14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1061
Okunma
Suzan ve Birol’a oturdukları daireyi Fatma ile arkadaşı Derya kendi binalarından kiralamıştı. Eskiden beri görüşürdüler. Suzan’ın yokluğunda Fatma ve Derya daha da yakınlaşmıştılar. Derya ve Fatma koyu bir muhabbete dalmıştı. Bilgisayarda çetleşiyorlardı birileri ile. Bu iş den müthiş bir heyecan duydukları hallerinden belliydi. İnsan ilişkilerinde söz %7, ses tonu %38, beden dili %55 etkili oluyordu araştırmacılara göre. Fatma derya’yı çekip çevirebiliyordu. Yaşça da büyüktü.
Giderek masumiyetini kaybeden bu sohbetler iki kadını da tehlikeli aşırılıklara çekiyordu. Yasağa alaka, gittikçe artıyordu. Bu gizli sohbetler en büyük zevkleri olmuştu.
Yine bilgisayarın başındaydılar. Biran dura kaldılar. Çok düşünüp birbirlerini ikna ettiler. Adamların evinde kahve içecektiler.
Vaktinde buluştular. Yakışıklı iki beyle kahve içip sohbet ediyorlardı. Bir süre sonra Derya fenalaştı. Yarı baygın haldeydi. O nazik adamlar Fatma’nın yanında Derya’nın elbiselerini soymaya başlamıştı. Derya direnemiyordu. Fatma evden Deryayı bırakarak ayrılıyordu. Bütün hazineleri büyük bir itina ile yağmalanıyordu. Bir daha, bir daha, bir daha. Perişan bir halde Fatma’nın evine bırakılıyordu tecavüz mağduru Derya. Olayı eşlerinden gizliyorlar. Fakat sonraki günlerdeki şantaja da boyun eğiyorlardı. Tecavüze uğradığı eve de defalarca gidiyor, bolca sus parası da veriyordu. Bu işin sonu olmadığını anlayınca, durumu kocasına açıyordu Derya. Hem dayak atıyordu eşi, hem de boşanıyordu.
Suyun akıp varacağı yer olan
Padişahın denizi, sele kapılanı,
Dereye dalanı nasıl bilmez.
İki çocuklu Derya, altı ay içinde kendisinden 15 yaş büyük Yozgatlı birisiyle evlendi. Bir yıl sonra o eşi de eceli ile öldü. Dolgun emeklisi ve 6 dairesi Derya’ya kaldı.
Derya yaşam tarzını değiştirmiş, dini sohbetlere katılır olmuştu. Hem kendisi aydınlanıyor hem de çocuklarını daha bilinçli büyütüyordu. Ara sıra Suzan ile de görüşen Derya, dinden fazlaca konuştuğu için itici bulunuyordu. KADİRİ Tarikatına giren Derya, dine yaklaştıkça eski dost ve arkadaşları tarafından dışlanıyordu. Derya ise Rabbi tarafından kendisine tanınan bu ikinci fırsatı kaçırmak istemiyordu. Sohbette; akşam TV de yayınlanan ve sabah gazetelere çıkan bir olay konuşuluyordu: Ankara Otogar’ında hamallık yapan birisi, mesaj arkadaşı bayanın anadan üryan resimlerini istemiş. Kadın da göndermiş. Adam kendi evine gidip eşini doğramış. Meğer o resim gönderen adamın karısıymış.
İstanbullu bir kız çocuğu; Nevşehir’e mesaj arkadaşına kaçar. Orada arkadaşı ve üç erkeğin daha tecavüzüne uğrar bir ay boyunca.
Örnekler, örnekler, örnekler. Derya daralmıştı. O da benzerini yaşamıştı. Deccal’ı doğuracak nesiller bu gelişmiş teknoloji ile yetişecekti. Deccal’ın orduları bu tezgâhtan geçecekti. Derya, yaratıcının her şeyi zıttı ile yarattığını da öğrenmişti. Gece ile gündüz, kötü ile iyi, acı ile tatlı, şeytan ile melek gibi. Deccal’ın zıddı Mehdi AS. Da bu nesillerden gelecekti. İçi rahatlamıştı. “ mazimi temizleyemem ama kalbimi temizleyebilirim” diye düşünüyordu. Her sohbet bir değildi. O artık nurani sohbetleri takip ediyordu. Kadiri olduktan sonra kalbi huzur bulmuştu.
Derya sohbetten evine dönmüştü. Yemeklerini yapıp televizyonu açtı. Malatya’da İncil dağıtan bir yayın evi basılmış, üç kişi boğazı kesilerek katledilmişti. Duyduklarına inanamadı. Bu vahşeti yapanlar insan olamaz diye düşündü. Allah’ın bütün peygamberleri İnsanı öldürmemek gerektiğini öğretmişti. Din milliyet fark etmez idi, insan insandı ve saygındı.