6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1248
Okunma

Daha önce söylemiş miydim? Aynı anda üç kitap birden okurum.
Bir tanesi “Ana kitap” dır. Bir diğeri, illa ki, şiir kitabıdır. Çok uzun bir zamandır Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri isimli kitabını okuyorum. Bir türlü bitmiyor. Çünkü, her şiir, ruh durumuma göre, anlam değiştiriyor ve ben sil baştan okuyorum. Üçüncü kitap da yorulan beynimi dinlendiren kitaptır. Fazla düşünmeyi gerektirmeyen, sabun köpüğü türünden.
Maraz, üçüncü kitabımdı.
Hande Altaylı, memleketlim. Edremit doğumlu. Aşka Şeytan Karışır ilk romanıydı. 2006 yılında en çok okunan kitaplar listesinde bir numaraydı. Eleştirmenler " Amanın edebiyat dünyamız bir yazar daha kazandı " dediler. Neye istinaden böyle dediler? Bilmiyorum. Benim yorum yapamayacağım bir boyutta, vardır bir bildikleri. Herhalde.
Maraz, ikinci kitabı. Hiç beklemediği bir anda kendi karanlığında kalan genç bir kadının, Aslı’nın hikâyesi. Aniden tuzla buz olan bir evlilik ve sonrasında büyük bir hızla tersine dönmeye başlayan dünya...
Arkadaşım almış, oku dedi. Okudum. “ Sana ne kaldı? ” derseniz, “ Yorum yok “derim.
Arkadaşım, hani şu kitapları çizdiğim için bana sinir olan, " Çizebilirsin " dedi.
Çizemedim. Çizecek bir şey bulamadım.
Korsandan kitap almaya her zaman karşıyım. Ama illa ki okuyacağım diyorsanız, korsan da bakının, bulursanız alın.
Yine de kitaptan 1-2 alıntı yapayım. Zaten “ Üç “ deseniz de yok.
....x....
" Kader işte " dedi Aslı gülümsemeye çalışarak
" Kader değil yavrum, hayat! Müspet yahut menfi her şey, hayatın kendindendir. Kader, zannımca lügatlardaki en lüzumsuz kelime ama nedense herkes pek sever. Boynu bükük, tevekküle zorlayan bir yanı vardır. Biz de hayat deyip geçeceğimize, kaderimize yanmayı tercih ederiz."
" Ben şöyle düşünürüm: Dediğiniz gibi hayatın içinde her şey var ama bunların hangilerinin başımıza geleceğini bize söyleyen kaderimizdir."
" Ben yaşadığım hiçbir şeyin kaderimde yazılı olduğunu sanmıyorum, hepsini ben yazdım. Şansın güldüğü ya da küstüğü dönemlere kader demek içime sinmiyor ".
….x….
"Çocukken dünya kocaman bir oyun bahçesiydi ve senindi. Bilinmezdi, heyecanlıydı ve hayal kurabildiğin ölçüde sana aitti. Geleceği bilmiyordun ama onu gönlünce şekillendirebileceğine inancın vardı. Her şey ama her şey bir ihtimaldi. Dünyayı güzel kılan da işte o ihtimallerdi. Her filmde yeni biri olabilirdin, her kitapta başka bir ömür sürebilirdin. Zengin, ünlü, astronot, veteriner, doktor, mutlu, prenses, başbakan, gizli ajan, ressam, rock yıldızı, futbolcu, hiçbiri imkansız ya da uzak değildi.
Yaşlanmak ise ihtimallerin azalmasıydı. Sahip olamayacağını bilerek bakmaktı etrafa, geçmiş olsun demekti. Asla o kitaptaki adam yada kadın olamazdın artık.
"Sınırlı mutluluklar dönemine hoş geldiniz" yazan görünmez bir tabelanın altından geçerdin!
"Gerçekler dünyasına hoş geldiniz! Yetinmeyi öğrendiniz mi, öğrenmeniz gereken tek şeyi?"
Gençliğin bittiği yer, hayatın bittiği yerdi aslında, ikinci baharlar falan hep palavraydı, dünya senin sahibindi ve hapı yutmuştun."
…x…
Bu kadar.
Sonrası, EMEĞE SAYGI.
Eser Aslanlı
izmir