2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
658
Okunma
4 ŞUBAT ULUSAL DAYANIŞMA GÜNÜ
Dr. Sadık Özen
4 Şubat günlerinin, bundan böyle “Ulusal Dayanışma Günü” olarak kabul edilmesinin yerinde olacağını düşünüyor ve bunu öneriyorum. Aslında bu günün “Demokratik Direniş” günü olarak ilan edilmesini isterdim. Ancak demokrasinin tam olarak gerçekleşmediği bir ülkede, hiçbir olumlu sonuç getirmeyen demokratik bir direnişten ne kadar söz edilebilir ki !...
Gün geçtikçe tekelcilerin eylemi, direniş hareketi olmaktan çıkarak, adeta bir ölüm-kalım savaşına dönüşmektedir. Binlerce işçinin katıldığı “Açlık grevi” nin “Ölüm Orucu” na dönüşmesi ihtimali, bu konuda duyulan kuşkuları daha da artırıyor. Türk halkı, her kesimdeki insanıyla Tekel İşçileri ile büyük bir dayanışma içine girmiştir. İşçi Konfederasyonlarının hep birlikte destekledikleri “Genel Grev” işçilere bir nebze olsun teselli kaynağı olmuş ve direnme güçlerini artırmış bulunuyor.
Konuya asıl ilgi göstermeleri gelenlerin ise; yaşanan olumsuz gelişmelere, kıllarını bile kıpırdatmadan, duyarsız kalmaları son derecede hazindir. İşte demokrasinin fazileti bu noktada ortaya çıkmaktadır. Zira, demokratik bir ülkede, işçilerin sorunlarına ve yaptıkları demokratik eylemlere yöneticiler seyirci kalamaz ve sırtlarını dönemezler.
Demokratik açılımdan söz edenlere, açılımlarını buradan başlatmaları önerilir. Çünkü; yapacakları şeylerde, ancak bu takdirde inandırıcı olabilirler.
Eylemcilere gösterilen ilgisizlik ve duyarsızlık; halkımızın büyük çoğunluğunun sahip olduğu İslamiyet’le de bağdaşmıyor. Zira yüce dinimiz; “Komşunuz aç iken siz tok kalamazsınız” diyor. Bu insanlar, komşuluktan da ileri bizim vatandaşlarımız ve din kardeşlerimizdir.
Bu olaya doğru teşhis konulmalıdır. Bu bir “İdeolojik” eylem değildir. Bu kesinlikle bir hak arama hareketidir. Uğranılan haksızlıklara karşı direnmektir. Elinden alınan işini ve ekmeğini geri akabilme mücadelesidir. Olaya böyle bakılmalı ve çözüm aranmalıdır. Bu, devlet olmanın ve devleti yönetmenin sorumluluğu ve kaçınılmaz görevidir.
İki aya yakın bir zamandır, zaafa uğratılmaksızın sürdürülen Tekel İşçilerinin eylemi tarihimizdeki en büyük “Hak arama hareketi” olmuştur. Aynı zamanda, halkımızın desteklediği ve paylaştığı; inançlı, iradeli ve kararlı en büyük eylemdir.
İnsanların, amaçları uğruna, ölümü bile göze alarak, sonuna kadar direnme kararında oldukları görülüyor. Türkiye, bu eylemle; inanmışlığın ve kararlılığın en güzel örneklerinden birini yaşıyor. Vatandaşlar, kendi yiyecekleri ekmeği grevcilerle paylaşabilme çabasına girdiler.
Eyleme katılanların aileleri; eyleme katılan ana-baba, evlat-kardeş ve yakınlarını caydırmaya çalışmadıkları gibi, olacak kötü şeylere onlarla birlikte katlanma cesaretini gösterebileceklerinin örneğini veriyor ve onlara desteklerini sürdürüyorlar.
Alınacak sonuç ne olursa olsun, bu eylem başlı başına bir zaferdir. Bu yönüyle, bu eyleme “Kutsal eylem” gözüyle bakılmalıdır.
İktidar, eylemin başladığı günden bu güne kadarki tutumuyla halkımızdan kırık not almıştır. Notunu düzeltmek için çaba göstermelidir. Kendisini sınıfta kalmaktan ancak bu şekilde kurtarabilir. Sınıfını geçmesini temenni ediyoruz. Bunu yapabildiklerinde,
4 Şubat’lar “Demokratik Direniş ve Ulusal Dayanışma Günü” olarak tescillenecektir.
Saygılarımla…
4 Şubat 2010
www.fikirplatformu.net