedi bulunamamıştı. Kayıplar listesine alınmıştı. Öleceğini bile bile çılgınlık yapan ve gülebilen bir canlı daha yoktu dünyada. Gafletti bu.