5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1395
Okunma

- Abdullah, dedim.
- Efendim ?...
- Sen, dedim, en son kime sarıldın?
Niçin sormuştum? Gözlerini görmek için mi? Bilmiyorum… Aslında sebepsiz değildi. O hep gülen gözlerindeki acıyı görmek için de değildi. Ama sormuştum işte…Ve beklediğim cevabı da almıştım kendimce…
“Son zamanlarda daha bir değişti.” diye düşündüm önce. Apar topar topladığı kitaplarını çantasına tıkıştırdı. Koridorda bekleyen Mustafa’ya: “ Sahada bekliyorlar oğlum Bahtigil (Bahtiyar), hadi acele edelim…” dedi. Boyları neredeyse aynı, iki arkadaş, bir ellerinde naylon poşetten çantalarını sallaya sallaya , diğer ellerini birbirlerinin boynuna dolamış,hafif sırnaşık,laubali ve umarsız adımlarla koridordan merdivenlere doğru uzaklaştılar…
Ben arkalarından bakıyorum sadece. Abdullah’ın değişip değişmediğini düşünüyorum bir yandan hâlâ…Birinci sınıfta annesinin elinden tutup gelen o küçük, buğday tenli, bal köpüğü renginden gözleri olan bu çocuk, büyüyordu…
……….
Ezgi’yi yıkayıp banyodan çıkıyordum telefonun sesini duyduğumda… “Ezgiciğim, sen odana geç,ben birazdan geleceğim…” Telefondaki ses; Şahende…İlk mezunlarımdan…Şimdi kız kardeşini okutuyorum.İyi bir ailenin kızları ikisi de…
-Öğretmenim ben Şahende, nasılsınız?...
Kardeşi için gelecek seneye dershane tercihi, kardeşinin okul durumu,cuma günü karnenin kaçta alınacağı…..
Bir an bir kelime…Abdullah…
-Geçenlerde bir performans görevi vermişsiniz. Fatma ile aynı gruptaymış. Bize geldi diğer öğrencilerle birlikte.
Şahende bir şeyler anlatıyor.
Ezgi’nin sesi içerden duyuluyor : “Baba! Kokla saçlarımı bak, güzel kokuyor mu saçlarım?”Yaptığı cilveleri görmesem de hissediyorum.
“Abdullah…” diyorum içimden.Kalbim neden sızlıyor?…
-Babası mı yok? diyor Şahende. Soramadım,pek bir mazlum hali vardı,mahcup biraz…
Önce derin bir nefes…
- Anne ve babası ayrılmış Abdullah’ın. Abisi babasıyla kalmış köyde. Annesi Abdullah ile annesinin yanına gelmiş. Daha sonra annesi iki defa daha evlenmiş. Şimdi bir kız kardeşi var Abdullah’ın. Ben bunları sana telefonda birkaç cümle ile anlattım ama, hüzün dolu 5 yılın özeti bu. Gerçi 3. Sınıftan sonra Abdullah ve kızkardeşi anneannelerinin yanında kendi başlarına kalıyorlar.
Nutku tutulmuş beni dinleyen Şahende sessizliğini bozuyor ve sorusunu “koparmadan çiçek koklarcasına” bir kibarlıkta soruveriyor:
-Annesi?
-Dördüncü sınıfın başındaydı çocuklarını bırakıp gittiği. Şimdi kimse bilmiyor…
Devam edemiyorum…
-Anladım, diyor Şahende yine aynı sessizlikle…
İçeriden Ezgi’nin cilvenaz sesi geliyor. Babasıyla şakalaşıyor.
“Abdullah…” Kalbim neden sızlıyor böyle?..
…………
-Tamam artık, hadi şamatayı bırakıyoruz,derse devam.Abdullah, tamam dedim ama….
………..
-Biraz sessiz olun çocuklar! Abdullah, bak, her defasında isminle uyarmak istemiyorum seni…
……….
-Öğretmenim, birkaç arkadaşımız kermesten bir şeyler alamadı. Paraları yokmuş…
Bakıyorum Abdullah sırasında, yüzü gülüyor arkadaşları ile umarsızca şakalaşırken, ya gözleri?...
-Sınıf parasından halletsenize kızım...
……….
-Tamam tamam söz, sınavlarımız bitsin, Buz Devri 3 ‘ü izleteceğim size…
Henüz sinemaya gitmemiş hiçbiri.”Biz de sinemayı buraya getiririz” diyoruz birlikte…Nasılsa sınıfımızda artık bir projeksiyon makinası var…
Siyah perdeler sımsıkı kapalı. İçeri sızan bir damla ışık yok. Ortam harika.
-İşte karne hediyeniz çocuklar!
Sınıfta bir coşku, bir şamata…
-Normal sinemada bu kadar gürültü olmaz ama, hadi başlıyoruz! Şu cips paketlerinizi, patlamış mısır poşetlerinizi hışırdatmayın artık.
Abdullah yalnız oturuyor; Mustafa, Serkan’ın yanına geçmiş. Abdullah’ın sırasında bir şey yok.
-Sefa,diyorum,ön sıradan daha iyi izlersin oğlum,yiyeceklerini al,Abdullah’ın yanına otur,olur mu?
-Anladım,diyor Sefa’nın gözleri.
……….
-Abdullah, dedim.
-Efendim?...
-Sen en son kime sarıldın?
-……….
Bu da soru mu diyorum içimden…
-Abdullah…
-Efendim öğretmenim?
-Abdullah, biri en son ne zaman sarıldı sana ?
“Şöyle sımsıkı…Sıcaklığını hissettirerek,en son kim sarıldı sana Abdullah ?Annen? Baban? Gülen dudaklarına inat,gözlerindeki bulutu kim gördü en son yavrum senin.” yok bunları ve dahasını söyleyemedim.Dökemedim bunları kelimelere…
Abdullah da:
“-Hatırlamıyorum.” Demedi, diyemedi .... Çıkmadı bu sözler dudaklarından. Ben onun bal köpüğü gözlerinden anladım…
Ona sarıldığımda elinden düşürdüğü karnede birkaç 1’i vardı. Hayata eksiyle başlayan biri için ne büyük bir rakamdı 1…
/ mai /