Karalama yazılarım


..her seferinde böyle oluyorum seni seviyor gibi uzanıyor ellerim sahile ...gelip içime doldurduğum denizin kokusuyla mavi tuzlu suya dokunuşum durdurulmaz bir enerji olup bana seni yaşatıyor...mavi hırçın suyun derinliğine ve enginliğine aldırmadan kendimi bırakmak istiyorum sana...bir vapurdan inecekmişsin gibi iskeleye yöneliyorum her seferinde seni bekliyorum bir gün geleceksin akşamın kollarına atılmam gibi bana geleceksin....işte bu hayaller ve düşler arasında gezine gezine üsküdar’a varıyorum...mihrimah sultan camii..iki tarafı mermerli merdivenlerle çkıyosunuz avluya veya bir tarafından kemerli bir giriş ile avluya açılıyorsunuz ne güzel bir şadırvanı var sizi karşılıyor şirince ve oradan boğaza dönüp bakınca bir tatlı serin rüzgar okşuyor saçlarınızı iskeledeki geminin bacası tütüyor yanaşacak geminin de uyarı düdük sesi denizin dalgaları ile kulağınıza ulaşıyor martıların telaşına gökyüzünün bulutları ve ikindi ezanı karışıyor insan insan istanbul üsküdar... muhakkak tanıdık bir yüz bulacak gibi oluyorsunuz bunca taşkın insan selini seyre koyulunca..ah üsküdar neden ben böyle olurum sık sık gezindiğim saatlerde tıpkı vimin odalarında dolaşıyor gibi ne kadar mutluyum seninle...şu deniz şu serinleten rüzgar şu mavi bakış nasılda sarıp sarmalıyor ruhumu sana kollarımı açıyorum kollarıma doluyorsun üsküdar kollarıma koşuyorsun ......sabah pencereyi açtığımda bahçeye bakan yüzündeki ağaçların her dalı kuşlarla dolu uzakta boğazın derin engin lacivert rengi ile kuşların cıvıltıları arasındaki bahar kokusu yaşama sevinci tatmak için ne güzel bir anı yaşatıyordu durabilir miydim yakın bir fırından poğça ve simit almak için demlenen çayın kokusunu daha fazla bekletmemek adına evden çıkmaya karar verdim az sonra bahçede içeceğim çay ve o taze bol susamlı çıtır çıtır simitlerin ben de yaşatacağı mutluluğu ancak bu zevki sevenler anlayacaktır diyorum ..veya mümkün olsa da üsküdar sahiline inmek sahil boyunca salacak istanbul ve denizin o boğaz tadı rengi-kokusu-cazibe yağmuru altındaki iç huzur ve baş döndürücü hayata sarılma sevinci doyumsuz olacaktır......ah yine dertlerimi dinleyen martılara koştum bugün denize karşı bir taşın üzerinde oturmalıyım sesli sesli anlatmalıyım karşımda duruyor gibi şikayet ettiğim insan boğazın mavi rengi sonra sözümü kesmeli çok değişmişmiş olmalıyım iyot kokusuyla sahile has kokunun rüzgarın bende ki dinlendiriciliğiyle..martıların sesi az çıkmalı sonra söylediklerimin güzelliğini kaçırmamak için..içimin rahatladığını görüyorum aklıma senin gamzelerin geliyor iki tarafında duruyorlardı az konuşan yüzünü bahardan bahara çeviren..balıkçı kayığı ilişiyor gözüme açıldığımı sanıyorum arkama bakmadan düşüncelerimden uzaklaşıncaya kadar ve aklıma yine sen düşüp gözlerinin kahvesi kirpiklerinin ıslaklığı beni vaz geçirinceye kadar yorulduğumu farkedip sana haykırıyorum açık denizlerden sesimi aldığına inanarak fırtına çıkmadan önce beni kurtarabilecek misin..?...üsküdar’da beşiktaş iskelesinin hemen yanıbaşında çok sevimli bir park var dilerseniz daha üsküdar’ı gezmeden nefeslenmek için biraz kalabilir yemyeşil bakımlı bir bahçe gibi sizi ağırlayan bu parkta bir bankın üzerinde oturup boğazı ve insanların sevinçlerini çocukların ilk kez görüyor gibi maymun iştahlarını çimenlere sere serpe uzanan yaz sıcağından kaçışın öyükülerini çıkaracak manzaralara rastlayabilrsiniz..ne çok sandal -motor-gemi olduğuna boğaz trafiğinde burada şahit olacaksınız..hiç durmaksızın kalkış ve varışların heyecanlı koşuşturmalarına farkında olmadan kaptırdığınızı göreceksiniz....hadi üsküdar’a gelin ve keyfini çıkarın..artık günler müsait ve sık sık mesaiden sonra üsküdar’a gidiyorum...kız kulesi karşısında oturup bir kahve içmenin tadını değişemem ..



mustafa kaya
istanbul