18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1061
Okunma

Sinop’ta yaz ayları çok kalabalık olur. Her evde en az on, on beş kişi bir arada kalır ve Sinoplular hiçbir zaman surat asmadan, konukları ile ilgilenir. Gündüzleri deniz, akşamları ise çay bahçelerini doldurur insanlar. Her çay bahçesinde, canlı müzik bulmak mümkündür. Gürültüyü sevmeyen, yalnızca sohbet etmek isteyenler ise sessiz çay bahçelerinde, hafif müzik eşliğinde, denizi ve yakamozları izleyerek, çayını yudumlar. Gençlerimiz âşıklar caddesinde, oradan oraya turlarlar, Kimse kimseye rahatsızlık vermez. Her birey özgürdür, bir başkasını rahatsız etmediği sürece.
Yine böyle bir Temmuz ayında, il dışından kayınpederim, kayın validem, görümcem, eltim, kaynım ve onun iki çocuğu misafir olarak gelmişlerdi. Evde on bir kişi olmuştuk. Bir apartman dairesinde, beşinci katta evim. Yaz aylarında su sıkıntısı çekiyorduk. Sabahları evlere su veriliyor ama tazyikli olmadığı için üçüncü kata kadar geliyor, oradan yukarıya çıkmıyordu. Seyit Bilal camisinin bahçesinden, kovalarla şu taşıyorduk. Evde kalabalık olduğumuz için yeterli gelmiyordu, taşıdığımız su. Çatıya su deposu taktırmıştım. O da hiçbir anlam ifade etmiyordu. Çünkü depoya su çıkmıyordu. Arada bir itfaiye gelip depoyu dolduruyor, fakat bir defa çamaşır ve bulaşık yıkamada bitiveriyordu.
Kayın pederim, büyüklerinden iki tane daha bidon aldırdı. En azından su geldiğinde onları doldurup biraz daha idare edebilecektik. Evdeki konuklarım denize gitmişler, ben evde kalmış, var olan su ile biraz olsun temizlik yapabilmiştim. O gün yine bir damla su gelmemişti dördüncü ve beşinci kata. Arkadaşımın evinde de misafirleri vardı ve biz isyanlardaydık. Belediyeyi aradığımızda “ suyu verdik” diyorlardı.
Konuklarım denizden gelmişlerdi. Bir kaçı deniz kenarında duş alabilmişler ama kayın pederim ve kayın validem duş alamamıştı. Saat on sekiz sularında, alttaki komşumun sesi ile balkona çıktım.
“Su geldi” diyordu. Musluklara baktım, gerçekten su geliyordu ama depoya çıkmıyordu. Evdeki kapları doldurma telaşına düştük. Eltim bir taraftan, ben bir taraftan suları dolduruyorduk. Eşim çatıya çıkıp su deposuna baktı. Oraya gitmiyordu su. Çatıdan seslendi.
“Aşağıdan kovaları doldurun, buraya verin, depoya aktarayım”
Kaynım, ben ve eltim bunu mantıklı bulduk ve başladık kovaları doldurup çatıya vermeye. Biz aşağıdan kovaları doldurup, çatıya veriyoruz, eşim depoya aktarıyor. Kaç kova oldu bilmiyorum ama bir zaman sonra eşim;
“Kaç kova su koyduk. Deponun yarılanmış olması lazım ama bu depo hep aynı yerde duruyor. Ne çoğalıyor, ne azalıyor”
Kaynım “Nasıl olur abi, su hala akıyor, biz de, depo doldu sanmıştık”
Gerçekten musluktan hala su geliyordu. Eşimin bu sözünü duyunca, depoya giden vanayı kapatıp musluğu açtım. Su kesilivermişti. Vanayı açtığımda su akıyordu.
Gülme krizine yakalanmış, kapıdan eşime ve kaynıma seslenemiyordum. Kayın pederim, kahkaha sesimi balkondan duymuş, yanıma gelmişti.
“Ne oluyor kızım, neden gülüyorsun”?
“Baba, biz var ya..”
Ama kelimenin arkası gelmiyordu. Karnıma kramp girmişti. Eşim, çatıdan aşağı inmiş, kapının önüne gelmişti.
“Ben çatıda su bekliyorum, sen burada gülüyorsun, alay mı ediyorsun benimle”
“Biz var ya..”
Kayın pederim anlamıştı. O da başlamıştı gülmeye;
“Ya çocuklar, siz depoda ki suyu, aşağıdan alıp, tekrar depoya mı dolduruyorsunuz yoksa”?
Benim anlatmak istediğimi kayın pederim anlamış ve evde herkes gülme krizine tutulmuştu. Hiç birimiz birbirimizin yüzüne bakamıyor, baktığımız anda yeniden gülme krizine yakalanıyorduk.
Bir zaman sonra kendimize geldiğimizde, eşim;
“ Depoda ki suyu, musluktan alıp, tekrar depoya doldurmuşuz. Derler ya “Karadenizliler fıkraları yaşayarak öğrenirler” diye. Biz de, yaşayarak fıkraları öğrendik. Aman, sakın bunu kimseye anlatmayın. İnsanlar bize deli diye gülerler ve inanmazlar”
Evet, o akşam, günlerdir gelmeyen su gelmiş ama on dakika sonra kesilmişti. Bundan hiç birimizin haberi yoktu. Biz musluğu açtığımızda su aktığı için, suyun geldiğini düşünüyor, depodaki suyu, musluktan kovalara doldurup, tekrar depoya aktarıyorduk. Hiç birimizin aklına, deponun vanasını kapatıp bakmak gelmemişti. Eşimin uyarısından sonra aklıma gelmiş ama iş işten geçmişti.
Bu olayı arkadaşlarıma anlattığımda, gülme krizine yakalanıyorum, inanın şu anda bile gülüyorum.
Gülmelerin bol olduğu bir yaşam diliyorum.
Türkan DİNÇER
Resim: Türkan DİNÇER
Yer: Sarıkum