27
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2069
Okunma


Bugün sıkı bir pazarlık oldu seninle.
Kalkar kalkmaz aynaya baktım. Hiç acımadan kendime, azarladım beni. Bir ben ki baştan aşağı sendi.. Zaman, benim kadar vefalı değildi. Biliyordum artık. Yuvasından çıkmıştı tüm akrepler saat kadranında. Bu nasıl bir kovalamaca?
Bugün bütün cümlelerimin içine yerleştirmeliydim kendimi. Sadece kendimi saklamalıydım gözlerime. Ve kendime süslenmeliydim hak etmek için kocaman bir “günaydın”ı. Evet, gün aydındı oysa. Bendim kalan karanlığında.
Çocuk çocuk gülmeli, çocuk çocuk sevinmeliydim bugün. Düşmemeliydi hiç bir şey içimdeki boşluğa. Kendime uyumalı geceleri ve kendime uyanmalıydım her sabah. Gün geçmeden ırzına gülüşlerimin, ağız dolusu gülmeliydim.
Nasılsa değil miydi her yanı intihar koğuşu? Değil miydi kendini kabul ettiren o çılgınca duruşu?
Ucuzca harcanan düşler vardı avucumda. Oysa nasıl da pahalıya patlamıştı bu vurdumduymazlık her karesinde hayatın. Doğuştan sürgün gibi duruşlar yakalamıştı tozpembe hayalleri. Her düşümde jop izi. Antik çağlardan kalma bir dramdı içimde sevda. Dikiş tutmazlığı, mekânsızlığı bundan. Çok oldu o hikâyeden yaka paça kovulalı.
Acının büyüttüğü çocuklar kadar yalnızım şimdi.
Bir yanım hırçın, bir yanım uysal. Kendimedir bu sakıncalı duruşlar.
Zordu oysa yüksek ökçelerle alçak kaldırımlarda dolaşmak. Adımı anmış, yerimi saptamıştı zaten hayat. Öğrenmiştim artık kendime bölünen olmayı, kalansız. Ve yerinde etkisiz eleman, yerinde yutan. Yani hayatın “sıfır”ında kalan.
Ve dedim ki kendime;
Bugün transparan yaşa.
Çık şimdi sokağa. İşe giderken o çok sevdiğin kurabiyelerden al mesela. Ne güzel olur sabah çayının yanında. Aldığın gazeteyi oku, bulmacasını bile boş bırakma.
Her şey tıkırında değil mi? Tek sorun “açılım” mesela. Neyi ve kime açtıklarını bilmeyenlerin tekelinde kalan. Yine de sen bilerek hayatın her bir tarafına “ölüm” sıkıştığını, her an savaşı özleyenlerin varlığını.
Yaşa hayatı en dolu tarafından.
Değil mi ki zaten hayatın kendisi “boşluk doldurma”. Habersiz bırakma kendini borsa iniş çıkışlarından. Yaşa kendini; magazine yem olmadan, üçüncü sayfalara malzeme çıkarmadan. Ne tapulayarak bir şeyleri, ne de tapulanarak bilmediğin hanelere.
Yani, demem o ki;
Sen artık biliyorsun hiçbir şeyi sahiplenmeyeceğini. Gecikmeden hiçbir şeye. Özellikle kendine.
Çokça yabancı, azca sen.
Hep yeniden, hep yeni/len.
Kilometre daim başta.
Kendine kal, kendinle her savaşta.
“Silik sanmayın bıraktığım izleri…Her izim kendime bir devrimdi…”
sevgi kaya