Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
BağdatlıRuhi
BağdatlıRuhi

Ben böyle gün yaşamadım !

Yorum

Ben böyle gün yaşamadım !

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

837

Okunma

Ben böyle gün yaşamadım !

Ben böyle gün yaşamadım !

Günler öncesinden planlıyordu, her şey yolunda gitmeliydi. Bu sefer "o"na ulaşmalıydı, sınamalıydı kendisini, yavaş yavaş sona yaklaşılan bir yolda son yokuş yorucu olmamalıydı. Günler öncesinden ne hediye alacağını düşündü. Onun sayesinde başladığı "yazma" işinde, kendisine yol gösteren bir yazarın imzalı kitabı anlamlı bir hediye olabilirdi. Üstelik kitap asırlardır süre gelen efsanevi bir aşkın kitabıysa... Fakat okul vardı o gün nasıl yapmalıydı bu durumu düşündü önce genç,üstelik ilk saat sınavı vardı gidemeyecekti yani öğleden önce, öğleden sonraya erteledi.Öğle arasında izin almayı düşünüyordu. Okuldan bir arkadaşını aldı ve tahmin ettikleri gibi beklenen izin gelmeyince son çare kaçmaktaydı. Dışarıda onları çiçekle bekleyen arkadaşları vardı. Fotoğraf çektirmek istiyordu genç, çiçeklerle bekleyen arkadaşı fotoğraçıydı üstelik fakat bir arkadaşındaydı makinesi ve üç arkadaş makineyi almaya gittiler, makineyi alıp oradan otobüs durağına...
Saat bir buçuk sıralarıydı, otobüs nihayet geldi ve bindiler, okulun adresi internet sitesinde farklı gözüküyordu. Eski adresinin yaklaşık yüz metre ilerisinde indiler. Oradan tekrar minibüse bindiler, Karşılarına çıkan okul bir inşaat idi. Okulun eski adresine gitmişlerdi, daha sonra oradan taksiye binip yeni adresi aramaya başladılar. Taksicide adresi bilmiyordu, yaklaşık yirmi dakika yürüyerek okulu bulmuşlardı fakat okulun kapısı kilitliydi, kimse yok galiba diye düşündüler fakat tören olduğu için kapıların hepsinin kilitleneceğini kim nereden bilebilirdiki. Genç bu duruma çok üzüldü, o içerideyken, üç arkadaş kaçırdıklarını zannedip çaresiz tekrar yola koyuldular fakat farklı bir amaçları vardı öncelikle okula yetişip yok yazılmamak daha sonra, "o"nun evine gitmek...Genç uzun süredir kafasına koyduğu şeyi, onun evine, hatta kapısına kadar gidecekti,
otoyola çıkmaları yaklaşık yirmi dakikayı buldu. Acıkmışlardı bir büfeden yiyecek aldılar ve karşılarına çıkan ilk minibüse atladılar, fotoğrafçı arkadaşı "o"nun evinin oradaki durağa gidecek,genç ve diğer arkadaşı ise okula yetişeceklerdi, yetiştiler aslında ve yok yazılmadılar, kaçtıkları demirlerden kameralara yakalanmadan tekrar içeri girdiler, genç sınıf başkanıydı ve "sen bunların başında değil miydin" gibi sorulara kantinde oturuyorum diye geçiştirerek cevap verdi, arkadaşları biliyordu durumu herkes sordu, o görmüş gibi yapmaktan başka bir şey söylemedi. Bir an önce o durağa gidip oradan evine gitmelilerdi, kapıda birden gördüğünde yüz ifadesini merak ediyordu, durağa gittiler, sanki insanlar onların aleyhine çalışırcasına otobüsleri doldurmuş, her durakta iniyorlardı, başka zaman göze batmayan şeyler, cehennem azabı gibi geliyordu, durağa geldiler,
üç arkadaş evin yolunu tuttu, sokakları gördükçe, geçmişteki anıları canlanıyordu ve evin önüne geldiler(evin adresini nereden biliyorsun diye sormayın uzun hikaye ve zaten bunu okuyan bana soracaktır)eve şöyle bir baktı genç hiç değişmemişti, bahçesindeki güller hala aynıydı, acaba adresi değişmişmiydi, zile baktıklarında soyadı yazıyordu evet! değişmemişti adresi, bir altındaki zile basarak yalnızca "kapıyı açarmısınız"dedi genç, kapı açıldı ve o içine cesaret edip giremediği apartmana girdi, sanki merdivenler "o" kokuyordu, posta kutusu vardı ve yirmi iki numaralı olan ona aitti, içinde elektrik faturası vardı,
merdivenleri çıkmaya başladılar en önden genç gidiyordu arkasında arkadaşları,gençte çiçekler,fotoğraf makinesi birinde, hediye diğer arkadaşındaydı, ve yedinci katta
yirmi iki numaraya gelmişlerdi, zili çaldı genç, açan yoktu! yine mi dercesine kalakaldılar, en son çare aramaya karar verdi, artık bir sürprizi kalmamıştı, telefonda
ismini söylediğinde, daha alo diyince ses tonundan tanındığı yüzüne söylenmişti ve şaşırmıştı sıra ondaydı "o"nu şaşırtmak, biz evin önündeyiz diyince yaklaşık
on saniye ses kesildi, sanki birine ölüm haberi vermiş gibi hissediyordu kendini ve o anki durum onu hissettiriyordu belkide, sinirlenmiş miydi acaba? yoksa sevinmiş miydi?,
bilemiyordu genç çareyi çiçekleri, hediyeyi ve bir tutam notu kapıya bırakmakta buldu... İstemezdi böyle olsun, görmek isterdi "o"nu ama telefonda geç geleceğinide eklemişti "o", bütün günün yorgunluğunu atmak için bir cafeye gidip üç tane sıcak çikolata içtiler, fakat gencin içi rahat değildi, mutlaka bir cevap gelecekti, aslında tahmin ediyordu cevabı ama öyle söylemez herhalde diyordu içinden, ama mesaj gecikmedi akşam dokuz buçuk gibi uzunca bir mesaj gelmişti, hediyeler ve çiçekler için teşekkür ediliyordu, zahmet ettiklerini zaten biliyorlardı, fakat üstü kapalı bir daha evime gelmeyin dedi sanki ? ve altında hayatınızda başarılar dilerim vardı, bu ne demek oluyordu acaba,
Genellikle hayat kelimesi,ya ölüm korkusu yaşayanların ya da terkedenlerin sıklıkla kullandığı bir kelimeydi, ikinci seçenekti galiba, ama emin olmak için gencin, geri aradığında söylediği son cümlesi "bir daha olmaz"dan her şey anlaşılıyordu galiba...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ben böyle gün yaşamadım ! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ben böyle gün yaşamadım ! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ben böyle gün yaşamadım ! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL