Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Eser Akpınar
Eser Akpınar

BİR ÖYKÜNÜN SONU

Yorum

BİR ÖYKÜNÜN SONU

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

991

Okunma

BİR ÖYKÜNÜN SONU

BİR ÖYKÜNÜN SONU

Oda, otuz metre kareydi. Oldukça modern döşenmişti. Solda, bir tane ikili, iki tane tekli, beyaz koltuk takımı. Ortalarında, kare sehpa. Sehpanın altında, dana derisi halı. Onların ilerisinde, aynı sırada, küçük, yuvarlak, gri bir masa. Etrafında dizilmiş, dört adet tekerlekli, kolsuz, sandalye. Tepesinden, aynı renkte, modern bir avize sallanıyordu. Kendi oturduğu koltuk, büyük çalışma masasının hemen önünde ki iki koltuktan birisiydi.

Odada, dört kişiydiler; üç erkek ve bir kadın – kendisi. Solunda oturan adamı, hiç tanımıyordu. Sağında, çalışma masasının arkasında oturan, arkadaşıydı.

Ve dördüncü kişi, karşısında oturan. Onu çok iyi tanıyordu. Belki onun kendisini tanıdığından, çok daha fazla, tanıyordu.

Erken gitmişti. Hazırlıklı olmak istemişti. Ve odaya girdiklerinden beri, onu izliyordu.

Konuşmayı, arkadaşı olan adam başlatmıştı. Kısaca durumu özetlemiş ve diğer üç kişinin görüşüne açmıştı.

O andan itibaren, odada, tek konuşan oydu. Karşısında oturan, çok iyi tanıdığı, adam.

Önceleri, duymuyordu ne dediğini. Sadece izliyordu. Oturuşunu, el, kol hareketlerini. Bedeninin anlattığını duymaya çalışıyordu. O çok iyi bildiği bedenden yayılan sesleri, duymaya çalışıyordu. Bu sesler, duymaya alışık olduğu sesler değildi. Kelimelerini, ne anlatmaya çalıştığını,anlayamıyordu.

Vakit kazanmak için, bir sigara içmeye karar verdi. Çantasından sigaralığını çıkarıncaya kadar geçen süre içinde adamla yaşadıkları, hızlı sarılmış bir film şeridi gibi geçti, gözlerinin önünden. Onlarca sene yaşadıkları, paylaştıkları.

Sonra sesi ulaştı kulaklarına. Anlatıyordu ama anlattıkları onlar değildi. Ne onu ne de onunla geçen zamanları anlatıyordu. Bambaşka, hiç tanımadığı, orada bulunuşları ile alakası olmayan insanlardı, anlattıkları. Ve sürekli aynı şeyi söylüyordu: “ Çocuklara vermeyeceğim “

Zihni, bir anda odaya, o an’a döndü ve ne olup bittiğini algıladı. Süratle bir karar vermesi gerekiyordu. Önünde iki seçenek vardı:

1- Çocuklarının ortak kararı olan isteklerde direnecek ve o odadan başkası olup çıkacak.
2- Kendi aklından ve yüreğinden geçeni yapacak ama odadan çıkarken başı dik, kendine saygısını kaybetmemiş, alıştığı, bildiği insan olarak çıkacak.

Sigarasını yaktı. Dumanın arkasından, tekrar baktı adama. Önce dumandan ötürü net göremediğini düşündü. Ama duman yavaş yavaş dağılırken, adamın hala puslu, silik göründüğünü fark etti.

“ Çoktan gitmiş ve çoktan bitmiş.” dedi, içinden

Sağına, arkadaşına döndü: “ Bu işi, istediği gibi, bitir. Hiçbir talebim yok “ dedi.

Yerinden kalktı. Paltosunu giydi. Çantasını aldı. Elini uzattı adama, son kez. “ Yolun açık olsun. “ dedi. Sonra şaşkınlıkla kendisine bakan iki adama döndü “ Hoşça kalın, beyler “ dedi.

