9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1183
Okunma
Kendi küçük ama yüreği büyük bir melekle karşılaştım bugün.
Önünde kendinden büyük boya sandığı,yüzünde boyanın kalıntıları vardı belki ama o güzel yüzünü yinede bozamamıştı.
Etrafında, kendi gibi bir sürü çocuk cıvıl, cıvıl oyunlarını oynarken,dondurmalarını çikolatalarını tüketirken ’o’ içinden isyan etsede belli etmiyordu.Dik duruyor ve bir kaç kuruş kazanabilmek için sesinin titrekliğine bakmadan bağırıyordu.
Bir an gözüme takıldı ve dakikalarca izledim.
Çocukların elindeki dondurmalara bakışını ama mahçup ve kimsenin farketmemesi için sürekli kendisine çeki düzen vermesini gördüm.
Yanına gittim.Oturduğu kaldırımın yanına çöktüm.Bir bana baktı bir de ayakkabılarıma.
--Bunlar boyanmaz yazlık ayakkabı bunlar abla
dedi.
O an KAHROLDUM.
--Ben seninle sohpet etmeye geldim
dedim.
Mahçup bir ifadeyle gülümsedi.
Bir çocuğun dünyasındaki çaresizliği, gözlerindeki hüznü gördüm.
Sordum,sordum sürekli sorular sordum.Aldığım her cavaptan sonra,biraz daha omuzlarımın düştüğünü, gözlerimin kızarmaya başladığını farkettim.
Yedi yaşında ekmek parası için koşturan melek,hayat okulunda ne de çabuk büyümek zorunda kalmıştı.
Etrafındaki çocukların alaylı ve kendini beğenmiş tutumlar,ı iyice acıttı zaten kanamaya başlamış olan yüreğimi.
Ne kadar duygusuz bir toplum olmaya başlamıştık.Bu çocukların duygusuzluğu kimin suçuydu?
Evlatlarımıza, insan sevgisini aşılayamayacak kadar acizmiydik?
Offfff! Bir sürü cevapsız sorular işte.
Sadece et ve kemik yığınımıyız bizler...
RUHUMUZ YOKMU?
DUYGUMUZ YOKMU?
HAYAT!!!
Nesin sen ha..
Küçücük melekten ne istiyorsun?Bırak yakasını, bırak da arkadaşları gibi oda koşup oynasın,dondurmasını eline alsın keyfine baksın.
Öylesine yaşamak için değil..
Dolu dolu yaşasın önündeki güzel günleri.
:(((( GÜLDEN