1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1569
Okunma
31 Temmuz Salı 2007
Yine ulaşamadım sana… Sanki aramızda uçurumlar var… Her bir kapı çalışımda, teker teker suratıma kapanıyor o kapılar! Sanki imkânsızsın! Sana ulaşan tüm yolları kaybettim bir bir…
Gökyüzünde dolunay yalnız bu gece… Öylece durmuş bana bakıyor, sanki bekliyor gibi… Oysa bir yıldız bile yok! O da yalnız! Sanki bana eşlik ediyor!
Niye yar? Niye sensizim? Sensiz olamadığım halde neden burada öylece sensizim? Çırılçıplak kaldı umutlarım. Ve ben korkarcasına saklıyorum onları yüreğimin bilmediğim bir köşesinde. Belki yitiririm diye, belki de başka bir şey… Keşke ölümsüzleştirebilsem seni… Ben seni kaybetmekten korkarken, sen çoktan çekip gitmişsin… Meğer ne zamandır sensizmişim… Yolumu çizmişsin sen meğer ne zamandır! Sanki ölüm reçetesi!
Bugün izin vermediler yar, seni aramama. Kapı kapı seni sormama engel oldular. Sanki dilenciymişim gibi geri gönderdiler sensizliğime! Bu kadarı fazla! Yoksun diyemiyorum işte! Gittin! Diyemiyorum! Sanki yokluğuna lal olmuş dilim! Ve sen giderken geride koca bir sensizlik bırakmışsın bana, bir ömre yetecek kadar! Sanki dönmeyecekmişsin gibi! Ve dört bir tarafını mühürlemişsin, sanki yok olmak ister gibi! Tamam. Başarılı oluyorsun işte gün geçtikçe. Ben her adım atışımda sana, sen on adım öteye saklanıyorsun. Ve umutlarım tükenircesine imkânsızlaşıyorsun. Sanki beni kadere mahkûm etmek istercesine!
Bahtı karalıyım zaten. Cennetim olsa seni oraya saklardım; ama yar, benim bir cennetim de yok ki… Bu kadarı fazla! Az biraz merhamet dileniyorum senden! Çık gel! Yeter artık yar, sonsuzluk gibi çıldırtıcı sensizlik!