5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
871
Okunma

[ kalin ]Seni hiçbir zaman şaşırtmadım biliyorum. O kadar açıktı ki yüreğim, bir bakışımdan söyleyeceğim upuzun cümleleri anlayabilirdin her zaman. Yormazdın hiç beni. Kötü bir şey söyleyeceğimi anladığın an:
‘sus’ derdin ‘sus’ konuşma! Sakın bozma bu ortamın büyüsünü.
Bilirdik ikimizde yan yana olduğumuz halde vuslatın olmayacağını.
Ve bilirdim dünyandaki yerimin hep farklı olacağını. Hiçbir zaman değişmeyeceğini. Sen daha ötesini de söylerdin bana:
‘ Bir ömür aradığın mutluluğu bulamayacaksın. Hüzün ve sen bütünsünüz ayrılamazsınız.’ Derdin örneğin...
Evet, beni o kadar iyi tanımıştın ki haklıydın: Hüzün ve ben ayrılamadık ta.
Senden bana kalan en büyük miras oldu hüzün ve de bana yakıştırdığın ’ hüzün çiçeği.’
Bazen değişti adım. Mavi dediler kimi zaman, sonra mavi lale, gölge gülü, gölge güzeli de dedikleri oldu. Kendime en çok yakıştırdığım ise gölge çiçeği idi.
Hüzün çiçeği ne oldu? Diyeceksin. Onu bana sadece sen söylerdin.
’Hüzün çiçeğim’, diyerek severdin beni. Gölgede kaldı o çiçek büyüyemedi açamadı bir türlü.
Senden kalan tek hatıra gülüşlerime yerleşti. Öyle ki güldüğüm zaman gamzelerime dolan hüzün herkesin dikkatini çekiyor.
Hatıranı öyle sahiplenmişim ki, yüzüme çizmişim “hüznün resmini”…
Ayşe Duran