4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
778
Okunma
Duydum ki ölmüşsün komşu teyze. Hem de hiç kimseye dertlenmeden, hem de hiç kimseye fark ettirmeden.
Üç gün sonra fark edilmiş öldüğün.
İşte bu ölümünden de acı.
Yalnız bedeninden, buram buram tüten insan kokusu sarmış her tarafı. Ancak o zaman fark edilmiş yokluğun.
Önce konduramamışlar ölümü, bir poşet çöp sanmışlar.
Bir poşet çöp, bir komşu teyze edermiş de bilinmezmiş...
Sırtına yalnızlığını ve sitemini geçirip gitmişsin.
Sen giderken utancın kokusu sarmış etrafı. Kimse birbirinin yüzüne bakamamış, ağlayamamış da hiç kimse.
Herkeste bir korku, bir telaş. Toprak üstünde çürümekten korkmuşlar. O gün hiç olmadığı kadar aramış-sormuşlar birbirlerini. Bunu yaparken de aslında biliyorlarmış, bu çırpınmanıni onları çürümekten kurtarmayacağını.
Sen gittin ya komşu teyze; benim çocukluğumu, benim sözcüklerimi de götürdün yanında. Bir sözcük daha düştü dilimden, bir daha hiç kullanmamak üzere gömdük yanına.
“Komşu Teyze”...
Hani sen öldün ya komşu teyze, seninle birlikte insanlıktı gömülen.
Kalan değerlerimizi gömmemek dileğiyle...