14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1497
Okunma
Ah be ablam ömrüm boyunca ne işler açtın başıma! Ama ne olursa olsun ben seni çok seviyorum…
Cuma günüydü; öğretmenimiz ders anlatmaya o kadar dalmış ki! Zil çaldığı halde anlatmaya devam ediyor. Tüm okul kar altında toplanmış bayrak töreni için bekliyorlar. Müdürümüz kulakları çınlasın haber göndermiş sınıfa “çabuk insinler aşağı tören yapılacak”. Öğretmenimiz apar topar aman dedi çabuk olun müdürü kızdırmayalım fazla. Oysa müdür haklıydı millet aşağıda karın altında donuyor!
Hazır olan arkadaşlarım apar topar çıktılar dışarı ben ise çene yapacağım diye yazamadığım ödevlerimi yazıyorum defterime. O sırada ablam geldi telaşla nerde kaldım diye. Kapıdan kızarak giriyor:
_ Nerdesin sen yaa! İnsene aşağıya.
_ Tamam abla çantamı toplayım geliyorum.
Sınıfta da iki üç arkadaş kalmışız halen tahtayı defterine geçiren.
Ablam baktı olacak gibi değil çantamı toplamaya gelmeye karar verdi.
Hanımefendi o kadar burnu havada yürür ki önüne değil havaya bakar yürürken!
Bir baktık ablam yerlerde sürünüyor!
Yere kalem düşüren arkadaşım tam eğilmiş kalemini alacak; o sıra hanımefendi takılmış çocuğa ve üstüne düşmüş. Oğlancağızda şaşkın ne yapacağını bilemiyor. Ablam ondan şaşkın kalkmak aklına gelmiyor oğlanın üstünde yüzü kızarmış vaziyette. Neyse ağlamaklı kalktı üstünü başını çırparken bir taraftan da çantasını arıyor omzunda yok.
Arkadaşımda kalktı ablamın düşürdüğü yerde halen şakın bakıyor ama bu saniyelik olay asırlar gibi. Bana kızıyor ablam “Hep senin yüzünden vaktinde çıkmıyorsun sınıftan” diye. ( Benim ne suçum var halen anlamış değilim ama neyse) “Çantam nerde beee!” diye bağırırken arkadaşım çantasının yerini gösteriyor…
Çanta ablam düştüğü zaman arkadaşımın boynuna kolye gibi asılmış. O da fark etmemiş utancından ve telaştan. (Ee düşünsenize arkadaşlarınızın gözü önünde bir kız üzerine boylu boyunca yatıyor! Çokta utangaçtı zavallım. Kızlarla konuşmazdı bile ve başına böyle bir şey gelmiş.) çıkardı çantayı boynundan ablama uzattı “burada işte kızma” diye. Ablam çantasını almasıyla kolumdan tuttuğu gibi aşağı indirdi ve kendi sırasına gitti.
Biz aşağı inene kadar şöhretimiz çoktan yayılmış okula. Bayrak töreni o gün geçmek bilmedi çünkü müdür kızarak üç kez okuttu İstiklal Marşını. Normalde tüm okul büyük bir şevkle okurken Marşımızı kıkır kıkır gülerken tüm okul ciddiyetsiz bir şekilde söyleyince müdürümüzde haklı olarak tekrarlattı durdu. Öğretmenlerimizde öğrenmiş durumu onlarda da gülmek ile ciddiyet arası bir hâl.
Olan zavallı arkadaşıma olmuştu ve utancından üç gün rapor almıştı. O kadar utangaçtı yani. Zaten okulda meşhur olmamızda onun utangaçlığı yüzündendi. Ama bizim için her zaman tatlı bir anı olarak kaldı. En önemlisi de ablam o günden sonra bir karış olan burnunu indirip önüne bakmayı ve öyle yürümeyi öğrendi.
Serap Baycan