10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1472
Okunma
‘DEMOKRAT’ OLMAK
Kavramları yerli yerine oturturken,subjektif bakış açımızla içini doldurarak,kendi kimliğimiz yansıtan bir olgu haline getirmemek,dirayet ve uzak görüşlülük gerektiren bir meziyettir.Hepimizin günlük yaşam içinde çokça karşılaştığı ‘ Bize özgü’lüklerle sorunlara doğru teşhis koyamadığımız gibi,yarattığımız dar döngünün karmaşası içinde debelenip boğulmak kaçınılmaz bir son olmaktadır.Deve kuşu anlayışı ile günü bile kurtaramayan bir haleti-ruhiye içinde,’evet genel anlamda doğru’ deyip ‘ama’larla sonlandırdığımız jargonla kendimizi ‘haklı’ çıkarmaya çalışıyoruz.Tarihsel sürecin şu veya bu kesitinde,kitleleri yönlendirmek ve aydınlatmakla yükümlü kimi kesimlerinde bu tortudan ayıklanmadığı,bu topraklarda yaşayan herkesin yaşamında gördüğü bir realitedir.Türkiye halkı,cuntaların liderlerine ‘doktora’ ünvanı vermek için sıraya giren bugünün ‘demokrat’ rektörlerinide tanıdı,köşelerinde Kenan Evrenleri yere göğe sığdıramayan ‘araştırmacı’ yazarlarıda.Öyle anlaşılıyorki,yılan eğrisi bir rotada ilerleyen takiyeci belkemiksizlerin mayalandığı bu coğrafyada at izini it izinden ayırmayı bir türlü beceremeyeceğiz.Egoların egemen olduğu toplumlarda zübük ‘liderler’in kıymeti-harbiyesi her zaman var olacaktır.Şakşakçı kültürlerin yarattığı ortamlarda gün batımında gölgesi uzayan cücelerin öğünmesi pek yadırganmaz.Bizim aydınlarımızda bu tanımlamaların dışında değildir.Toplumda kariyer payesi imiş gibi dost cemaatlerinde demokratçılık oynamak,TV kanallarında oturduğu baş köşede,kah Kürt halkının geleciğini ‘belirlemek’ kah,bir günde ülkede ‘ileri demokrasi’ yi kurmak bu zati-muhteremlerin en önemli görevlerinden bir kaçıdır.’Sözde’lerle hasır altı edilen sorunların müsabibide aynı anlayıştır..Demokrat olmak,Serapları sahiplenmek kadar,Ceylanlara ve Uğurlarada sahip çıkmadır.Çifte standartın imbiğinden süzülen niyetlerle kimse gerçeklere ulaşamaz.Savcı kapıya dayanınca ‘adaleti’ hatırlarken,kelepçelenmiş seçilenlere karşı sağır ve ama olmak çeyrek aydın olmanın dayanılmaz hafifliğidir.Riyakarca evrensel alanda içeriği dolu değer yargılarını boşaltarak,’kanat önderliğine’ soyunmak bir tek bizim ülkedeki ‘demokrat’larımıza özgüdür.Yıllarca,Latin-Amerika’daki kilise papazları kadar hak ve özgürlüklere sahip çıkamayanlar , bu ülkede süren ‘düşük yoğunluklu’ savaşın tahribatı karşısında bile sus pus kalabilmişken,.Oturduğu Arenanın en yüksek Locasında Gladyatörlerin yaşamını parmaklarının ucunda gören Roma imparatorlarının ruh haliyle kitlelerin kaderini belirleme hakını kendinde bulmaktadırlar.Oy uğruna toplumu manüpüle etmekte ne yazık ki demokratlığın görevlerinden sayılmıştır. Bu ülkede Papaz Sendaro’nun öldürülmesi ve Malatya’daki katliama suspus,İsviçre’deki minare sorununda ‘ Demokrat’lığının verdiği hezeyanla mangalda kül bırakmama en hafif deyimle samimiyetsizliktir..Bizde polise taş atan çocuklara ‘Terörist’,Filistinli çocuklara ‘General’ yakıştırmasıda bu cenahınson zanamlarda revaçtaki ‘enternasyonalizmi’ dir.Çekincelerle,ön koşulla ne kadar sağlıklı bir yargıya varılabilinir koca bir soru işareti.
Herkese eşit mesafeli,önyargılarını gerçeklerin yerine koymadan tavır belirleme,evrensel manada demokrat olmanın kriterlerine uygun davranma,eşitsizliğe,zulme karşı sesini yükseltebilme,demokratlığın olmaz sa olmazlarıdır.Bu öyle,’benim ülkeme özgü’ denerek gözden kaçırılacak bir olgu değildir,olmamalıdır.Sistemin efendilerini ürkütmeden,dimdik ayakta kalabilmenin ve olayları doğru okuyabilmenin zorluklar gerektirdiğide peşinen kabullenilmelidir.Bütün bunlar göz önüne alındığında,bu coğrafyada DEMOKRAT ve ona uygun davranmak,bedeller ödemeyi gerektiren bir mücedeledir.