Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
ilknur doganay
ilknur doganay

İLİŞKİLER

Yorum

İLİŞKİLER

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1087

Okunma

İLİŞKİLER

İLİŞKİLER

İLİŞKİLER

Eşimin bana bayramda hediye ettiği, daha önce nasıl bakılacağını bilmediğim, duymadığım Atatürk çiçeği oldukça canlı görünüyordu. Yemyeşil yaprakları kıpkırmızı çiçekleri vardı.
Her gün , gözümün ucuyla bakıyor , solar mı acaba diye düşünürken , hemen bu düşüncemden vazgeçiyordum. Çünkü o hiç solacakmış gibi durmuyordu, bende onun için gidip bir çiçekçiden, bilgi alma zahmetinde bulunmuyordum. Bir ay yemyeşil bütün güzelliğiyle karşımda duran çiçeğim birden bire yapraklarının ucundan başlamıştı sararmaya, anca dayanabilmişti umarsızlığıma… Hemen acil önlemler almaya başladım, öğrendim ki fazla sıcak ortamları sevmezmiş balkonmuş onun yeri.

Hep bizim olacağını zannettiğimiz, arkadaşımız ,dostumuz ,eşimiz her zaman bizim kalabilir miydi !
Yaşamda hiç bir şeye tam olarak sahip olamazken , nasıl sahip olabilirdik. Bizi her türlü durumumuzda, yalnız bırakmayan arayan soran ,koşa koşa gelen arkadaşlarımız dostlarımız bizim nasıl olsa cebimde mantığımızı ,umursamazlığımızı nereye kadar görmezden gelebilirdi. Hep daha fazlasını isteyip yetinmeyip, kendimizi bir dağ olarak görüp, daha büyük dağların zirvesine dikeriz gözümüzü, sırada oradaki zirveyi ele geçirmek vardır.
Böyle sürer gider büyük dağ olma hevesimiz… Herkes tarafından bilinmeye başlar küçük dağları ben yarattım havaları…
Veren el her zaman üstün olmuştur, lakin her zaman verebilmek için biraz da almak lazım.
Siz gururun sadece kendinize mi ait olduğunu sandınız…

Evlilik imzasını attıktan sonra tamamıyla sahiplendiğimiz eşimiz bir ömür boyu bizim kalabilirmiydi , var mıydı bunun garantisi , onu nasıl olsa hep bizim sanıp iki kişilik planlar yerine tek kişilik planlar yaparak, sadece kendimiz için yaşayarak, zamanımızın oldukça uzun bir bölümünü ,saatlerce bir kitabın sayfalarına gömülerek ,bazen televizyon başında, bazen internet başında harcayarak, yalandostluklar arkadaşlıklar peşinde, egomuzu tatmin etmeye çalışarak, hep daha çok daha çok isteyerek, kendi halinde solmaya bıraktığımız eşimiz, hadi kalk hava çok güzel , saklı bahçede bi çay içelim ya da yürüyelim, yeter ki birlikte olalım dediğinde ,yapmam gereken işlerim var, bitirmem gereken bir kitabım, yetişmesi gereken bir yazım var, üstelik bir de Zeynep’e sözüm var, çarşıya çıkmamız gerek diyip defalarca kibarca red ettiğimiz eşimiz, hep bizi bekler miydi ,beklemeli miydi ?..

Kimse alınmasın, kimse kendini kandırmasın ,kimse kendini emek vermiş ,aldatılmış,
karşılığını alamamış, mağdur kadın, ya da erkek rolünü oynamasın…
Kararında ,zamanında, verilmiş sevgiden ilgiden kimse pişman olmamıştır, ne olmuşsa fazlasından taşmıştır…





İlknur Doğanay Özlü
24/ 12/ 09

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İlişkiler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İlişkiler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İLİŞKİLER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
onurumsun
onurumsun, @onurumsun
31.12.2009 10:56:40
Sevgili İlknur. Öyle güzel bir konuya değinmişsiniz ki, her birimiz bu konu hakkında sayfalarca yazı yazabileceğimiz halde, kendimize itiraf etmekten korktuğumuz için yazmaktan ya da söylemekten vazgeçtiğimiz konuyu siz bize itiraf ettrmeyi başarmışsınız galiba.

Ben kendi adıma her zaman şunu söylerim. " Sevgi emek ister, Emek verilmeyen her şey gibi, emek verilmeyen sevgilerde günün birinde bir rüzgar yeli gibi uçup gider. Verirken almasını, alırken vermesini öğrenmeliyiz her birimiz"

Sevgiler yüreğinize
Uğur Demiröz
Uğur Demiröz, @ugurdemiroz
27.12.2009 00:10:27
lakin her zaman verebilmek için biraz da almak lazım.

Kararında ,zamanında, verilmiş sevgiden ilgiden kimse pişman olmamıştır, ne olmuşsa fazlasından taşmıştır…

Can alıcı noktalar bunlar...Çok güzel bir konuyu anlamlı bir şekilde anlatmışsınız..Kaleminizin hitabeti çok güçlü..Aklınızdan geçeni güzel ifade ediyorsunuz İlknur hanım...Kaleminiz daim olsun...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
25.12.2009 16:28:01
Guzel bir yazı .

Tekrar tekrar kutlarım.

Saygılar.
mehmet ali unsal
mehmet ali unsal, @mehmetaliunsal
25.12.2009 13:36:17
Tebriklerkardeşim.Gerçekte güzel bir konuya el atmışsııız.Günümüzü proğramlı oarak sürdürmeliyiz.Her şeyin aşırısı zarardır.İnanın çok zamanımız geçiyor internetin başınsa,kendimize hakim olmakıyız.ABD'DE İNTERNET BAĞIMLILIĞINDAN VAZGAÇİRMEK İÇİN TEDAVİ MERKEZLERİNİN AÇILDIĞINI BİLİYORMUYUZ.Eşimiz bizim en sevdiğimiz değerlerden biri olmalı,onları ihmal etmemeliyiz.diye düşünüyorum.Umarım milletçe kendimize ayar çekeriz inşallah.

"yÜce peygamberimiz:Gereksiz ve faydasız işlerden sakınınız."
YAZINIZ İÇİN NEKADAR TEŞEKKÜR ETSEM AZDIR.
kurtoviç
kurtoviç, @kurtovic
25.12.2009 11:17:04
Atatürk çiçeğinden başlayıp ilişkileri sorgulamayı çok güzel başarmışsınız.Güzel bir yazı okudum.Kendimizi her daim yenileyebilsek -ki kanımca imkansız-daha mükemmele giderdi her şey.Rudyard Kipling'in,"Eğer" şiirinde sıralayıp,sonunda da"işte o zaman sen tam bir insansın oğlum " diye bitirdiği kadar zor.
Selam ve saygıyla...
kurtoviç
kurtoviç, @kurtovic
25.12.2009 11:08:55
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
25.12.2009 10:59:54
Oldukça göreceli bir konu. Her kesin, kendisine, kendi yaşadıklarına göre, bir yanıtı olacaktır. Hani " Yumurta mı tavuktan? Tavuk mu yumurtadan? " hesabı.

Bir genelleme yapmak, kalıba sokmak mümkün değil. Bu işin kitabı da yok ki, açıp "hangisi doğru?" diye bakalım.

Sanırım "3 maymun " olmak en doğrusu. Hayata ve hayatı paylaştıklarına karşı. Garanti, arıyorsanız, elbette.

Annem geldi aklıma yine. " İki evet, bir peki, mutluluğun temeli ". Meşhur sözüdür.

Sevgiler.
Ağyar
Ağyar, @agyar
25.12.2009 00:43:05
Hayatımızı bir sinema salonuna benzettiğimizi varsayalım, teknolojini hayatımıza soktuğu mekanik, dijital, elektronik her bir hırdavat, sinema salonumuzdaki herhangi boş bir koltuğa oturacağı yerde dolu olan koltuktaklardan başka bir şeyi ya kaldırmış ya üzerine oturmuş, sırayla.

Bundan otuz- otuzbeş sene öncesini hatırlıyorum da, haftanın yedi günü ma aile ya biz bir komşuda idik, ya bize misafir gelirdi. Bir muhabbet, bir muhabbet. Şimdilerde gidip gelmeler azaldı, zira insanlar dizi manyağı olmuş.

Bundan yirmi- yirmibeş sene öncesini hatırlıyorum da, bayramlarda, yılbaşlarında tatlı bir kartpostal telaşı yaşardık, değişik dostlara değişik kartpostallar seç, onları el yazısı ile samimi kelimelerle süsle ve yolla. Şimdilerde fiks bir metin üzerinden kah cep telefonundan, kah internetten listede kim varsa isimlere bakmadan "ok"le.

Bundan yirmi- yirmibeş sene sonrasını hayal etmeye çalışıyorum, bakıyorum sinema salonum bom boş, üzülüyorum

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL