11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1623
Okunma

MUSTAFA KEMALİM
Tarihte hiç bir lider, ülkesiyle Mustafa Kemal kadar bütünleşmemiştir..
Mustafa Kemal, kendisinden önce hiçbir liderin başaramadığı bir ilki yaşamıştır. Toplumun içinde yaşayan var olma duygusunu, kendi karakterinde bulunan bağımsızlık inancıyla bütünleştirmiş ve, milletine bunu tam bağımsızlık ruhu olarak aşılamıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde ’kuvayı milliye’ gibi bir ülkenin tam bağımsızlık içinde var olma, dirilme gibi bir öz bulunmamaktadır. İşte Mustafa Kemalin büyüklüğü buradan kaynaklanmaktadır
İşgale karşı başlattığı direnç hareketi sırasında yabancı bir gazetecinin ’ ne istiyorsunuz ’ sorusuna verdiği cevap tek kelimedir ’ bağımsızlık’
Bir milletin var olup, olmama savaşının özü ’ bağımsızlık’ ögesi üzerinde yürütülmüşken, şimdiki sözde siyasetçilerin yada gizli servislerin işledikleri argümanlar şudur Tam bağımsızlık diye bir şey yoktur globalleşen dünyada artık’ karşılıklı bağımlılık’ vardır.
İşte bütün oyun bunun üzerinde oynamaktadır. Ülkemizin zenginlikleri, varlıkları karşılıklı bağımlılık yutturmacısı ile sömürülmektedir. Bu sömürünün önünde sadece bir engel ve bir ruh vardır. Mustafa Kemali engel olarak görmekte ve bağımsızlık ruhunu yani kuvayı milliye ruhunu yok edilmesi gereken bir anlayış olarak algılamaktadırlar.
Mustafa Kemale, kemalistlere tüm saldırı bunun için artmaktadır. Mustafa Kemalin resimlerini okullardan çıkarın. Kemalistleri zindanlara atın emirlerinin altında işte bu gerçek yatmaktadır.
Mustafa Kemalin,’ Muhakkak tam bağımsızlığı sağlayabilmek için yegâne hakiki kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır’ anlayışı fetoş ve liboş takımın önünde dağ gibi durmaktadır. Çünkü Mustafa Kemal, karşılıklı bağımlılığı reddetmektedir. Bakın Mustafa Kemal bu durumla ilgili ne söylemektedir ’ Temel ilke, Türk ulusunun onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gelişmiş olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz. Öyle ise Ya bağımsızlık, Ya ölüm’ İşte sorosun çocukları,, fetoşlar liboşlar da bu, Ya bağımsızlık ya ölüm sözünü ’ Ya Mustafa Kemal yada para’ olarak algılamaktadırlar Bu düşüncede ki insanlar ülkenin tutarlı değerlerini reddetmekte,kendi çıkarlarını vatan çıkarlarının önünde görmektedirler.Ülkenin temel maneviyatına var olma yani ulus kavramına karşı gelmektedirler. Hâlbuki bu maneviyat Atatürk’ün milletimizle ilgili olarak en öğündüğü taraftır bakın Mustafa Kemal, ne diyor bu konuda’ Batı milletlerini, bütün dünya milletlerini tanırım. Fransızları tanırım. Almanları tanırım. Rusları… Şahsen tanırım ve bu tanışmamda harp sahalarında olmuştur. Ölüm karşısında olmuştur. Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir.’
Mustafa Kemal, manevi kuvvet olarak değerlendirdiği ’ ülkenin benliğini ’ niçin bu kadar önemsediğini aşağıdaki cümlelerden algılamaktayız. ’Bir ülkeyi ele geçirmek o ülkenin başındakilere egemen olmakla başarılamaz. Bir ulusun benliği ele geçirilmedikçe bir ulusun direnç istemi kırılmadıkça,o ülkeye egemen olma imkanı yoktur’
Ülkemizde son günlerde yaşanan da budur.Ülkenin Kemalist direnci kırılmaya çalışılmaktadır.Yaratılan korku ortamı,soruşturmalar ..cezaevleri ve biat kültürü bunun için yapılmaktadır.Yani ülkenin benliği değiştirilmektedir. Soran sorgulayan düşünen üreten, çalışkan, ekmeğini bileğinin gücü, beynin gücü ile sağlayan insanlar yerine, kapınsın önüne pirinç nohut kömür bırakılmasını arzu eden, biatcı,birey yerine ümmetçi insanları yetiştirmelerinin altında bu yatmaktadır. Yani konu sadece ’ oy verme’ gibi basit değildir.
Halbuki Atatürk bu tehlikeyi önceden görmüş ve işin çözümünü eğitimde Bakın Mustafa Kemal bu durumla ilgili ne söylüyor ’ Efendiler Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun en evel ve her şeyden evel Türkiye’nin bağımsızlığına kendi benliğine, ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etme gereği öğretilmelidir.
Atatürk kendi benliğimize bu kadar önem verirken ABD icazetli yöneticiler ülkenin Milli Güvenliği ile ilgili tezkereleri ABD ye gidip danışmakta onlardan olur almaktadır. Kendi ağızlarıyla utanmadan İMF den yol haritası istemekte, Anayasa ,taslaklarını T:B:M:M önce ABD ye taşımakta Buşt ve onun yamaklarıyla müzakere etmektedirler.
Ama sanılmasının ki bu durum yenidir. Bakın Mustafa Kemalin şu sözleri sanki bu gün söylenmiş gibi.’ Avrupa’dan nasihat alma zihniyeti Türkiye’yi geriletti Artık durumu düzeltmek hayat bulmak insan olmak için mutlaka Avrupa dan nasihat almak bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek ,bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir ’ Mustafa Kemal şimdinin liboşlarına, fetoşlarına, ikinci cumhuriyetçilerine ve globallerine nasıl sesleniyor? Birlikte bakalım’ Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla kurtulacaklarını sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar. Oh ne ala! Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne gaflet bu ne körlük bu ne budalalık? İstanbul’un yüce kişileri de bu fikirde. İçlerinden biri çıkıp ta ya istiklal ya ölüm diyemiyor ’
Çıkarcı, biatcı,gerici anlayışla yönetilen ülkemizin geldiği en son durum şudur. Almanya’ da açılışını Cumhurbaşkanın yaptığı sergide Türkiye’nin bölünme ve parçalanma haritası bulunmaktadır. Ne yazık ki Mustafa Kemalin ülkesi Bu duruma düşürülmüştür. Ama Mustafa Kemal Bu duruma nasıl düştüğümüzü şu cümlelerle açıklamaktadır.’ Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize bu saygıyı, duygu, düşünce ve uygulamada bütün davranış ve hareketlerimizde gösterelim bilelim ki ulusal benliğini bulmayan milletler başka milletlerin ganimeti olur.
Sevgili Mustafa Kemali ve kuvvacılarını özlemle, saygıyla anıyorum.
’ Ya istiklal ya ölüm’ İrfan Aksoy