4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
889
Okunma
soğut hücrelerimi, odamı, evimi, sokağımı, şehrimi. Gel uçurumum ol sonsuz düşüşüm. Kayıp zamanın intikamını almak vakitleri geldi de geçiyor.
Korkuyorum ihanet gibi düşüyor ömrüme yokluğun, yasaklığın. biz seninle saklı kentin anahtarına ulaşma arefesindeyiz biliyorsun.
Sen de kork istiyorum bensizlikten ah ne bencil istek biliyorum ama yinede sana dair hiç bir isteğime gem vurulsun istemiyorum.
Yalvarıyorum sen de isteme. Arzularım koştursun yeryüzünde deli taylar gibi yalvarırım isteme.
vahşi hayvanları eğitmek için açlıkla terbiye ederlermiş. açlık; insan, hayvan, asil yada asil olmayan herkesi eşitler; ölüm gibi.
ruhumda, düşüncelerimde ve etimde senin açlığını çekiyorum.
seni istiyorum.
seni inanılmaz istiyorum, seni kimsenin kimseyi isteyemediği kadar istiyorum, açım bedenine açım, varlığına,kelimelerine, olan olmayan herşeyine açım. bu açlık küstah, tedirgin ve ürkek bir korkuyu besliyor içimde.
korkuyorum senin için korkuyorum, kendim için korkuyorum ah sende korkmalısın delice korkmalısın. bu açlık her şeyi yaptırır bana.
her sabah, her akşam yeniden karıyorum, gönlümün bahtsız kartlarını bu berhâva sevda için*. tek kişilik ölümcül bir kumar bu. bedel diye ömrümü biçtim sana.
kazansam da; benimsin. kaybetsem de benimsin. başka yolu yok çizgiyi aştım bir kere.
ruhumu günaha bulaştırdım, dudaklarına dokundum yanacaksak hakkedelim...
ipekleri tek vuruşta biçen kılıç gibi olsaydın keşke, bu kadar canım yanmazdı. küçük paslı bir hançersin canımı yakıyorsun", kanatıyorsun, ne zor böyle ölmek...
ve ne güzel derdini çekmek.
Ahmet Erhan & Ufuk Yöney