4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1366
Okunma

Bu sabah, günaşten daha erken uyandım. Sitemimi haykırırcasına, kaşlarım çatıp, gözlerimi tavana diktim, sabahın dördünde. Başım ağrıyordu... Yüreğimle konuşmadım bu sabah. Aklımda dünden kalan sorular vardı. Yalnızca o soruları sordum kendime. Ama cevap vermedim. Gerek yoktu. Sen de her kazanan gibi gidiyordun işte. Şairlerin şiirlerinde sen vardın bu sabah...
Arkana bakmadan gideceksin. Tüm yük benim omuzlarımda kalacak. Hareketsiz kalacağım. Nerde bir hata yaptığımı düşünüp kahrolacağım...
Sen düşün de ötesinde bir düştün, ben seni düşünüp uçurumlardan düştüm. İstemiyorum gitmeni. İstemiyorum işte... Kim genç yaşta ölmek ister ki, ben yaşamım dediğim sebebi ellerimle boğayım? ’gitme’ de diyemiyorum bir türlü. Sahi, gitme desem kalır mısın?
Sana kalbimi üşüyen bir kuş gibi ellerine verdiğimi söylemiştim. ’’ona üzgün üzgün bakma, titriyor’’ demiştim. Şimdi yüreğim, bulduğu her kuytuda hıçkırıklarını sırtlıyor... Sen ne bıraktığını bilmeden gidiyorsun... Dönüp bakmıyorsun, dinlemiyorsun... Bir kere olsun dinle beni, ne halde olduğumu duy bir kere...
’’kalanlar ağlayarak beklerler! Bilmiyorsun;
KUŞLAR AĞLARLARSA ÖLÜRLER...’’
KÜBRA YILDIRIM