Başı dik, her zamanki vakur yürüyüşü ile odadan çıktı, gitti.

.../...

“ Sen delimisin? Neden böyle bir şey yaptın? Onca senen ne olacak? Hani kararın bu değildi? “

“ Siz benim, o odada, neyi göremediğimi, görmediniz “ dedi.

Ve sustu.

.../...

33 yıllık bir öykünün sonuydu bu.

Eser Aslanlı
izmir



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir öykünün sonu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir öykünün sonu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR ÖYKÜNÜN SONU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
14.1.2010 10:26:04
Kurgu, anlatım ve mesaj bakımından da tam bir örnek olmuş öykü. Tebrikler.
Turgay COŞKUN
Turgay COŞKUN, @turgay-coskun
14.1.2010 04:47:44
Öncelikle analiz; odayı ve insanları. Koltuklar, sehpalar, avizeler, tekerli sandelyelerin özellikleri gibi tüm detaylar düşünülerek anlatılmış. Yani konuya hakimiyet en baştan sağlanmış.

Odadaki üç erkek ve bir bayan... Oturuş şekiller, anlatan karşısındaki sosyal statüleri, yapmak istedikleri, konuşmaları, konuşurkenki bedensel travmalı hareketleri, sisli bir perdenin ardında kalışı gibi detaylarla okuyucuya sunulup, kişisel hakimiyet de, maddelerdeki gibi sağlanmış.

Saniyelerin düşünmedeki müthiş aksiyonu, zaman kavramındaki önemli yeri vurgulanırken, bir insanın sesinin yanıbaşında bile tam dinlenemediği kanıtlanmış, beden sesleri ve hareketleriyle adam kendi travmasında bırakılmış. Kadının kendisini dinlemediğini, hem de o kadar yakında olduğu halde görememiş, anlatmaya devam ederek, ikna edeceğini düşünmüş. Konuştukça batmış, battıkça konuşmuş... Her ağzından çıkan sözcük 33 tane 365 günü teker teker silmiş. Oysa anılarda da olsa kalmasını istemiş kadın. Adam kendi slüetinin geleceğini kendisi belirlemiş ve her sözü ile farkında olmadan MSDOS komutuyla C:FORMAT 33_YILLIK_HAYAT yazmış.

O an dağılmaya tüz tutan sis perdesinde kadın artık gereğini yapmanın onurunu yaşamak istemiş. Dönmüş "İşi istediği gibi bitir. Talebim yoktur." derken sevinen adam, format komutu sonrasında o vakarlı sözlerin aslında ENTER tuşu olduğunu farkedememiş bile. Zafer sanmış hezimeti...

Onca senenin ne olacağı sorulurken, kadının verdiği cevap aslında hayatı vakarlı yaşamanın bir dersiymiş. Görmesi gereken gözler göremese de, bu yazıyı okuyan gözler görmüş bence...

Kadın, 33 yılın kabus gibi karanlığından dışarı çıkarken gözleri kamaşmış aydınlığı farkedince.

Yürümüş aydınlığa doğru...

Sevgiler...

suskunbiradam tarafından 1/14/2010 4:48:15 AM zamanında düzenlenmiştir.
berşah
berşah, @bersah
14.1.2010 02:55:31
en hayırlısını yapmış olmamanın onuruyla
“ Siz benim, o odada, neyi göremediğimi, görmediniz “ dedi.
Ve sustu.
dotum sevgiler bıraktım kucak dolusu

nertenn
nertenn, @nertenn
13.1.2010 23:48:56
10 puan verdi
daha sonunu okumadan 2.şıkkı seçeceğinizi düşündüm.ve de öyle olmuş.
sizi iyi tanımışım eser hanım.
çok güzel anlatılmış mekan,kişiler ve duygular.
bir an kendimi odada hissettim
tebrikler.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL