1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
834
Okunma
Şu yaşadığımız günler, geçmişimizin ta kendisiymiş.Her bahar ayında açan çiçeklerin kokuları,o başımızda esen kavak yelleri, her kış akşamının insanı delirtircesine üşütmesi ve nihayetinde dopdolu ayaz kokması aslında geçmişin ayak izleri...
Düşünüyorum da her mevsimin kendini tanıtan yanları olmasa ne yaşadığımız zamanı tanımlayabiliriz;ne de bulunduğumuz mekanı,bu zamanlar üzerine ne hayaller kurabiliriz, ne de anılarımızı bişeylerle tamamalayabiliriz...
Bir kış gecesinin insan hayatında ne derece anı yüklü olduğunu bir tahmin etmeye çalışsanıza!Bunu tahmin ederken bile ne güçlüklerle karşılaşırız.Osoğuğun içimize işlediği anlar,yağmurun yüzümüzü haşlarcasına hiddetle yağışı ya da insanı bir yandan esir alan diğer yandan tatil havasına sokan kara ne demeli...Bunların hepsi bizim hayatımızda hatır bırakan izler değil midir? Kimbilir kaç defa kar yağdı diye okula gidemedik ya da şiddetli rüzgarın esişiyle pencerelerimiz kendini savunamadı,yağmur kaçımızın çatısından sızarak anılarla bütünleşti...
Çok defa kış gecelerinde elektrikler kesilir ve nedense çocuklar o sırada kendilerini büyüklerinin siperinde bulurlar!Çünkü onlar şu sıralarda unutulmaya yüz tutmuş masalları dinlemek isterler.Bir sessizlik rehin alır ortalığı çıt çıkmaz ve başlanır söze;BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...
Şimdi vakit gece yarısı,mevsimlerden kış ve ben yalnızım;bana masal anlatacak kimsem bile yok!BEN VARDIM YALNIZDIM...
Çocukluğumu özledim!!!