7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1669
Okunma

Ne kadar gururlandık değil mi, iki gündür? Ne kadar gururlandık, övündük, mutlandık. Ah güzel ülkem, ah güzel ülkemin güzel idaresi, iki gündür bizleri nasıl ağlattınız bu gururla(!), bir bilseniz, ah bir bilseniz.Alkış tutuyorum her seyrimde. bütün vücudum elektriklenmiş gibi titremede. Ne kadar gözyaşlarıma hakim olmaya çalışsam da, ah o koca burnum ele veriyor ağladığımı.
Hani 38 de bırakmıştın ya bizi tek başımıza, hani sen koca bir ülkeydin de, gidişinle o koca ülkenin evlatları yetim kalmıştı ya! Sen 38 de yeryüzünde bir defa öldün Mustafa Kemal’ im, 38 den bu yana milyon kez mezarında ölmektesin. seni kabrinde ilk ziyaretimde içime doldurmuştum. Çekmiştim nefesimi dakikalarca, kokunu ciğerime sindirmek için.Hüzün mü, mutluluk mu? bilemeden, anlayamadan hıçkırıklara boğulmuştum. Sonra bir kız çocuğu yanıma yaklaşmıştı. ’ abla neden ağlıyorsun?’ diye sormuştu. Çok küçüktü nasıl anlatıyım diye düşündüm. İlkokulda öğretmenlerimizin bana anlattığı şekilde anlattım ona. Annesi öyle bir bakmıştı ki bana, dayanamayıp bu bakışın nedenini sordum. Aynen şöyle bir konuşması oldu.’ hıhh, kurtardı da ne oldu, sanki şimdiki durumumuz çok daha iyi’. teyze, en azından kızının babasının kim olduğunu biliyorsun demiştim. Çok utanmıştı, kızarmıştı yanakları. Şimdi ben de utanıyorum. Ben, o koca insanın kabrine bir daha nasıl giderim diye üzüntüden kahroluyorum. Hatta artık Ankara’ ya yolumu düşürür müyüm? onu da bilemiyorum . Utanıyorum, başka utanan var mı, Atatürk ün kabrine gitmeye? Ya da en azından yüzümüz kaldı mı onun kokusunu içimize sindirmeye? Sen milyon kez ölüyorsun atam mezarında, yetim evlatların kahroluyor.
Zulümden bahsediliyor, ayrımcılıktan bahsediliyor, işkencelerden bahsediliyor. Ta küçük yaşta, içlerine ekilen kin ve nefret tohumlarından bahsediliyor. Ben kafamı duvarlara vuruyorum. Haydi, şimdi kardeşlik zamanı, inin aşağı basalım bağrımıza. Ben bağrımı açamam Mustafa Kemal im, senin emanetine ihanet edenlere. Benim bağrım taş olur. Ancak siper olur senin kurduğun Cumhuriyete, değeri biçilemez o ’altı hazinene’. Siper olur da, bu yürek okyanusta bir damla ne kadar gücü yeter ve nereye kadar?
Sen milyon kez öldün mezarında Atam. Dilini, ırkını bağıra bağıra söylemek mi ayrı tutulmak. Oysa ben( ve benim gibiler) hala ’ben buyum’diyemiyorum. Benim de akrabalarım kesildi Çorum da, Sivas ta yandım, Maraş ta şişlendim, kundaktaki bebelerim bacaklarından ikiye ayrıldı. İş bulamadım, ev tutamadım. Oğlum sevdi kız vermediler, geçtiğim yoldan’ cenabettir’ diye geçmediler.Ben asırlarca ayrı tutuldum, ağladım, kanadım da, çıkmadım dağlara bu ülkeye düşman olarak. İlk benim dedelerim vardı yanında cumhuriyet kurulurken. Erenlerdi, Ehl-i beyte gönül verenlerdi, yandaşların, yoldaşların. Onlar önder bildi seni, senden başka önderi de aşılamadılar kanıma. Evladım da senden başkasına önder diyemez. Bu kadar soysuz olabilir miyiz Atam? Artık çıkarıyorum sözlüğümden ’ sayın’ kelimesini. Senin bıraktığın emanetin yönetimine oturanlar, bir eşkiyayı önder görüp, sayın diyenlere kucak açtı atam. Eserinin bir yanı düğün-bayram, bir yanı için için kanamakta.
Cumhuriyetin parçalanıyor, bölünüyor, karış karış satılıyor toprağın. Sarmış cemaatler, tarikatlar her yanı. Adını söylemenin yasaklanacağı gün yakındır, korkarım. Resimlerin kaldırılıyor kurumlardan. Mimleniyor şeriat karşıtları. Bölücüler padişah gibi karşılanıyor Atam. Dağlara keklik avlamaya mı çıkmışlardı da bunlar, suça karışmadıkları için serbest bırakıldılar?!...Sen toprak altında milyon kez öldün Atam, ben toprak üstünde milyon kez kahrolup, ölüyorum.
Daha fazla söyletmeyin, ağlatmayın. Yeter!
’Ey Milletim
ben Mustafa Kemal’im
çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim
hala en hakiki mürşit değil ise ilim
kurusun damarım dilim
özür dilerim
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
özgürlük hala en yüce değer değil ise eğer
prangalı kalsın diyorsanız köleler
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı
baş tacı edebiliyorsanız
sanatın içine tüküren adamı
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
yetmediyse acısı şiddetin savaşın
anlamı kalmadıysa yurtta sulh dünyada barışın
eğer varsa ödülü SİLAHLANMAYLA YARIŞIN
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
özlediyseniz fesi peçeyi
aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi
hala medet umuyorsanız şıhtan şeyhten dervişten
şifa buluyorsanız muskadan üfürükçüden
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
eşit olmasın diyorsanız kadın ve erkek
kara çarsafa girsin diyorsanız yobazın gazabından ürkerek
diyorsanız ki okumasın kadınımız kızımız
budur bizim alın yazımız
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
fazla geldiyse size hürriyet cumhuriyet
özlemini çekiyorsanız saltanatın sultanın
hala önemini anlayamadıysanız MİLLET olmanın
kul olun ümmet kalın fetvasını bekleyin şeyhülislamın
unutun tüm dediklerimi
yıkın diktiğiniz heykellerimi
rahat bırakın beni
rahat bırakın beni...’
Hürriyet ve Cumhuriyet bize fazla geldi Atam, özür dileriz!