18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1250
Okunma
Bugün akşam yemeği için masaya oturduğumuzda,mutfaktaki tv yi açıp,dedemin deyimiyle ajansı dinlemeye başladım.”BİR MİLLET ÖLÜYOR” başlığı altında Haiti’deki depremi söylüyordu spiker ve manzarayı gösteriyordu.O anda istem dışı gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım.Marmara depremini yaşamış biri olarak, o anda yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden…Şuanda Haiti’deki insanların ne yaşadıklarını birebir yaşamış ve biliyordum.Allah yar ve yardımcıları olsun…
Bunları düşünürken, daha önce yazdığım bir yazımı sizlerle paylaşmak istedim…
Necla teyze…Benim için bir iyilik abidesi,onun gibi insanların hala var olması gurur verici. Evimizin arkasındaydı evi,tek katlı,küçük 2 oda,ufak bir mutfak.Ama o ufacık 50 m2 lik ev neler görmüştü neler…
Evimizin tam karşısında,bir inşaatın temeli atılmıştı.Depremden sonra, evleri yıkılan herkesin konaklama yeri olmuştu beton.Cenazesi olanlar cenazelerini çıkartmak,olmayanlar da evlerinden birkaç parça hatıra eşya çıkartmak için günlerce o betonda yatıp kalkmışlardı.Depremin ilk günüydü,çok sıcaktı,hiçbir iletişim aracı çalışmıyor,elektrik ve sular kesilmişti.Herkes panik halindeydi,o anda insanın aklına yemek içmek bile gelmiyordu.Yine o betonda herkes ne yapacağını bilemeden kurtarma ekiplerini beklerken,Necla Teyze’m elinde kocaman devasa bir tencere ve kızının elinde koca bir kova ile çıkageldi.Tencerede makarna, kovada da ayran vardı.Herkesin önüne bir tabak makarna ve bir bardak ayran bırakıyorlardı.Sular kesik olduğu halde her daim koca çaydanlıklarla çay, ocağından eksik olmuyordu….
Evleri, gece orada kalmak zorunda olanların evi olmuştu.O, iki göz odada kimler kalmadı ki…Eşi, rahmetli Emin amcam,herkesi bacısı,evlerinde kalanlarda onu abisi bellemiş,aynı odayı paylaşıyorlardı.Ne yapsınlar ki…Olup olacağı iki göz oda,o anda saray yavrusu haline gelmişti.Dışarıda yatanlara ise,taşta yatmasınlar diye evinde ne kadar yorgan,battaniye varsa hepsini çıkartıp betona seriyordu..O ufacık mutfak, kimleri doyurmadı kimleri…Herkese ayrı ayrı sevgisini gösteriyordu Necla Teyze’m.Bahçesi, evlerinden eşya çıkaranların eşyalarıyla dolmuştu.Bir gün değil,iki gün değil günlerce böyle devam etti ve bunları yaparken de hiçbir şekilde maddi yardım kabul etmedi,”bana dualarınız yeter,ALLAH razı olsun deyin ,o kadar” diyordu.
Tam 11 yıl geçti depremin üstünden, depremden hemen sonra bir oğlunu kaybetti,ardından eşi Emin amcamı…Şimdi o, evde tek başına yaşıyor.Komşuları,kızı ve torunu ihtiyaçlarını karşılıyor.Keşke yanıma gelse de bir köşemde otursa,yaptığı iyiliklere karşılık vefa borcumu ödeme fırsatı bulsam.Ama gelmiyor.Kimseye yük olmamak için kızına bile gitmiyor.
Biz hala irtibatımızı kesmedik,telefonla arar sorarım,ziyaretine gitmeye çalışırım.Telefondaki dualarını duysanız,böyle bir şey olamaz der,her daim telefon etmek için can atarsınız.”Benim hakikatli kızım” diye başlar,”hacca gitmiş kadar oldun,Benim yaşıma geldiğinde,senide arayanlar bol olsun” der…Seni bir nebze de olsa mutlu etmeyi başarabiliyorsam ne mutlu bana Necla Teyze’m…Allah sağlıklı ömür versin.Yaptığın her şey için,oradakiler ve kendi adıma çok teşekkür ederim.Saygıyla ellerinden öperim…