7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
657
Okunma
Seçimler geçti ama ardında parti başkanlarının soru işaretleriyle.Kimi birbirine yüklendi kimi ise yapacaklarını söyleyip fakat işinde fazla deriliğine inmeden(yüzeysel)geçti.Ve sonuç belli.Peki biz seçim meydanlarında cezaevleri hakkında bir şey duyduk mu?Kim ben cezaevlerine el atacağım dedi.Medyada popüler kültür partileri gösterdi.İnsanlar bu söylenenlere ne kadar inandı?Ve şuan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var.Hizmet ve değişim bekleniyor.Ama bu Cumhur başkanlığı seçimide bizi bekletecek.
Ölüm oruçları ve tecrit.Bundan 6-7 sene önce ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ adıyla cezaevlerine buldozerlerle kepçelerle girip mahkum kouşlarına gaz bombaları,ağır silahlarla dalınmıştı.Sokak köpeklerinin ağzından mahkum kolları alınacak kadar vahşi olan bu operasyon cezaevlerindeki koğuş sistemine son verip onları F tiplerine tıkmakla nihayete ermişti.Ancak mahkumları her türlü işkenceyi ’de barındıran bu insanlık dışı uygulamaya karşı insanlık tarihinin kaydettiği en büyük ölüm orucu direnişide bundan sonra başladı.Gazeteler televizyonlar göstermiyor yokmuş gibi davranıyordu.İğrenç yayınlarıyla zehirlenmiş iradesi,haysiyeti,rehin alınmış halk kıpırdayamaz halde.Ve 40 yaşında bir Avukat Behiç Aşçı oda dışarıdan ölüm orucunda direnişteydi.Fakat o ölmedi Arkadaşları(aydın,yazar,sanatçı)onun sesini duyurdular.CHP İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen sonunda mecliste Behiç Aşçı ismini ve direnişini duyurmuştu.Aslında hepimizin sesini duyurmuştu.Behiç Aşçı 294 gün sonra eylemine son verdi.Ya diğerleri..Ege Üniversitesi öğrencisi Canan Kulaksız.Yine arkadaşlarıyla birlikte ölüm orucunda olan Sultan ve bir sabah polis muhabiri bir gazetecinin kışkırtıcı yazısından sonra polislerin evi taramalı tüfeklerle tarayıp içeridekilerin ölmesi.Gebze M tipi .hapishanesinde Serpil Cabadan.İki çocuk annesi Gürcan Görüroğlu ve diğerleri...
Bir yanlışın düzeltilmesi insana verilen değere sahip çıkmak.Dört duvar arasındasınız ve kimse yok.Nasıl bir ceza işlemişsiniz ki buraya atılıyorsunuz.Önceleri kouşlarda herkes bir yanlışlık gördüğünde toplanıp isyan ederlerdi.Tek kişilik hücrelere konulduktan sonra kimsenin sesi duyulmaz oldu.İşte bizide kimsesiz bırakmaya çalışıyorlar.Bu yanlıştan dönelim.Bizi yönlendiren aydın,yazar,sanatçı kişileri anlayıp ve sorgulayıp doğruya ulaşmalıyız.Yurt dışında bu tarz bir şey olduğu zaman hepimiz o insanlar için üzülmüyormuyuz.Ya kendi insanımız.Bir genç olarak bende size soruyorum...?Bu saydıklarım ve niceleri istemezlermiydi güzel bir hayatlarının olmalarını.Ama insanlık için savaştılar.Biz onları bir kenara bırakıyoruz ne yazıkki.Büyüklerimizi bekliyoruz.bekliyoruz...