6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1424
Okunma

Seninle Hiç İstanbul’da Olamadık
Göremedi İstanbul ikimizi...
Ne Emirgan’da bir semaver tüketebildik
Ne Aşiyan’da hüzün...
Bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti
Ne Çamlıca kısmet oldu ne Piyer Loti...
Hiçbir vapur taşımadı bizi Marmara’da
Bir güvertede seni
Liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim..
Ellerini avuçlarımda tutup da içimi dökemedim
Şöyle bir elimi atıp da omzuna
Kolun belimde
Yürüyemedim seninle Beyoğlu’nda
Bir sinema ya da tiyatro koltuğunda
Parmak uçlarıma değmedi dudakların
Pasajda Arjintinleri çekip
Nevizade’de bir iki tek atamadık
Doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık
Seninle İstanbul’da olamadık
Duyamadı İstanbul sesimizi
Sahaflar’da yorulup da kitaplara bakmaktan
Çınaraltı’nda mola veremedik
Karışıp çılgın kalabalığına Kapalı Çarşı’nın
Tadına varamadık bir öğlen rakısının
Ya da Sultanahmet’te bir müzeyi gezip
Dostlara uğrayamadık
Gülhane’den uzanıp Sarayburnu’na
İntiharı düşünemedik enine boyuna
Ne Laleli’den geçebildik sevgilim
Ne kendimizden
Bir çalgılı Kumkapı meyhanesinde
Ağlayamadım doyasıya sımsıcak göğsünde
Eski İstanbul’da gezdiremedim seni
Yemiş’te Asmaaltında
Ne kaldırımlarımı gördün ne çayhanelerimi
Ne çocukluğumu bildin ne gençliğimi
Seninle hiç İstanbul’da olamadık
Saramadı İstanbul hiç bizi
Çılgınlar gibi dolanamadık otobüslerle
Trenlere binemedik
Bırak bütününü bu koca kentin
Sadece bir tek semtin
İçinde bile olamadık
İstanbul hiç doymadı bize bitanemmm
Biz de ona doyamadık
. . .
Vedat Didari
-------------------------------
Nereden ve nasıl geldiği bilinmeyen bir karanlık, gelip ışığı böldü ve savruldu her şey bambaşka yerlere. Apayrı yerlerde yeniden kök saldı sevgi… Budur yaşamak.
---------------------------
Seninle bahçemizdeki salıncaktayız. Ben dizlerine yattım, sen incinmeyeyim diye bir küçük yastık koydun dizlerine. Laleler diktik şu köşeye. Bahçemizin duvarındaki sarmaşıklar gülümsüyor sevdamıza. Bazı bazı kovalıyor beni çocukça gülüşlerle ve damarlarındaki deli deli akan kan yönetiyor gönlünü. Gün batmak üzere. İşim var, deyip gidiyorsun.ben içeri giriyorum. O sevdiğin mumları yakıyorum tek tek. Büyülü bir hava var nefesinin olduğu her yerde. Topuzumu açıyorum, saçlarım dökülüyor omuzlarıma. Bir tıkırtı duyuyorum, arkamı döndüğümde sen, ellerindeki kır çiçekleri ile gülümsüyorsun gözlerime. Sımsıkı sarılıyoruz birbirimize. “Olacak iş mi ama o?” demeden acıları süpürüyoruz ay ışığında.
Yine bir sabah…Vakit şaşırtıyor, vakit anlamsızlaştırıyor hayatı. Plastik bir kaptaki tavuk suyuna çorbayı içerken Aşiyan tepesinden Boğaz’ın sularının serinliğini hissetmek ürpertti içini…Masaya koyduğu kitabı açtı ve hayatı okudu sessizce şairin satır aralarından. Radyodan Esmeray, “Unutama beni.” diyor, mümkün gibi unutmak.
15.12.2009 16.00
SERAP HOCA