14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
980
Okunma
Memleketin gündemine bomba gibi düşen bir olay !
Soruşturma safhasında olduğu için konuşulmasının, yorum yapılmasının zarar getirebileceği, yanlış anlaşılmalara neden olabileceği, çok hassas bir konu.
Fakat en çok mağdur olan, en alt tabakada ve en altta kalan - ezilen - kesimin bir üyesi olarak, konuşmayan yalnız biz mi kalacağız ?
En etkili ve açık tarifi ; ’ fillerin tepişmesi, karıncaların ezilmesi ’ dir bu olayın !
Memlekette bir taraftan ekonomik krizin etkileri had safhaya ulaşmış, işsizlik, yoksulluk almış başını gidiyor. Öldürücü bir salgın hastalık, kurbanlarına her gün yenilerini ekleyerek ve artarak devam ediyor. Tarihimizin periyodik olaylarından ’ Kürt isyanları’ nın bir yenisi daha sahneye çoktan konmuş bile. Ülkemin askerine, polisine, insanlarına, iş yerlerine saldırı var. Bunların yaptıklarına karşı, yakınlarını, mallarını, iş yerlerini kaybedenler ve ülkeyi korumayı kendilerine vazife bilen Milliyetçiler de onlara karşılık vermek üzere sokağa inmeye başladılar !
Böyle bir günde darbe hazırlığı yapma iddialarıyla bazı ordu mensupları suçlanıp, göz altına alınıyor. Yetmiyor ; suikast iddiaları ile ordunun en gizli odalarına girilip, evraklar inceleniyor, subaylar tutuklanıyor.
Birileri zaten çoktan hazırlanmış, orduyu karalamaya ! Onlar hiç de yargı sürecinin tamamlanmasını falan beklemiyorlar ! Tamam ; ’ Ordu sivil iktidara karşı suikast hazırlığında !’
Genelkurmay, siyasetçiler gibi çamurda yıkanmamış! Karşı savunmaya geçme gayreti içine girmiyor. O, Türk yargısının bağımsızlığına gerçekten güveniyor. Mutlaka sonunda işin doğrusunun anlaşılacağına inanıyor.
Fakat sivil iktidar çoktan hükmü vermiş bile ! Kaybedilmeye başlayan oylar bu şekilde geri alınabilecek çünkü ! Buraya mağduriyetle gelenler, yine ancak bu yolla ayakta kalabileceklerine inanıyorlar.
Evet ; ordunun da emniyetin de içinde yanlış insanlar barınabilir ! Kötü amaçlı kişiler, ne kadar zor da olsa, ordunun içine bile sızabilirler.
Fakat ordunun içinde olabiliyorsa eğer, siyasetin içinde de hainler olabilir ! Hem de bu ihtimal çok daha fazladır!
Meclisimizde bulunan seçilmiş kişilerin sicilleri incelendiğinde önümüze kapkara bir tablo çıkmaktadır ! Dokunulmazlıkların kaldırılmasından korkan onlardır ! Sivil hayatta çalıp çırpıp, milletvekili dokunulmazlıklarına sığınan askerler değil, sivil siyasetçilerdir ! Öyleyse onların aralarında hainlerin olma ihtimali muhakkak ki çok daha fazladır !
Evet, bağımsız yargı işlemelidir ! Hem de herkese karşı. Asker ,sivil ya da siyasetçi , herkes için yargı yolu açık olmalıdır. Peki öyle oluyor mu ?
Genelkurmay, karşı savunmaya geçmiyor diye, orduyu yıpratmanın, karalamaya çalışmanın kime yararı olabilir ? Sadece sivil iktidara ! O da görünürde, yani zahiri .
Bir düşünelim bakalım : Son yıllarda, özellikle orduya sızmaya çalışan hangi grup var ? Bu grubun , bu günkü siyasî iktidar ile yakınlığı ne alemde ? Çukurambar’daki yakalanma olayını düşünün. Elde adres yazılı kâğıt, yok efendim yutmaya çalışmak ! Sizce gerçekten, ordunun en önemli birimlerinden birinde çalışan, hem de yüksek rütbeli, profesyonel bir subayın bilerek yapacağı bir davranış olabilir mi ?
Bu olay tam bir senaryo kokuyor ! Bu güzide kurumumuza sızmayı beceren, ordu karşıtı ideolojiye sahip, orduyu yıpratma niyetli bir grubun, sahneye koyduğu tehlikeli bir senaryo ! Şimdilik amaçlarına ulaşmış görünüyorlar. Yandaşları beyanlarıyla orduyu dövmeye başladılar bile. Bizim halkımız da , maaşallah çok kolay kanıyor.
Sivil iktidara yapılacak bir suikast, günün birinde ortaya çıkmaz mı ? Ordu gibi bir kurum, böyle bir basitliğe tenezzül eder mi ?
Son yıllarda iş başına gelen Genelkurmay başkanları, darbe meraklısı olsalardı eğer, çoktan yaparlardı ! Kesinlikle, özellikle Özkök Paşa’dan itibaren gelenler, tam bir demokrasi taraftarı oldukları içindir ki, bu tür hesapların içinde olmamışlardır.
Birilerinin, Ordunun suikast hazırlığı yaptığına inandığını açıklaması kadar, bizim de onların ve yandaşlarının ordumuza komplo kurmaya çalıştıklarını iddia etmeye hakkımız var !
Sonucu yargı belirleyecek, derken ; ister istemez sormamız gerekiyor : Hangi yargı ; sizinki mi, bizimki mi yoksa onlarınki mi diye ?
Bu ayrımı yapan da biz değiliz. Yargının bazı kararlarını ideolojik, işlerine gelenlerini haklı bulanlar yargıyı da o hale getirdiler işte !
( Sabah Gazetesi’nin bu günkü sayısında ; ’’ Mühürlü Odanın Sırrı ’’ başlıklı yazıyı, dikkatlice okuyup, tarafsızca değerlendiren herkes, işin gerçeğini anlayabilir. Lütfen, üşenmeyin, mutlaka okuyun o yazıyı !)
Fikret TEZAL