14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3187
Okunma

1 Ocak 1998 , 12 yıl önce hayatımın en güzel hediyesini Tanrı ellerime verdi. Binlerce defa şükretsem azdır. Ne mutlu bir gündü ve ne değişik bir duyguydu. Simsiyah saçların, cin gibi açılmış gözlerin ve neredeyse yüzünü kaplayan kocaman burnunla ne iyi ettin de gelmiştin. Hoş gelmiştin, karanlık dünyamı aydınlatan sevginle.
O günkü tadın, o günkü kokun hala aynı. Hala gözümde minicik, korunmaya muhtaç bir bebeksin. Sana bir şey olacak korkusuyla hep sakındım. Dualar ederdim sabahlara kadar, “sana gelecek her dert, her hastalık bana gelsin . Minik bedenin dayanamaz belki, ya sensiz kalırsam “ diye . Aslında hala aynıyım. O korkularım, tedirginliklerim hiç bitmiyor. Yaşadığım sürece de bitmeyecek, sanırım.
“Kelimelerin kifayetsiz kaldığı” yerdeyim oğul. Sana dilim değil, gözlerim anlatır aslında sevgimi. Daha anlayamazsın bunu, belki ilerde, çok yıllar sonra kucağına verilen, küçük savunmasız bir yavruyu sardığın zaman. O kokuyu hissettiğinde senin de dilin tutulacak., anlatamayacaksın sevgini, sadece yaşayacaksın. Gün gelecek tıpkı benim gibi, sevgin süzülmeye çalışacak dudaklarının arasından, lakin hiçbir söz yetmeyecek. Gözlerin yapacak yüreğindeki o kocaman yerin tercümanlığını.
Doğum günün kutlu olsun can oğul, ağız tadım, yaşam sevincim. Sıcaklığın hiç gitmesin kollarımdan. Başarı her daim seninle olsun. En güzel makamlarda görmek nasip olsun seni. Keder nedir bilmeyesin. Hep bende kal, hiç çıkma hayatımdan hep varol .
Seni seviyorum.
Tüm edebiyat defteri ailesinin yeni yılını kutluyorum. İnşallah bu yıl hep güzellikler yaşarsınız.
31.12.2009